aynı isimde "bergen (film)" başlığı da var
  • yok canım, biz o kadar da gaddar değiliz. kendi hayat anlayışımıza uymayan insanlara karşı nefret dolu değiliz. sevebiliyoruz, bazen, acıyabiliyoruz da.. hakkını savunmak da istiyoruz, üçbeş satır da olsa.

    bergen... bir arabesk şarkıcısıydı. açık söyleyelim, bir pavyon şarkıcısıydı.. yaşasaydı hayatımıza ne katardı tartışılır. muhtemelen aynı müzik tarzından birşeyler üretmeye devam ederdi. kibariye gibi de olabilirdi, unutulup gidebilirdi de.. ama bir şekilde bu hayatın bir yerine sıkışırdı be abi.. evet, takdir-ilahidir, birşey diyemezsin akibet için ama en azından biz, bu toplum, yapmamız gerekenleri yapsaydık, en azından vicdanımız rahat olurdu. derdik ki "biz elimizden geleni yaptık, ama takdir-i ilahi böyleymiş". popülerdi şuydu buydu, benim için elin garibidir. ama gariptir. yaşadıklarına baktığımız zaman, tasvip etmediğim bir hayatın insanı olmasına rağmen böyle bir bilet kesilmesi hak değildi arkadaş..

    en ağırıma da giden nedir bilir misin ey sözlük, kimse diyet ödemedi.. bergen acıyı çekti, dayağını yedi, bıçaklandı, kezzaplandı, en sonunda öldü ama kimse hesap ödemedi. kadının hayatını karartıp bitiren adam doğru dürüst hapis bile yatmadı. önceki yatışları, "iyi hali" (nasıl bir iyi halse amk, evliya oldu herhalde) dikkate alınıp hesaplanmış, yattığı süre yeterli görülmüş, salınmış dışarı. hapisten çıkınca kurban kesmişler lan adam için, sanki savaş kahramanı.. savaştın, kiminle, bir kadınla.. aferin lan.. adamı pohpohlamışlar, sonrasında yeniden bir hayat kurmuş, yeni bir kadınla evlenmiş. bu kadar hadisenin üstüne bu adamın koynuna giren, nikahlanan kadın var, bulunabiliyor. yaşananlar filme çekilmiş, kadir inanır adamın rolünü üstlenmiş, filmin galasında karşılıklı rakı içmişler gülerek..

    manyak mıyız biz? hadi hukuktan yırtıyor suçlular bir şekilde, olabilir, kanun boşluğu bok püsür.. peki biz niye ceza veremiyoruz insanlara.. sadece çocuk tacizcilerini hapiste şişlemekle övünmek bizi aklıyor mu? bu kadar kötü adamları hapishane çıkışında alkışlarla karşıla, koynuna yeni karı ver, filmini çek karşılıklı kadeh tokuştursun.. dükkan açsın para kazansın.. kimse suratına tükürmeyecek mi? hayır, tükürmüyor aga... oysa adaleti her zaman devlet sağlamaz, esasında toplum, kendi davranışıyla sağlar.. yakıp yıkma anlamında söylemiyorum, davranışlarıyla sağlar. yanlış yapanı kendi içimizden bir cerahat gibi dışarı atabiliyor olmamız lazım. atamıyoruz. olmuyor. başka saikler her zaman adalet duygumuzun önüne geçiyor. başka mani yoksa ancak o zaman adaleti arıyoruz. şener şen'in namuslu filminde olduğu gibi, bütün toplum, menfaat beklentisi olduğu zaman namusu, ahlakı, doğruluğu bir kenara atıyor. olmuyor.

    bergen.. hayatımıza çok büyük birşey katmamış olabilir, yaşasaydı da birşey olmazdı, çok önemli olmayabilirdi, orta halli bir pavyon şarkıcısı olarak kalırdı belki.. ama biz bunu yapmamalıydık. giderken bize verdiği mesajı, önümüze koyduğu karnemize bakmak istemiyoruz ama günün birinde bu karneyle yüzleşmek zorunda kalacağız, eminim.
  • "1970’lerde ankara’da fotoğrafçılık yapıyordum. bergen bana fotoğraf çektirmeye gelirdi. çok güzel bir genç kızdı. şu anda önemli yerlerde olan erkeklerin de bulunduğu ilişkiler yaşadı. bir gece sezen aksu ile çıktığı kulübe gittik. sezen bergen’e baktı baktı dedi ki “kezzap bile bu kadını çirkinleştirememiş”.

    bergen fotoğraf çekimlerinde yüzünün yaralı tarafına polyester yapıştırırdı. onun üzerini pullarla süslerdi. saçının bir kakülünü o gözünün üzerine örterdi. o hazırlıklarını yaparken gözünün olmadığı çukura bakamazdım, içim kalkardı. bergen hoppa bir kızdı, başına buyruktu. şimdi belki geçerli bir şey bu ama o devir için geçerli değildi." - - - erol atar

    "yılın tıp adamı dalında sedat simavi ödülü alan bir plastik cerrahtım, herhalde onun da etkisiyle bergen ameliyat olmaya bana geldi. en az üç kez ameliyat ettiğimi hatırlıyorum onu. çünkü dokuların iyileşmesi, olgunlaşması aylar sürer bu tip yanıklarda. zımparalama yöntemiyle bergen’in derilerini soymuştuk.

    bergen’in sağ gözü çıkmıştı, kapakları kapanmıyordu. sonradan eklenecek protez için göz çukuru yaptım. burun kanatları yok olmuştu, oraya kıkırdaklar kondu. yüzüne kalçasından deri eklendi." - - - prof. dr. onur erol (estetik cerrah)

    http://www.milliyet.com.tr/…010/1198653/default.htm
  • hayatımda gördüğüm en güzel şehir. kış mevsiminde gidilmesini şiddetle tavsiye ediyorum. ömrünüz uzar.
  • huzurlu, temiz, sakin, buyuleyici ve yasanilasi bir sehir.
  • migros sanal market'te rastladığım, bergen anadolu eski kaşar peyniri akıllara şu soruyu getirmelidir.

    kadının yüzüne kezzap attınız, yetmedi;

    öldürdünüz, o da tatmin etmedi;

    şimdi de kaşar peynirini çıkarıp aklınız sıra itibar zedelemeye yeltendiniz.

    bu kadın,

    size bu kadar koyacak ne yapmış olabilir ki -yıl olmuş 2017-

    hala, kıçı yanmış kedi gibi dolanıyorsunuz.
  • gunlerdir, haftalardir dinlemeden duramadigim kadin. gunun her saati kulagimda bir bugu, surekli gozumde trtde roportaj yaparkenki magrur durusu, acilar, diyor, acilar. gunlerdir, bir spotify bir youtube, dolanip duruyorum. arkadaslar bergen dinlemek icin mi premium kullaniyorsun diye soruyor saskin bakislarla. evet diyorum, bergenin kisacik hayatina sigdirdigi tum albumleri dinlemek icin her ay para oduyorum.

    bergen dinliyorum, acilar. kendimi bir odaya hapsediyorum. orada bergen'le ikimiz raki iciyoruz, tam da icmenin vakti geldi dedigi sirada. elemden, kederden bahsediyoruz. bergen olmayan gozuyle icime icime bakiyor, dertli dertli bir ah cekiyor. ben biraz daha raki koyuyorum. hep ayni sozler masanin uzerinde birikiyor. dogdugum sene olen kadindan beri, hep ayni yalanlar talan ediliyor. hep bir kadin bir adami canindan cok seviyor. hep bir adam bir kadini tam sirtindan vuruyor. ne degisti diyorum, o gunlerden bugune, hep ayni hikaye. hep sahnede yarim bir kadin, hep gozunde bir aci, hep eksik bir ask. bir fazla geliyor bir az. baska bir adam baska bir kadina ayni yalanlari soyluyor. baska bir kadin baska bir adamin yalanlarina inaniyor. cani gonulden, inanmak istiyor. belki diyor, degisir hikayenin sonu.

    cok guzel kadin ama diyor, baksana, gozu yokken bile guzel. simdi yasasaydi diyorum, belki de anne olurdu. bir kizi olurdu kendi gibi, sesi cevval, yuzu ay. bir kizi olurdu. olmuyor. kizi olmuyor. adamin cocuklari oluyor. adam cocuklarinin sevgisiyle kadini unutuyor. hep ayni hikaye ayni sona kosuyor. kac sene, yirmi sekiz? degisen hicbir sey olmuyor. hikayede hep fazla bir kadin. olumum elinden olacak diyor. olumu elinden oluyor.

    demek ki diyor bergen, sevmek de yetmiyor, olmek de.

    sevginin bedeli yine bu oluyor.
  • hayatını film yapıp serenay sarıkaya'ya oynatacakları söylenen efsane kadın.
    çocukluğumdan itibaren bir bergen hayranı olarak bergen gibi güçlü bir karakteri gerçekten hem güzel hem de güçlü duran bir kadın oyuncunun oynaması gerektiğini düşünüyorum. mesela bergüzar korel...
    bergen gibi bir efsaneyi; konuşurken sürekli tıslayan, duruşu fazla tiki, bergen'i sorsan ağız burun büküp haberi bile olmayacakmış izlenimi veren çocuksu bir kadına oynatmaya çalışmayın. serenay'a kıyak geçmek için bergen'i harcamayın.
    karizmasını çizmeye kalkmayın, çizdirtmeyiz!
  • hayatını oynayacak tek bir kadın vardır o da "demet evgar"dır.
  • efsane yorumları olan rahmetli bayan vokal....
  • her şarkısı ben de başka güzel olan acıların kadını.

    en güzel, en naif seslerden...
    lakabını fazlasıyla(maalesef)hak etmiş bir insan ayrıca.
hesabın var mı? giriş yap