• hollandali doktor ve fikir adami. (bkz: ansiklopedik entry giri$leri)
    18. yuzyilin ilk ceyreginde yazdigi "the fable of the bees" adli $iir
    kitabi daha dogrusu hicviyesiyle ortaya attigi "ozelin (bireyin) icindeki kotuluk
    kamu icin kazanctir"(private vices public benefits) du$uncesi ile bilinir. kaldi ki bu du$unce ve onun ardili olan "erdemin her turunun temelinde vice yatar" prefreudumsu gerzekligi kendisinin "kamu icin zararli" olarak donemin ingiltere grand jurysi tarafindan damgalanmasini beraberinde getirmi$tir. seveni olabilir, ben sevmem; seveni de sevmem, seveni seveni de sevmem. ama cok kati degilimdir, hulusi kentmen gibiyimdir.

    gunumuz ekonomi egitiminin adam smith ile ozde$le$tirdigi laissez fairein prequeli olan "the theory of moral sentiments" gunumuz iktisatcilarinin onemli bir bolumune gore (mesela diyelim bizim hem$o jonathan wight olsun) buna katki ve bunu onaylama niteliginde "degildir". aslinda buyuk bir kismiyla bu elemanin utopik $iirlerine bir cevaptir, tepkidir.(ve bilindigi gibi "tepki" sozcugunun olumlusu diye bir $ey olamaz, $amdan, hurriyet ve bunlarin tv kanallarinin urettigi turkce'de mubah sayilsa da inanmayiniz)(bkz: mesaj kaygili entry)
    bakalim eleman nasil yazmi$ $iirlerini calaku$tuyu (a.k.a pek muhterem eskidivit), ters koni hokka:
    http://andromeda.rutgers.edu/…lynch/texts/hive.html
  • 1660 - 1733 yillari arasinda yasamis siyasi hiciv ustasidir. 15 yasinda leiden universitesi'ne girerek hukuk ve tip tahsili yapmistir. 29 yasinda yazdigi arilar masali (the fable of bees) isimli unlu eserinde insanlarin bencil durtulerinin genel cikari saglayacagi dusuncesine yer vermistir.
    (bkz: arilar efsanesi)
  • mandeville, rotherdam doğumlu bir ingiliz siyasî hicivcisidir. 15 yaşında leiden üniversitesi’ne girerek hukuk ve tıp tahsili gördü. 18.yüzyıl daki en popüler doktrinlerden birisi insanların bencil dürtülerinin genel çıkarı sağlama yönünde çalışacağı düşüncesiydi. zira doğuştan var olan ahlaki dürüstlük hissi bu tip dürtüleri kontrol altında tutacaktır; ilahi planın bir parçası olarak kamusal erdemin özel erdem ile birlikte tanımlanması düşüncesi arıların masalı 'nın yayınlanması ile yıkılmıştır. bu kitap 29 yaşında ingiltere'ye giden hollandalı bir doktor olan bernard mandeville tarafından yazılmıştır. mandeville bu eserinde hiristiyan ahlakına ters düşen "insanların özel çıkarları"nın toplumun çürümüşlüğünü göstermeyip tam aksine sağlıklı ve müreffeh bir topluma yol açan bir öğe olduğunu iddia etti. o'na göre kişilerin kendi çıkarlarını başkalarınınkinden üstün tutması önceden öngörülmeyen bir sonuç olarak toplum yararına neden olmaktadır. kısaca, kamu ve özel kesimin çıkarlarının uyumu sözkonusudur. ancak bu uyum ilahi bir planın sonucu değil, ama adam smith'in daha sonraları bahsettiği her bireyin kişisel çıkarlarını maksimize etmesine yol açan ve bireylerin kişisel teşebbüs gücüne dayalı olarak işleyen "görünmez el" nedeniyledir.

    lüks malların tüketimi, ithalatın artması, hatta 1666'daki londra yangını gibi doğal felaketler bile iş bölümünü hızlandırır ve canlı bir ticarete ve tam istihdama neden olur, halbuki tasarruf ve yardımseverlik gibi erdemler durgunluğa neden olur. bu anlamda mandeville laissez faire fikrinin öncülerindendir. mandeville, hünerli politikacıların özel çıkarı kamu yararına dönüştürebileceğini savunur.smith'e göre ise özel çıkarı kamu yararına dönüştüren politikacıların dirayeti değil, rekabet mekanizmasıdır.
  • adam smith'in, kötü alışkanlık ve erdem arasında hiç bir fark gözetmediğinden dolayı eleştirdiği hiciv ustası.
  • 1670-1733 yılları arasında yaşamış, ahlak ve siyaset felsefesi üzerine fikirler üretmiş hollandalı düşünür. mandeville, politik iktisat alanında yaptığı tespitler ile de kendisinden sonra gelen ikisadi düşünürleri etkilemiştir. hiciv ustası olan mandeville, toplumun yapısı ile ilgili görüşlerini aktarmak için alaylı bir üslup kullanmıştır. aktarmak istediği fikirlerini çeşitli benzetimler yaparak alaycı bir dille aktarmıştır.
    en bilinen eseri "arıların masalı: bireysel kötülükler toplumsal menfaatleri yaratır" adlı eserinde toplum ve arı kovanı arasında analoji kurararak ideal toplumu tasvir etmeye çalışmıştır. bireysel çıkarların toplumsal refahı arttırdığı önerisinin kendisinden sonra gelen adam smith'in fikirlerini etkilediği düşünülse de özellikle erdem konusunda taban tabana zıt fikirleri sahiptirler.

    “arıların yaşamı bütün olarak insanlara benzer.
    insanlar gibi mütevazı şekilde hareket ederler.
    şehirlerde ne yapılırsa kovanda da yapılır.
    cüppe taşıyan da vardır kılıç kullanan da.
    biz de dahi olmayan makineler ve işçiler
    ve hatta gemiler, ordular, kaleler bilim, alışveriş, zanaat
    bu kovanda hepsi var.” bernard mandeville (1714)
  • insanların öncelikli olarak kibrilerinin okşanması için iyilik yaptıklarını, başkalarını takdir etmese bile kendi kibrilerini kandırmak için bu tip fiillerde bulunduklarını belirten, arı masalı metaforuna sahip düşünür.
  • görsel
    görsel
    görsel
    görsel

    de encyclopedie van de domheid :
    bemard mandeville (rotterdam 1670-londra 1733) kültürümüzün altında yatan aptallığın bencillikten kaynaklanmakta olduğu sonucuna varmıştır. insanların düşünceleri ya da eylemleri ya naif ya da bencilliklerinden kaynaklanan tutkularım tatmin etmeye yönelik bilinçli girişimlerdir. açlık. susuzluk, cinsel istek kendini sevmekten kaynaklanır; bu tamamen kendini korumaya yönelik bir içgüdüdür. peki intiharı nasıl açıklayabiliriz? nasıl olur da bencillik insanı kendini yok etmeye kadar götürebilir?

    mandeville, kendini sevmek ile kendini beğenmek olarak adlandırdığı "ismi olmayan tutku" arasında bir ayrım yapar. kendini sevmek, doğanın emirlerine uymaktır ve bir gerçeklik duygusunu yansıtır. buna karşılık kendini beğenmek. hayallere sıkı sıkı tutunma yeteneğidir. hayat bunu hak etmese de, bizi hayata bağlayan bir kendini abartma biçimidir ortaya çıkan. kendini beğenmek, bizi umutsuzluğa karşı korur. kendini sevmek, kendini beğenmeden olmaz. gerçeklere hayallerimizin yardımıyla dayanabiliriz. insan kendini beğenmezse, kendini sevme giderek kendinden nefrete dönüşür. işte o zaman kendini sevme intihara yönelebilir, çünkü kişi artık kendini beğenmemektedir.
    kendini beğenme de aslında kendini yok edici bir yan vardır. kendimizi beğenmek, doğanın sesine kulak vermemizi engelleye bilir. temel gereksinimlerimiz karşılandığında, karnımız
    doyduğunda kendimizi beğenme güdümüz, bizi düşünmeden kendi çıkarımıza karşı harekete geçirerek; örneğin, tutkudan gurur duymamıza yol açabilir.
    kendi önemimizi abartma eğilimimiz gizli bir çelişki ile el ele gider. kendini onaylama ihtiyacı ile, herkes dengini arar; aşın kendini beğenmişlik, karşılıklı nefrete yol açar. işte burada medeniye-tin aptallık temeline ulaşıyoruz: gurur gururu engeller. kendini beğenmişlik ve iç çelişki, kendini beğenmişliğin tatmin edilmesine engel teşkil eder ve, dahası, sosyal yaşam için bir engel oluşturur.-
  • ''the fable of the bees'' adlı eserinde yaşadığı toplumun eleştirisini şöyle yapmıştır:

    bir kovan düşünün. fakat bu kovandaki arılar diğer arı kovanlarından daha zengin, daha güçlü. mandeville'nin sözleriyle ''düşmanları tarafından korkulan, dostları tarafından övülen'' bir kovan. fakat bu kovanın da büyük problemleri var; hırsızlar, rüşvet alan polisler, yolsuz hakimler, yalancı doktorlar ve politikacılar. sanırım bu kovanın ingilitere olduğunu anlamışsınızdır.

    kovanın tanımı kısaca ''her bir ayrıntısı ahlaksızlıkla dolu fakat toplu olarak cennete benzeyen bir toplum''.

    ancak günler geçtikçe arıları bu durumdan rahatsız olmaya başlar ve tanrıya yakarırlar; neden bu kadar kötülük var, insanlar neden yalancı, kendi işini düzgün yapan insan neden yok? tanrılar bu sıradan arıların yakarışlarını duyunca çok sinirlenir çünkü yolsuzluklar olmasına karşın, bu kovan dünyadaki en zengin ve güçlü kovandır. bu yüzden onları cezalandırmaya karar verirler. istediklerini vererek...

    diğer gün uyandıklarında bütün arılar %100 dürüst hale dönüşürler. hiçbiri yalan söylemiyor veya el altından iş yapamıyordur. söyledikleri tek şey artık gerçektir. bu durumun sonuçları ise toplum için yıkıcıdır:

    bütün polisler, avukatlar ve hakimler 1 gün içinde işsiz kalırlar çünkü hırsızlık yoktur.
    doktorlar hastaları nasıl iyileştirebileceğimizi bilmiyoruz, hiç bilmedik, yalan söyledik diyerek işsiz kalır. (tabi bu kitap 18. yüzyılda yazıldı ve o zamanlar için haksız bir söylem sayılmaz.)
    artık zengin arılar hava atmak için evlerine veya kendilerine gösterişli mallar almazlar; ressamların, heykeltıraşların işleri sona erer.

    kısacası, bütün kovanın ekonomisi yerle bir olur, eski zenginlik günlerinden eser kalmaz. hikaye kovanın yanından geçen iki insan arasında geçen konuşmayla biter. ''bir zamanları şu yıkılmış kovanın dünyanın en zengini ve en güçlüsü olduğuna inanabiliyor musun?''

    yani mandeville kısacası şunu diyor: ''kişisel ahlaksızlıklar toplumsal gelişmeyi yaratır.''

    not: mandeville'ye göre ahlaksızlık = açgözlülük, şeref düşkünlüğü, güç istenci, gerektiğinden fazla para kazanma hırsı...
hesabın var mı? giriş yap