• bu filmi yapanlardan ve yapmak istedigi islerden rasyonel bir cikarim yapacak kimse oldugunu sanmiyorum.ellesmeyip unutulmaya terketmek en mantiklisi boyle eserleri.agzinda kursunla kosan cem ozer i, kor gotune tarragim erotizmiyle gerceklestirdigi sevisme sahneleriyle unutulacaklar listesindedir.
  • bu film aslında hülya avşara ün katçağı kadar cem özer e iki kat ün katmalıydı
    performansı mükemmeldi cemin bu filmde
  • yönetmen: sinan çetin

    oyuncular:
    hülya avşar/dilber
    cem özer/mürtüz
    armin block/thomas
    aliye rona/uğur
    eşref kolçak/ekber
    zafer ergin/mehmet

    senaryo: sinan çetin, ümit önal

    görüntü yönetmeni : rebekka haas

    müzik : fahir atakoğlu, nezih üren, clemens-maria haas

    yapım yılı: 1993

    süre : 99 dakika

    yapım: türkiye - almanya/ plato film

    çekildiği yıll büyük gişe başarısı sağlayan berlin in berlin, hülya avşar'ın mastürbasyon sahnesinin yanı sıra senaryosunun kendisinden çalındığı gerekçesiyle gökhan akçura tarafından açılan davayla da gündemi işgal etmişti.
  • 02 agustos pazartesi kanal d de yayınlanan bir türk filmi....
  • ilk kez bugün izlediğim, sinan çetin'den iyi bir film çıkabileceğini, hülya avşar'ın bir afet olduğunu, cem özer'inse iyi bir almancası olduğunu gösteren film. sağolsun(!) kanal d'nin büyük uğraşları sonucunda filmin almanca kısımlarından hiçbir şey anlamamak ve her 15 dk. bir 10 dk.lık reklam seyretmek filmin çekiciliğini alıp götürse de taktir ettiğim güzel ve gerçekçi bir sinan çetin filmi olmuş. küçük ayrıntılar; ırkçı almanlar, ezan saati, bayram günleriyse ayrı bir güzel...
    not:oynayan alman* hayatımda gördüğüm en güzel ellere sahip...
  • kanal d masturbasyon sahnesi disindaki her turlu sahneyi kestigi icin kirpik kirpik seyredilen yari-gercekci sinir film.
  • bi türlü ilerlemeyen, sürekli şimdi bişey olucak beklentisiyle izlenip hiçbişeyin olmadığı, ama cem özer in oyunculuğunun gerçekten çok iyi olduğu film.
  • cem özer'in yeğenini tokatlayarak elinden tabancayı aldığı sahne gerçekçi olduğu kadar bizlere "puahaha" dedirtecek kadar da eğlenceli olmuştur.
  • tutsaklık kavramının da sessiz ve derinden işlendiği filmdir..mürtüz kendisi memleketinden uzakta,gurbet elde tutsak hissederken;thomas da can korkusuylabirlikte yaşamaya mecbur kaldığı türk ailesinin yanında,kendi ülkesinde tutsaklığı tecrübe etmektedir...hatta bu bağlamda thomas için daha çok üzülürüz çünkü mürtüz çığlık atma,küfretme gibi eylemlerle hissiyatını dışa vurabilirken,thomas köşesinde içsel bir savaş vermektedir...
  • çekimleri berlin'de yapılan ( hadi be ?) özellikle hülya avşar'ın masturbasyon sahnesi ile akıllara kazınmış, cem özer'in oyunculuk babında küçük emrah ile oynadığı vurmayın filminden sonra en büyük atılımını yaptığı film..
    1993 yapımı, sinan cetin çekti. renkli.

    --- spoiler ---

    mürtüz ve mehmet 1960'larda acı vatan almanya'ya calışmaya gelen ekber'in biricik oğullarıdır.
    mehmet, mürtüz'e göre daha oturaklı daha efendi birisidir. bir şantiye de işci olarak calışmaktadır.
    şantiyenin bir de mühendisi vardır. thomas'dır bu ecnebinin adı.
    thomas iyidir hoştur ama hafif de denyodur. elinde fotoğraf makinası kocasına yemek getiren dilber'in fotoğraflarını çeker çeker durur.
    bir gün mehmet şantiye de takılırken dilber'in her açıdan çekilmiş fotoğraflarını bulur ve doğal olarak çıldırır.
    thomas'ın üstüne saldırır. thomas bunun alman geleneklerine göre hata olmadığını savunur, mamafih mehmet bunu duymak istemez. cıkan arbedede thomas mehmet'i mefta eder.

    daha sonra nasıl olur, nasıl olmaz thomas mürtüz'lerin evine girer. mürtüz eve bir girer ki evde thomas.. hemen orada ümmügünü sıkmak isteyince karşısına ekber baba dikilir ve '' evimize sığınan düşman bile olsa ona el kaldırılmaz '' gibi cengiz han vari bir söz eder ve mürtüz'ün tüm hevesini kursagında bırakır.
    thomas'da artık göt korkusundan evden çıkmaz, eve iyice yerleşir. mürtüz thomas'a kapıdan çıksında kafasına bir tane sıkayım diye psikolojik baskı uygular, ancak thomas almandır, zekidir gelmez bu oyunlara.

    gel zaman git zaman thomas eve kendisini kabul ettirir. her iş gelmektedir thomas'ın elinden. hatta bir gece - ki o gece (bkz: 30 mayıs 1992 almanya türkiye macı) - maç oynanırken televizyon bozulur. bütün aile eşrafı bozuk televizyona coca cola görmüş afrika kabilesi gibi bakarken ve hatta mürtüz türk işi olarak televizyona iki kere vurup salladıktan sonra, mecburen thomas'dan yardım isterler, thomas'da kırk yıllık televizyoncu gibi televizyonu tamir eder ve mürtüz'ün bile kendisinden makas alıp evin şeker oğlanı olma durumuna gelir.

    mürtüz, deli gibi dilber'e hastadır. ancak babasının korkusundan açılamamakta, işten eve erken döndüğünde anahtar deliğinden röntgene başlamakta. thomas ise agır başlıdır, kesik atar ancak asla yavşamaz dilber'e..
    mürtüz ne kadar açsa thomas o kadar efendidir, kadının kalbine giden yolu bilir..
    netekim filmin sonunda dilber ve thomas el ele aşkın nefrete üstünlüğünü kanıtlarcasına yürürler.. ey be..

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap