• hüzün, stres ve sıkıntının merkezi haline gelmiş insandır.

    çevrenizdeki insanlar sizi tatmin etmez, oturup konuşasınız bile yoktur. semtinize baktığınızda; size köhne ve virane bir yaşamın içinde olduğunuzu hissettirir. ben buraya ait değilim, burada yaşamamam gerekli dersiniz. sanki daha yaşanılır bir yer varmış da orada yaşamışsınız ve sizi sürgün etmişler gibi.

    soluduğunuz hava bile tat vermez, gökyüzü renksizdir. eve kapanırsınız, kapanırsınız çünkü; dışarısı kabus, dışarısı fırtına. dışarıda sizi istemediğiniz bir yaşam bekliyordur sanki.

    isyan etmek istersiniz haykırmak istersiniz; '' ben buraya ait değilim '' diye ama, sizi kimsenin anlayamayacağını bildiğiniz için kavganızı, isyanınızı içinizde yaşarsınız.

    ve yavaş yavaş ölürsünüz.
  • 12 yıldır hemen her gün türkiye'de hissettiğim şeydir.
  • herkes kendi ekosisteminde yaşayıp gidiyor işte. herkes kendi gibilerle yaşıyor, arkadaş oluyor, evleniyor. senin de senin gibi olan insanlara, kendi ekosistemine ihtiyacın var. bunu yaratamazsan nereye gidersen git mutsuz olacaksın ama doğru insanlarla nijeryada bile mutlu olabilirsin. ne yazık ki sosyal varlıklarız. o yüzden zaten kısa olan hayatı ağlayarak geçirmek yerine, değiştirmek, uyum sağlamak için çaba sarfetmeliyiz.
  • "bir yere ait olmama hissi çok fena. gündüzleri neyse de geceleri çok kötü oluyor. uyutmuyor insanı."
  • dünya için aynen böyle düşünüyorum. buraya ait değilim diyorum. eğer buraya ait olsaydım, bu bedene, bu yaşama, bu güne ve bu saate ait olsaydım.. bu kadar zorlanmasaydım.. elimi attığım her şeyi bu denli yabancı karşılamasaydım ve hissettiğim her duyguda bu kadar diplere çekilmeseydim.. gerçekten var olduğumu, gördüğümü, duyduğumu, nefes aldığımı bilseydim.. aslında yaşamayı sevseydim, en baştan beri, hiç küsmemiş, hiç darılmamış, hiç çökmemiş gibi.. en baştan beri tertemiz.. yaşamayı bilseydim ben.. o zaman ait olabilir miydim? birine, bir yerlere, bir zamana ve bir yere.

    bedenine baskı uygulayan bir adet ruhtan ibaretim. aslında. her an uçabilirim belki. her an.. hiç gelmemiş gibi.
  • kendimi bildim bileli içimi kaplayan ve gittikçe içimdeki boşluğu büyüten histir kendileri.

    başlarda bunun yaşadığın yerle ilgili olduğu
    yanılgısına kapılırsın. yirmi yıl sonra sana her şeyiyle yabancı olan bir şehirde kendini ararsın. sonsuz olasılıkların içinde heyecanla sana bir şeyler olmasını beklersin. ve sürpriz! bir şeyler oldu. bu lanet his içini kemirmeye başladı yine. beş yıl şans verdiğin şehirden hüzünle ayrılırsın.

    başka bir şehirde yeniden sonsuz olasılıklar, bilin bakalım yine kim el sallıyor.

    ve şimdi bu hissi çarpı on büyüklüğünde hissettiğim yeni bir şehirde ben aramayı bıraktım. her günüm groundhog day tadında geçiyor.

    ait hissetmediğim şeyin mekanlar veya buraların insanları olmadığını anladığımda ise tek hissettiğim tatlı bir uyuşukluk. kim bilir belki bir gün üç şubata uyanırım.
  • her daim hissettiğim, her gün biraz daha ruhumu kemiren, heyecanı nerede kaybettiğimi bilmediğim bir durum.
    ..
    ne çevremdeki insanlar benim "ben" gibi olmamı kabul edebiliyor ne de ben olduğum gibi davranabiliyorum.
    sahte kalıplar, sahte uyumlar, sahte arkadaşlıklarla izole olmuş bir hayat yaşıyorum. bu tutarsızlığın bu hayatta sıkışmışlığın üstesinden nasıl geleceğimi bilmiyorum. belki de rest çekemeyecek kadar korkağın biriyim.

    yol aldığımı düşündüğüm her seferinde aslında tökezlediğime şahit oluyorum. çünkü ne zaman kendimi bir yerlere ait gibi hissetsem bu kez de o taraftakilerin şaşkınlığı beni ürkütüyor. oysa o zamanlar da daha dışa dönük ve daha mutlu hissediyorum kendimi.. ne tam özgürüm ne tam yalnız.

    ben arafı bu dünyada yaşıyorum...
  • 2010 yılından beri türkiye'de hergün yaşadığımdır. hatta hep bir yerlere gitme düşüncesinde olduğum için gündelik hayatıma asla konsantre olamıyorum. yaşamıyor gibi hissediyorum. vücudum burada olsa da ruhum buradan gideli çok oldu.

    aklımda hep gitme fikri var nereye olduğunun bir önemi yok. almanca'da buna fernweh denir. hep bir yerlere gitmek isteyen insanlar bu şekilde adlandırılır.
hesabın var mı? giriş yap