• bebek yapım bakım onarım facebook grubu ve bloğunun yeni adı.
    alanında en az ekşi sözlük kadar kutsal bilgi kaynağı.
  • annem hayattayken onunla görüşüp deneyimlerinden yararlanması gereken oluşum.

    hayır yani beşer yetiştirirken ne yapmamak lazım, nelere dikkat edilmeli, nelerden kaçınılmalı hususlarında "ben yaptım siz yapmayın" içerikli tavsiyeleri olabilir.

    buradan, yet-miş mil-yo-nun önünde sayın eren kaya'ya sesleniyorum, bu teklifimi düşünsünler.
  • bağımlsıı olduğum blog oluşumu ve facebook grubu.
    ateş neden çıkar, düşürülmesi gerekir mi, gereksiz antibiyotik kullanımı, uyku eğitimi, çocuk eğitimi, yeme bozuklukları gibi bilimum konunun en net yanıtını bulduğum nadide oluşum.
    sana binlerce kez teşekkür ederim beşer yapım bakım onarım.
    iyi ki hayatıma girdin, iyi ki beni bilinçli bir anne yaptın. umarım hep varolursun.
  • çoluk-çocuk hakkında derya-deniz bilgi kaynağı olmasının yanında, ebeveynleri her yönde bilinçlendirmeye kendini adamış insanların canla-başla koruduğu kurtarılmış bölgedir.

    ilk ismindeki "bebek" kelimesini "beşer" ile değiştirmek, çok parlak bir karar oldu; zira, burada bulunmak için anne-baba olmaya da gerek yok, bilgi her yerde ve hepimize lazım.

    oğlum yaşını doldurduktan sonra keşfettim maalesef, ama kızımla ilgili artık çok daha bilinçliyim. ama dediğim gibi, anne olmasam da bulunmak isterdim bu oluşumda.
  • aysuda'nın yayınladığı yazının bulunduğu mecra. sonra da niye höbeleklere höbelek diyorsun diye soruyorlar... insanlar kaçınıza tahammül edebilir sevgili höbelekler? ezber kolay geliyor ise tavsiyem 3 idiots.

    --- spoiler ---

    bu grupta sahtekarı gördüğümüz yerde atıyoruz ve beni en çok rahatsız eden sahtekarlık çeşidi de, özellikle doktor olduğunu iddia edenler arasında yaygın. ben bu insanların doktor olduğundan şüpheliyim öncelikle. umarım değillerdir. ama bu başımıza az gelmedi. şöyle yapıyorlar. bizim dediğimizin yanlış olduğunu söyleyip, ingilizce bir çalışmaya bağlantı veriyorlar. ama verdikleri kaynak ile iddia ettikleri şeyin ilgisi yok, hatta kaynak dediğinin tam tersini söylüyor. mesela, siz fazla demir zehirler diyorsunuz, ama "bakın bu koskoca çalışmada tam tersi bulunmuş" yazıp, kaynak veriyor. çalışmaya bakıyoruz. çünkü bakarız. adam haklı olabilir. yeni veya gözümüzden kaçmış bilgi varsa, bilgimizi güncelleyelim, doğru bilgi aktaralım isteriz. ama o da ne? çalışmada diyor ki, "4-23 ay arasında demir alan ve almayan çocuklar arasında anlamlı bir gelişimsel farka rastlanmadı. demir takviyesinin kansızlığı azaltmak dışındaki tek etkisi ateş ve kusma sıklığını arttırmak". yani aslında demir eksikliği olan çocuklarda dahi demir takviyesi almanın bir faydası olmayabilir, bu konuda araştırma yapmak lazım gibi bir sonuç çıkıyor. bizim dediğimizden bile daha demir karşıtı, düşünün. bağlantı verdiği çalışma onu değil, bizi destekliyor. bazı insanlar verdikleri bilginin sorgulanmasına alışık olmadıkları ve verdikleri ingilizce tıbbi kaynağı okuyabilecek çok kişiyle karşılaşmadıkları için böyle sahtekarlıklara alışmış. bu tip insanları gruptan çıkarıyoruz. çok tehlikeliler. çok bariz yanlış bilgileri savunmakla kalmayıp, prestijli yayınları iddialarına sahtekarca alet etmeye çalışıyorlar. ve eren çoğu zaman da uzun uzun anlatmakla uğraşmıyor artık, ama hep böyle sebepleri var. sonra yalancıya yalancı derken, üslubunuz kaba, egonuz yüksek diyenleri ciddiye alamıyoruz. ayrıca, bizi kandırmaya çalışırken, şunu da bilin. biz ingilizce tıp makalesi okuyabiliyoruz. istatistik de biliyoruz. yalan yanlış kaynak verecekseniz, ispanyolca falan bir şeyi kaynak gösterin bari. o zaman da işgüzarlıktan atılabilirsiniz, ama en azından sahtekar olduğunuz ispatlanmamış olur. eren kaya
    --- spoiler ---

    edit: yanlış anlaşılma olma ihtimalinden dolayı eren'inimzasıyla ibaresi kaldırıldı.
  • yeni adıyla daha da bütünleştiğim grup. çocuğum yok diye grubun içerisinde olma hakkım yokmuş gibi hissederdim içten içe :)
    size gerçekleri tak tak söyleyecek arkadaşlar edinirsiniz burada.
    çocuklarını prens, prenses olarak görmeyip çocuk olarak gören doğru ebeveynler görürsünüz.
    bir derdiniz varsa sizin düşünemediğiniz tüm yolları önünüze sunarlar.
    bazı yazıları okuduğunuzda, zihninizde kalıplaşmış ön yargıları tak diye kırarsınız. çünkü yazılan yazılar akla dayalıdır.
    güzeldir burası. kurtarılmış bölgedir.
  • eren kaya denilen kişi, hatalı ve yanlış anlaşılabilecek yazısı ile ilgili kendini düzelten doktora "sahtekar" damgasını yapıştırmaktan çekinmemiş. ardından kaynak gösterilerek cevap verilince doktorun yorumlarını silmiş ve sayfadan banlamıştır.

    kendilerini paylaştıkları bilgilerin hem içerik hem de anlatım olarak doğru olmasını, egolarının önüne koymaya davet ediyorum.

    insanlara sağlık ile ilgili bilgi vermek ciddi bir iştir ve öncelikle kaliteli olmayı gerektirir.

    doktorun konuyu açıklayan cevabını aşağıda paylaşıyorum:

    --- spoiler ---

    merhaba. ben “sahtekar doktor herif”. ( (bkz: #65806058) )
    aramızda geç(emey)en ve bir tür yerel sosyal medya lincine dönüşen bu tartışmayı başladığı yerde bitirmek mümkün olmadığından argümanlarımı umuma açık olarak dile getirmek durumunda kalıyorum. tartışmanın karşı taraflarının (benim içinde bulunduğum durumun aksine) bana doğrudan cevap verme şansı vardır.

    bybo’da yazdıklarım hakkındaki yorumlarınızın içinden ad hominem ve tantrumu çıkardıktan sonra demir yan etkileri ve demir zehirlenmesi arasındaki farkı bilmediğiniz anlaşılıyor. demir zehirlenmesi iki şekilde olur. birincisi demirin kısa sürede çok yüksek dozda alınmasıyla şiddetli karın ağrısı, mide-barsak kanaması/delinmesi ve ciddi metabolik bozukluklara neden olan ve kısa sürede ölümcül olabilen akut zehirlenmedir. diğeri de uzun süre yavaş demir birikiminden kaynaklanan ve uzun vadede ölümcül olan hemokromatozdur; şeker hastalığı, karaciğer yetersizliği ve eklem bozuklukları gibi çeşitli sorunlara neden olur. demirin barsaklardan emilimi ile ilgili kalıtsal bozukluğu olmayan insanlarda ağız yoluyla alınan demirin ihtiyaç fazlası (sandığınızın aksine) vücuda emilmez ve kalıtsal hemokromatozu olmayan, demir emilim mekanizmaları sağlam kişilerde mevcut önerilere uygun şekilde ağız yoluyla alınan demir yüzünden hemokromatoz gelişmesi beklenmez. şu anda dünya sağlık örgütü’nün demir eksikliğinin sık görüldüğü yerlerde önerdiği demir desteği de “haddinden fazla” demir değildir, kimse de bebeklere dünya sağlık örgütü veya sağlık bakanlığı’nın önerdiğinden fazla demir vermeye çalışmaz.

    kaynak gösterdiğim çalışmada (1) demirin plaseboya kıyasla kusmayı %38 artırıyor olması gayet iyi bilinen bir yan etkidir; o çalışmanın keşfettiği bir şey değil. hata bende ki demir konusunda bu kadar ahkâm kestiğinize göre bundan haberdar olacağınızı varsaydım. anladığım kadarıyla dünya sağlık örgütü’ndeki “herifler” de benim kadar sahtekâr ve geri zekâlı ki geçen yıl yayımladıkları kılavuzda (2) demir eksikliğinin (türkiye’nin en azından bazı bölgelerinde olduğu gibi) sık görüldüğü yerlerde 4-23 ay arası bebeklerin tümüne korunma amaçlı demir verilmesini önermiş ve bahsettiğim meta analizi (1) kanıt göstermişler. bahsettiğiniz “zehirlenme”ye de (sahtekâr olduklarından herhalde) hiç dikkat etmemişler!

    kontrollü ilaç çalışmalarında yan etkiler için plasebo ve ilaç kolları arasında çok sayıda istatistik karşılaştırma yapılır. bu çalışmadaki (1) tip-1 hata eşiğine göre, yapılan 14 tane plasebo-ilaç yan etki karşılaştırmasının en az birinde, ilaç gerçekte hiçbir yan etki yapmıyor bile olsa, şans eseri anlamlı fark gözlenme olasılığı kaba bir hesapla %50 civarındadır (1- 0.95^14). bu yüzden kontrollü ilaç çalışmalarında bu ve benzeri çoklu karşılaştırmalarda gözlenen anlamlı farklar hemen nedensel olarak kabul edilmek yerine risk sinyali olarak görülür. bu tür sinyalllerin gerçek bir nedensellik ifade edip etmediğini anlamak için başka çalışma yapılır. bu çalışmada bulantının ilaç kolunda fazla olması beklenen bir sorun. ateşin ilaç kolunda fazla görülmesi için ise benim haberdar olduğum bir neden yok. bilen varsa lütfen aşağıda anlatsın. dünya sağlık örgütü’ndeki “sahtekârlar” da benim gibi düşünmüş olacaklar ki bu çalışmanın sonuçlarını gördükten sonra “ateş ve kusma yapıyor, bebeleri zehirliyor” diyerek bebeklere demir desteğini önermekten geri durmamışlar (2).

    dünya sağlık örgütü’nün çocukluk çağında anemi sıklığının %40 ya da üzerinde olduğu yerlerde 4-23 ay arası tüm bebeklere demir desteği önerisinin türkiye için ne kadar geçerli olduğunu tartışabiliriz. pek çok bölgede anemi sıklığı önerideki sınırdan düşük olabileceği için karşı çıkabilir ya da önerilerin satır aralarında belirtildiği gibi farklı rejimler kullanmayı düşünebiliriz. veya bazı kişiler konu hakkında yeterli bilgi sahibi olduklarını ve çocuklarının demir eksikliği anemisi riski altında olmadığını düşünerek bu desteği vermemeyi tercih edebilir. fakat öneriyi içinde “zehirlenme”, “birikim”, “karaciğer hasarı” geçen gerekçelerle gereksiz ya da zararlı buluyorsanız bilin ki insanlar okuduklarının içinde dayanağı olmayan fakat korkunç laflara dikkat etmeyi tercih edip makul gerekçeleri görmezden gelebiliyorlar.

    hepinize hayırlı tantrumlar.

    1. http://www.sciencedirect.com/…/article/pii/s2214109x13700469
    2. http://apps.who.int/…789241549523_eng.pdf?ua=1&ua=1

    --- spoiler ---
  • şöyle diyaloglarla karşılaşmayacağımdan emin olduğum yer:

    - oğlum memeyi almakta güçlük çekiyor ancak göğsümde uyuyup kalıyor yatağa yatırdığım an başlıyor ağlamaya. bir de çok sıçrıyor uykusunda.
    - bebişin başucuna kuranı kerim koyun, yattığı yatağın altınada bıçak koyun.
  • hamilelik sürecimden bu yana dönem dönem girdiğim, ilk üyesi olduğum zamanlarda harika bebekler üreten ve muhteşem şekilde yetiştirip hiç bir hataya yer bırakmayan überötesi sorunsuz, koliksiz, gazsız, uyku, emzirme problemsiz bilmiş hökela yalancı ebeveynleri gördükçe "benden bi bok olmayacak zahar" dediğim ama zaman geçtikçe ortamı ve tipleri daha iyi analiz edip çok da sallamadığım hatta sevimli sevimli laf giydirdiğim, gel lakin çokca da faydalandığım grup.

    ortaya çıkan iş çok güzel şeylere hizmet eden ve dua alacak cinsten. ama kesinlikle üye sayısının yarısından fazlası mürit ve yalaka olarak ifade edilen kişilerden, kurucu olan apladan ve tutumlarından hoşlanmıyor hatta nefffret ediyor.

    kurucu olan aplanın bazı yaptığı yorumları okuyup kalakaldığım çok oldu ekran karşısında. çok ciddi derecede üstten bakan bir tavrı var. elitist görünme çabasının (müşkülpesent görünmek bir hava yaratır zira) altındaki immatür ve egosantrik tutum çoğuncası öfke yaratsa da aslında anlayanlarca gülünç. narsistlerin genel olarak eksikliklerini ezerek giderme ihtiyacı hasıl oluyor belli ki. mesela erken yaşta evlenmiş, bir bebeği olup diğerine hamile olan genç bir kadının eşi ile ilgili ciddi kaygılarını yazdığı, eskiden eroin bağımlısı olan eşinin şu anda askerde sorun yaşadığını sürekli ağladığını ve rdm ye yönderildiğini, eşinin kullanacağı ilaçların yan etkisi olarak intihar teşebbüsünden korktuğunu ve askerliğe elverişsiz raporu alınabilip alınamayacağını sorduğu ve çok canının sıkkın olduğu, nice badirelerle bugünlere geldiği apaçık anlaşılan kadına yazdığı yorum:

    " 19 yaşında evlenmişsin, çocukken yani, sen de çocukken, eşin de çocukken, annene şimdi daha da sinir oldum, ne ilkel bir toplum, ne ilkel insanlar, ne yazık hayatlar, çok yazık"

    gerçekten de o anda kurucu apladan nefret ettim. bu kadar mı vicdanı kurumuş, tepeden bakan bir insan olunur! konu bu mu? sana bunu mu sordular? orada çok ciddi endişeleri olan ve yeterince özetleyemediğim düzeyde yoğun bir kaygı seviyesi içinde, sosyal destek mekanizması sıfır bir kadın soru sormuş, hadsiz! grubu kurdun ve oraya insanlar üye olabilir tuşunu aktif ettin diye bu gruba gelenleri hunhanrca eleştirme cüreti de yanında bedava mı veriliyor? sen kimsin ki?
    buna benzer çok sayıda örnek görüyorum. eskisi gibi aktif girmiyorum, bişiy sormam gerekir ya da aramam gerekirse, ha o girdiklerimde de birine bir fikir verebilme durumum olursa mutlaka yazarım. o ara ara girişlerimin illa ki her birinde kurucu aplanın yine bir hadsiz ve küstah tavrını görüyorum mutlaka. ardına da zaten minişleri yetişiyor hemen.

    ama benim asıl yazmak istediğim başka. grupta az çok tanıdığınız ya da çok yakın olduğunuz bazı arkadaşlarınız da olabiliyor. ben bir dönem bildirimleri kapamıştım çok oluyor diye ama işsiz güçsüz zamanlarımda gıybet ve stalk gönlümü şenlendirdiği için arkadaşlardan gelen bildirimleri açtım bir kaç ay önce. ve gerçekten gülünç ve biraz da acınası bişiy farketmeye başladım. resmen bazıları güzel ve yalayıcı bir girizgahla az çok bir iletişim ağı kurmuş (yüksek mevkideki aplalarla) ve ortamı iyi bir reklam mecrası olarak kullanmaya başlamış. stratejisi de güzel. psikolojik içerikli postlar açıyor, ya da bu içerikteki postlara yorum yazıyor. sonra da başka bir arkadaşı psikolog vs sorduğunda onun adını veriyor falan. ne bileyim bana epey komik geldi. yani işin özü gözümden gönlümden düşen düşene

    ha diyeceksiniz ki madem bunca şeyden rahatsız oluyorsun neden ses çıkarmıyorsun? bu resmen cibiliyetsizlik! evet doğru ama birincisi benim gibi olan yüzlercesi bunları yazarsa ilk iş tabikisi de gruptan anında şutlama. grupta adam kalmaz kendi kendilerine yalaşır durular, bir de benim yaptığım şeyle bedava reklam yapma, bilmiş bilmiş ahkam kesme, beğenmediğini ya da kafasına estiğini canavarca hislerle aşağılama eşdeğerde bir erdemsizlik ya da etik aşımı değil bana kalırsa..
  • 2016'dan bu yana büyük bir aclikla takip ettigim ve benim gibi maymun istahli bir insani rahatlikla doyurabilen yegane olusum.
    saglik güzellik ve alerji gruplariyla, vegan vejetaryen, bahcecilik gibi spesifik yan dallariyla, "gurbet elde" insanin aklina hitap eden üyelerinin varligiyla ve kilo vermeye motivasyon saglayan whatsapp gruplarina ön ayak olmasiyla internet aleminde gercekten yarali parmaga iseyen nadir olusumlardan.

    en güzel kismi da akan su gibi olmasi. kendini azicik acik eden tüm gerizekalilardan cok cabuk arinabiliyor.

    annemin ve babamin bana ögretmeye calistigi ilk sey dürüstlük oldu. belki onlara karsi hayatimin her aninda böyle dürüst olamadim; ama sevmedigim insanin yaninda hic öyle yüzüme maske takip duramadim. bana ters gelen bir sey varsa, terstir ve bunu söylemekten cekinmem de bana azap olur. 33 bin kisilik bir olusum icinde kendine bircok seyi ters bulup üzerine baska mercilerde -önce muhatabina demeden- arkasindan konusup, üzerine de piskince buradan yararlanmaya devam etmek haysiyetsiz bir tavirdir benim gözümde. benim gözümde diyorum, ama evrensel ahlak kurallari cercevesinde de böyledir.

    ülkenin icine düstügü garip gayya kuyusunda, ahlak kurallarinin askiya alismis olmasi, bybo'yu baglamaz. biz orayi elimizden gelen en iyi sekilde temiz tutmaya özen göstermekle mükellefiz. hayatimda hicbir sanal mecrayi bu kadar kendimin görmedim, cünkü ilk defa insan/kadin/anne/ögrenci/sevgili/kilolu/vegan olmaya calisan/politik... kimliklerimin hepsiyle orada kendi adim ve sanimla varolabildim. o yüzden bu platformun icinde truva ati misali varolup, adeta onu sömüren ve kendi cürümüslüklerini bulastiran küf misali insanlari sevmiyorum. sevmeyecegim.

    bir elestiriniz mi var? gelin, konusun. argümaninizi sunun. sizin karsiniza argumentum ad hominem ile cikan birileri olursa yine gelsin karsisinda bizi bulsun. cünkü biz tam da bunun karsisindayiz. ha, bi zahmet dünyayi, kendinizi, cevrenizi degistirme, daha ileriye götürme gibi bir amaciniz olsun ama elestirirken. aksi takdirde gercekten cok sig, cok cig kaliyor tüm söylenenler. dünyaya eren kaya'nin, aysuda kölemen'in tomris cesuroglu'nun penceresinden bakin demiyorum; ama lütfen hic degilse yaptiklari ise saygi duyacak ve kisi olarak vurguladiklari bir noktaya karsi "bu insan bunu diyorsa, bir sebebi olmali" diyecek kadar kendinize sayginiz olsun.
hesabın var mı? giriş yap