• her kobide en az bir adet bulunan numunelik insan tipi.

    özellikleri:

    * işe girdiği ilk günden itibaren herkesle gereksiz bir samimiyet durumu yaratir
    * öğle yemeklerinde arkadaş grubu olan çalışanları takip ederek "ta-taa ben de burdayıım oturabilir miyim" gibi tezahuratlarla yemeği boka çevirir.
    * sizden aldığını sizden bağımsız üst yönetime satmak üzere fırsat kollar.
    * empati kralı/kraliçesi gibi takılmasına rağmen zerre kadar halden anlamaz.
    * "ne zaman istersen yardıma hazırım" modundan, yardım istediğiniz anda profesyonelce sıyrılır.
    * sarsak patron kısmı tarafından "vazgeçilmez" derecede sevilir.
    * zeki patron kısmı tarafından "du bakalım" tavrıyla karşılanır, iş yapış derecesine göre yol verilir ya da elde tutulur zira patron tayfası nakit akışı haricindeki insani detaylarla pek ilgilenmez...
    * bir yapar bin anlatır.
  • dünyanın en eski mesleğini icra eder.
  • beş para etmediği halde iyi satılması gereken tüketim ürünlerini, meta'yı satması gereken konum ve konularda da aynı başarıyı tekrar ederler. işin tuhafı, beş para etmediği halde kendini iyi satan insan'ların çoğunu bir kaç dakika içinde anlarız. ne sahtekar göt bu deriz. ama 1 saat 2 saat çevresinde dur, kolanı içip adamın az evvel sana sattığı devremülk tapusuna bakarken, ya adam aslında haklı galiba dedirtir. yani hem bu adamların hem de ürünlerin çok civarında dolaşmayacan. dolaşırsan da bunları kim satın alıyor demeyecen. yanıt belli: 5 parası olmayanlar alıyor.
  • potansiyelleri zayif olmasina karsin, tavirlari, oynadiklari roller, ikili iliskilerde olusturduklari muntazam usluplar ve organik baglar (hamili yakinlik) bakimindan haketmedikleri bir sekilde (tabi ki kanimca) toplum icinde konum, itibar, kazanc ve vasif edinmis ve de bu sayede icinde bulunduklari sistemden en iyi sekilde faydalanan insan ya da insanlar bu kapsama dahil edilebilir. en buyuk silahlari, entrika, dedikodu, yalakalik, cemaat adami olmak, adam kayirmak, hemsehricilik ve kendilerini agirdan satmak gibi vasiflardir.
  • kabahatin onda değil, onu satın alan insanda olduğu insandır.

    (bkz: ne dedim la ben)
  • aslında beş para etmediğini bilmeyen insandır. ancak öyle kendini şartlamış ve öylesine inanmıştırki kendisinin değer biçilemez olduğuna, işte kendini sattırtan bu inançtır. kişi ne olduğunu beyninde ve bilincinde yaşar. kendini nasıl görülmek isterse ona inanır. işin en ilginç yanı insan beyni gerçekten inandığı bir şeyi karşısındaki kişilere çok daha rahat inandırır. o denli inanmıştır ki kem küm etmez, çok doğal bir şekilde kişilerin kendisine, kendi bakış açısından bakmasını sağlar. gözleri, duruşu, tavırları ,konuşması, beden dilini kullanışı bu kendine güvenin tümünü yansıtır. o denli özgüvene sahiptir ki; karşısındaki kişi bilgisinden yüzde yüz emin olsa bile içine acaba kuşkusu yerleşir.
    beş para etmediği halde üstünde taşıdığı bu yaldızlı cilayı istediği kadar satmaya çalışan insanın ne değerde olduğunu ortaya çıkarmanın tek yolu vardır. biraz samimiyet kurun ve incecik ironik şekilde alay edin. cila ne kadar kalın olursa olsun nüvesindeki * bok değilse de bokun kokusu mutlaka ortaya çıkacaktır. bilgisinde eksiklik olup bunu özgüvenle ve şartlanmayla kapatmaya çalışan kişi ufacık bir eleştiriye ya da azıcık bir ironiye dahi tahammül edemez. mayasını mutlaka ortaya çıkarır. ne yazık ki bu tip adamlar çalışma yaşamında çok çabuk yükseldikleri için ironi ve incecik alay etme olasılığı neredeyse sıfırdır. onun için bunların ne mal olduğunu daha yükselmeden ortaya çıkarmakta yarar vardır.

    eşeğe altın semer de vursan eşek yine eşektir
  • kendini iyi satmanın, ülkemde iyi yerlere gelmenin birinci şartı olduğunu bilen insandır. nedense, işverenlerin bu gerçeği görmeleri yıllar alır, gördükten sonra da işten çıkarmaları en az bir yıl alır. bu arada, küp doldurulur zaten..
  • ayrılmış olduğum işyerinde bol miktarda bulunandır.
    10 yıllık inşaat mühendisi olupta, ne autocad kullanmayı bilen, ne de sikindirik bir taş duvarın hesabını yapamayan götoşu şantiye şefi yapıp, ayda 8 bin lara para sayıyorlar lan bir de adamın eline. bir boktan anlamaz, milletin işine burnunu sokar, şunu şöyle bunu böyle yapın der. işler onun dediği gibi gönülsüzce yapılıp, doğal olarak ters gittiğinde ise o sanki bunların hiçbirini söylememişçesine kaypakça sıyrılır olaylardan.
    cidden iyi satıcıymış ama, takdir ettim doğrusu. böyle bir götü, bu kadar güzel bir şekilde anca pezevenkler pazarlayabilir çünkü.
  • sosyal hayatında bir halt olamamasına rağmen, iş dünyasında kendi istediği yere gelebilmiş insan müsvettesidir. hayatta yapmak istediği çalışmak değildir. bunu en az yorularak nasıl başkalarına yaptırabilir ve bunu kendisi yapmış gibi nasıl gösterebilir düşüncesi içindedir.
    hata yaptığında bile kabul etmez, bilmediği birşey olduğunda direk kendisinin neden bilgilendirilmediğine dair bağrınır, sürekli kendi bildiklerini anlatmaya çalışır, karşı tarafı dinlemez, soru sordurtmaz. kendisinden kaynaklı hataları çok sessiz konuşarak halletmeye çalışırken, yanındakiler ile ilgili bir sıkıntı olduğun da son derece yüksek sesle dile getirir. bu tip insanların en sinsilerinin yüz ifadeleri ağlak ve zavallı görünümündedir. *
  • kurumsal iş yaşamını bıraktıran ortaktırlar kimi zaman..
hesabın var mı? giriş yap