• yunan mitolojisine ilgim var ama o kadar tanrıyı nasıl aklımda tutacağım diye mi endişeleniyorsun?

    tek bir kitap bütün mitolojiyi hikayeleştirerek bir nefeste anlatsa mı istiyorsun?

    inandığın tanrı yetmiyor, yeni tanrılar mı tanımak istiyorsun?

    atayizlikten eskiden aldığım tadı artık alamıyorum mu diyorsun?

    sen de çocukken ansiklopedi okumayı sever miydin?

    günümüzde kullanılan birçok kelimenin kökenini tek bir roman okuyarak öğrenmek ister misin?

    yoksa sen de mi ezilmiş ve zayıf karakterlerin yükselen başarı hikayelerini; by süreçte duygularının evrilişini izlemeye bayılıyorsun?

    kişisel gelişim kitaplarından uzak durarak kişisel olarak gelişmeye ne dersin?

    buhurdanlıkta yakmak için hangi yağı tercih edeceğine mi karar veremedin?

    evet, o zaman bu kitap senin için yazıldı.

    şahsım gibi aklı gözünde bir bireyin bile nefes almadan bitirdiği tanrılar, cadılar, periler, lanetliler, ölümlülerle dolu fantastik bir roman.
  • bitirmek üzere olduğum madeline miller romanı. başladığım andan itibaren iyi bir roman olduğunu belli etmişti zaten ve öyle de devam ediyor. yunan mitolojisini tanrıça/büyücü kirke üzerinden hikayeleştirmiş ve bu da mitolojik kahramanların isimlerinin ve olayların daha çok akılda kalmasını sağlıyor. bu yönüyle de yunan mitolojisini öğrenmek isteyenler için ansiklopedik bilgi veren yayınlardan çok daha iyi. kitapta kayalıklara zincirlenmiş prometheus, daidalos ve oğlu ikaros, kendi oğullarını yiyen kronos, truva savaşı vb. gibi ortaçağ ve rönesans tablolarına konu olmuş hikayeler de yer alıyor. ayrıca pharmacy, katarsis gibi kelimelerin kökeninin nereden geldiğini de anlayabiliyorsunuz. kitabın arkasında ölümlüler, olymposlu tanrılar, titanlar, canavarlar başlıkları altında karakterlerle ilgili kısa bilgiler verilmiş, bu da çok faydalı daha sonrasında dönüp bakabilmek için. kesinlikle tavsiye ediyorum, sonuçta neredeyse dünyadaki bütün hikayelerin kaynağı yunan mitolojisi ve hala bu hikayelerin dramatik yapılarından örnek alınarak yenileri üretiliyor.

    bu arada kitapta malü isimli bir bitkiden bahsediliyor. orjinal dilinde ne diye geçiyor bilmiyorum ama ben malü olarak arattım, bulamadım. bilenler yeşillendirirse çok mutlu olurum.
  • --- spoiler ---

    yalnız bir yaşamda, bir başka ruhun sizinkinin yanına damladığı ender anlar vardır, yıldızların senede bir defa yeryüzüne sürünüp geçmesi gibi. daidalos da benim için öyle bir takımyıldızdı.
    --- spoiler ---
  • son zamanlarda okuduğum en iyi kitaplardan biri. mitoloji, biraz kenarda kalan bir yan karakterin gözünden ancak bu kadar harika anlatılabilirdi. yazar; kirke’nin yaşamını, aile ilişkilerini, hislerini, düşüncelerini, günlük yaşantısını, korkularını, öfkelerini, pişmanlıklarını öyle güzel anlatıp işlemiş ki karakter kolayca içselleştiriliyor ve bir süre sonra okurken “bizim kirke” haline dönüşüyor.

    saf kirke’m. tanrıların, ilahi varlıkların ve dünyanın işleyişini çözmesi 1000 yılını alıyor ancak kendisinin de farkına vardıktan sonraki tüm güç gösterisi tattan yenmiyor. sen koskoca kirke’sin be kadın. helios’un kızı, insandan tanrı nympheden canavar yaratan, olymposlu tanrılara meydan okuyup geçit vermeyen, minatoru doğurtup zapteden büyücüsün. bunu anlaman ve gücünün farkına varman çok uzun sürüyor. bundan ötesi zaten halledilmesi gerekenleri bir çırpıda halletmek. gönül isterdi ki ilahiliğine sırt çevirip, kendini telegonos gibi ölümlü hayatın içine bırakmadan önce son olarak şu glaukos ibnesine de bi çak ama o da senin merhametin işte kirke’ciğim.
  • nefesimi kesti, çok düşündürdü, çok doğru noktalarıma dokunarak epey ağlattı beni. bir gecede bitirmek için sabahladım, ertesi gün bazı bölümleri atlayarak yeniden okudum. hemen o gün arkadaşımdan aldığım kitabı teslim edip kendime de sipariş verdim. bir gün bir kızım olursa okumasını çok isterim.

    okuduktan birkaç gün sonrasında bile uyumadan önce mırıldanarak kirke’yle konuşuyor, haliyle rüyamda görüyordum. hala gözlerim doluyor çok düşündüğümde. o muhteşem betimlemelerin içinde kaybolup gidiyorum. patikayı ben arşınlıyor, çiçekleri ben topluyor, dikiş makinesinin başına ben oturuyorum. kalbim adaya duyduğum özlemle sıkışıyor.

    kirke, aiaie’nin cadısı, kız kardeşim; hikayen içimde saklı.
  • uzun uzun betimlemeler ile dolu ancak su gibi akıp gidiyor, gözlerinizi kapattığınızda yazarın tasvir ettiği her şey canlanıyor.

    güzel bir kadın hikayesi cadı kirke'ninki, mitolojiden hoşlananların kaçırmaması gereken kitap.
  • cok sevdigim, cok etkilendigim kitap olmustur. bir kadin yazardan bir kadin kahraman dinlemek ister mitolojik ister fantastik olsun beni mutlu ediyor, daha farkli keyif veriyor. ustune bu kadar guzel bir kurgu, bu kadar sizi kendine ceken bir kahraman olunca...

    ayrica ithaki yayinlarinda kitabi ceviren seda cingay mellor’a de ayri parantez acmaliyiz bence. her an bir olumluyu dinlemiyorum hissi yaratip bu kadar guzel kullanmasi turkcesi etkileyiciydi. en basit ornegi:

    “annem sesini bala batirirdi: “yataga gelmeyecek misin sevgilim?””
  • storytel'de, damla sönmez'in romanı okumadığı, romandaki her bir karaktere ayrı bir seslendirme yaparak adeta canlandırdığı roman.

    sayesinde 13,5 saat süren bu hikaye bitmesin diye dinledim.

    kitabın ingilizce'sini de dinlediğim için söylüyorum, türkçe çevirisi çok iyi, türkçe seslendirmesi ise daha iyi.
  • yaralandıkça güçlenen bir kadının hikayesi.. mitolojik olması sürükleyicilik katmış ama esas hikaye mücadele eden, aşka aşık, sevilmeye muhtaç bir kadın..

    "mısır'daysanız isis'e taparsınız, anadolu'daysanız kibele'ye kuzu kurban edersiniz. evinizdeki athena'ya karşı günah değildir bu."
  • kadın olmayı annesinden öğrenemeyen , kendi çabasıyla kadın ve bilge olmaya çabalayan tüm kadınların çok seveceği bir kitaptır. satır aralarındaki kadınlık sırları insanda ufak ve acı gülümsemeler bırakıyor.
hesabın var mı? giriş yap