• dünyanın en acıklı ve zavallı dileklerinden biri. her şeyin bitip, tüketildiği zaman, insan artık sadece unutulmamayı dileyebileceğini anladığında söyler bunu. salya ve sümüğün kardeşi bir cümledir. ve aynı zamanda bir sezen aksu şarkısıdır elbet.

    bir gün daha yaşandı ve bitti
    küçük sevinçleri ve küçük kederleriyle
    herhangi bir gündü çok önemli değildi
    seni düşündüğüm bir kaç andan başka

    bilirim herkes payına düşeni yaşar
    ve her yeni günde değişir hep bir şeyler
    sende kendi payından bir hatıra seç ne olur
    ve o ben olayım unutma beni unutma

    beni unutma unutma beni unutma
    bilirsin unutulmak dokunur ya her insana
    sende kendi payından bir hatıra seç
    ve o ben olayım unutma beni unutma

    bilir misin seni gerçekten sevdim
    sevdiğim daha bir çok şeyin arasında
    bir tek seni seçtim hatıralar arasından
    sebep diye bir küçük mutluluğum
  • eskilerden çok güzel, fekat unutulmuş bir adetin ismi.

    eski ramazanlar. hani o "nerede efenim o eski bayramlar, direklerarası felan, aahh ahh.." diye bahsedilen ramazanlar. tabi, o dönemlerde meyhaneler, içkili yerler ramazan boyunca kapatılıyor. yılın onbir ayı vur patlasın, çal oynasın yapan, "dibini görmeyen ebesininkini görsün" diye kadeh tokuşturan halis içiciler ve paranın tadını almış mekan sahipleri için uzun bir ara bu. yılın onbir ayı para basan bir mekanınız olduğunu ve müşterilerin bir ay boyunca bir şekilde gelmediğini, ya da gelemediğini düşünün. sorarım sana ey sözlük okuru, o müşteriyi tekrar bağlamak için yapmayacağın şebeklik var mıdır? elini vicdanına koy da cevap ver.

    herneyse. işte bu mekan sahipleri düşünmüş, taşımış ve bu bahsettiğim geleneği bulmuşlar.

    peki, nedir bu geleneğimizin olayı? hemmen cevaplıyorum.

    uskumru dolması

    evet. ramazanın son günü, meyhane sahipleri bolca uskumru dolması yaptırır, sağlam, hatırlı müşterilerinin evlerine gönderirlermiş. "tamam, bünyeyi yeteri kadar nadasa bıraktın, ibadetini yaptın, ama onbir ay benimsin, beni unutma" derlermiş. gel zaman git zaman, bu adetin adı da böyle yerleşivermiş.

    düşünsenize, sürekli takıldığınız, eğlendiğiniz, nice şişenin dibini bulduğunuz mekan, size böyle bir güzellik yapıyor. arkadaş, böyle bir mekan olacak, benim evime öyle bir uskumru dolması yollayacak, bırak müdavimi olmayı, orada yatıp kalkmayı, mekan sahibiyle amsterdam'a gidip nikah kıydırır, memlekete dönünce de davullu zurnalı düğün yaparım bea..

    hakkaten, ne varsa eskilerde var galiba..
  • bir "alma mazlumun ahini, cikar aheste aheste." filmi.
  • günlerden bir gün sezen aksu beyaz show'a konuk oldu. o gün onno tunç'un ölüm yıldönümü idi... program ilerlerken bir an beyazıt öztürk dedi ki: "bugün onno tunç'un ölüm yıldönümü, onun için birşeyler söylemek ister misiniz?". bunun üzerine sezen aksu dedi ki: "ben bir şarkı söyleyeyim". ve başladı söylemeye, "beni unutma"...

    "bir gün daha yaşandı ve bitti
    küçük sevinçleri ve küçük kederleriyle
    herhangi bir gündü çok önemli değildi
    seni düşündüğüm bir kaç andan başka

    bilirim herkes payına düşeni yaşar
    ve her yeni günde değişir hep bir şeyler
    sende kendi payından bir hatıra seç ne olur
    ve o ben olayım unutma beni unutma

    beni unutma unutma beni unutma
    bilirsin unutulmak dokunur ya her insana
    sen de kendi payından bir hatıra seç
    ve o ben olayım unutma beni unutma

    bilir misin seni gerçekten sevdim
    sevdiğim daha bir çok şeyin arasında
    bir tek seni seçtim hatıralar arasından
    sebep diye bir küçük mutluluğum"

    vay be... sevdiğin, aşık olduğun insan bir gün bir uçak kazasında hiç beklemediğin bir anda pat diye ölecek, ve sen yıllar sonra onun ölüm yıldönümünde canlı yayında ona kendi yazdığın böyle bir şarkıyı armağan edeceksin, çıkıp aslanlar gibi dimdik okuyacaksın, çok zor... helal olsun, benim izlerken kanım donmuştu...
  • kaçıncı kez dinlediğimin farkında değilim. arka arkaya çalıyor. üstelik emre aydın'ı da sevdiğimi söyleyemem. ama yapmış adam. dinlettiriyor kendini işte. güzel olmuş bence.
  • bazen bir filme gidersiniz, çok etkilemese de bir yerden yakalar sizi;
    mert fırat'ın samimi oyunculuğunu, açelya devrim yılhan'ın farklı güzelliğini, yüzünü dökme küçük kız'ı hatırlayacağım ben bu filmden.
    ...ve bir de şu repliği:

    --- spoiler ---
    sana dünyaları sunan değil, dünyasını sunan erkeği sev...
    --- spoiler ---
  • bir feridun düzağaç şarkısı. bir devam filmi siyahbeyaz türkçe dublaj'da yer alır.
    o*na yazılmıştır..belki de son kez değil..
    sözleri şöyledir:

    ne konuşuyor bu insanlar!
    ne kadar uzak kelimeler anlamdan..
    aynama bir yabancı sızmış,
    bakıyor bana uzaktan..
    sensizlikten kalan en acı gerçeğim hiçliğim!
    ucuz basit ve sıradan.
    pazara çıkmış gibi sanki ipliğim.
    hayat beni unutsa da sen unutma..
    adımı unutacak kadar kaybettim kendimi,
    olsun..
    beni unutma..beni unutma..
    bir uçurumun en ucundayım!
    o kadar yokum ki görmüyorlar..
    kalbim susmuşlar yeri,
    kuşlar korkup kaçmıyorlar..
  • önce,
    sana gitme demeyeceğim..ama..gitmee..
    sonra,
    buralardan gitme..buralar gitsin..sen gitme!
    derken..
    bu kez..
    dirayetle..*
    gidiyorsun..ama..beni unutma..
  • hem sözleriyle, hem de müziğiyle insanı darmadağın eden; "ne kadar uzak kelimeler anlamdan" ile anlamsızlığı, "sensizlikten kalan en acı gerçeğim hiçliğim" ile çaresizliği, "hayat beni unutsa da sen unutma" ile bedbinliği, "adımı unutacak kadar kaybettim kendimi" ile tükenmeyi ve "bir uçurumun en ucundayım" ile boşluğu anlatan; sadece seven ve bundan en ufak bir pişmanlık duymayan kişinin son nefesini vermeden önce kaleme aldığı bir intihar mektubuna benzeyen muazzam bir elveda, feridun düzağaç'tan...
  • bir çaresizlik haykırışı, bir son çırpınış, bir yürek acısı bırakma çabası.
    içten gelen gözlerinin içini gören bir bakıştan hiç bir zaman daha etkili olamayacak söz.
hesabın var mı? giriş yap