• kupa zengini bir kulüp değiliz. şampiyonlar ligini alamayacağımıza göre, lig için de büüyk bir mucize gerektiğine göre türkiye kupası gayet gerekli ve motivasyonlu bir kupa olacaktır. hele ki ilk 2'ye giremememiz durumunda sezonu erken açmamak için son derece önemli.
  • renklerini görünce içime güneş ışınları doluyor sanki!
  • tam tersinden bir düşünceyle beşiktaş gereksiz bir şekilde, abartılarak tehdit olarak görülüyor. kötüyüz şu an. formsuz oyuncularla dolu takım. ligde iyi yerde değiliz, şl'de sona geldik. buna rağmen ligde takımlarımız sadece beşiktaş'ı görüyor. eğer yapabiliyorsa beşiktaş'ın kendini unutturması lazım. futbolunu unutturması lazım. sezon başında çatır çatır takım kuran ultra büyüklerimizin sinsice beşiktaş kollanıyor, biz şampiyon olamayız yemlerine düşmemeleri lazım. bizim sarılar ve turuncu olan hep okları beşiktaş'a yönlendiriyor. bu tuzağa da düşüyoruz biz. gelmeyelim şu oyunlara bi zahmet.
  • dünyanın neresinde 2 maç üzerinden oynanacak final maçlarının arasında 50 gün vardır çok merak ediyorum?

    ya da geçen sezonki yarı final maçları nisan ayındayken bu sene neden ilk maç şubat'ta?

    yani bu federasyon açıkça bizimle taşşak geçiyor olmalı. illa ananınıza, avradınıza, sülaleninize küfür mü etmemiz gerekiyor?

    beşiktaş'ı üzmesinler. üzenlerin ne gelmişi kalır ne de geleceği.
  • beşiktaş şu anda hiç iyi oynayan bir takım görüntüsünde değil, ligdeki basit maçları ciddiye almayan bir kemik kadrosu var, ligde malatya gibi takımlara karşı atak yapamazken bile şampiyonlar liginde çok başarılı maçlar çıkardığı gördük.

    aykut kocaman ve diğerlerinin başakşehir'in yanında beşiktaş'ın da kollanmasından bahsetmesinin sebebi ise beşiktaş'ın lig için motivasyonunu kaybetmemesinden korkmalarıdır. şu anda tüm beşiktaş kadrosu bayern maçına odaklanmış durumda. gelecek yıl daha büyük kontrat kapmak isteyen yabancı yıldızları bayern maçında gösterebilecekleri güzel bireysel performans ile büyük takım hayalleri kuruyorlar. bu tarzda ligi önemsemeyen futbolculara sahip olmasına ve kötü oynamasına rağmen hala yarıştan kopmaması da rakiplerinin gözünü korkutuyor.

    ligin ilk yarısında da beşiktaş çok kötü maçlarda puanlar kaybetti ama iş zora geldiğinde ve maçı ciddiye aldığında galatasaray takımını ne hale soktuğunu herkes gördü. şubat ayının sonunda lider ile arasında 3 puan kalan bir beşiktaş'ın sadece lige konsantre olmasından tüm rakipleri çekinebilir.

    daha bir hafta olmadı, şenol güneş nefretinden tüm kanallarda konuşma yapan ümit özat bile puan farkına ve puan durumundaki konumuna rağmen şampiyonluk adayı olarak başakşehir ve beşiktaş'ı gördüğünü söyledi.

    rakiplerin açısından işte durum budur. kadrosu ne kadar yaşlı olursa olsun, motive olduğunda ve o maçı dönüm noktası olarak gördüğünde ligde yenemeyeceği takım yok. ama işte beşiktaşlı bizlere gelirsek hiç de öyle motive olacak bir şey bulamıyoruz. haftaya cuma konya deplasmanında çünkü tüm takım leyla gibi takılacaktır. şenol hoca bile konya maçının içinde bayern deplasmanındaki taktiğini düşünecek gibi duruyor.
  • kenetlenmek zorunda olan camia, camiam. herkese inat şampiyon olacağız ulan...
  • 2017 2018 sezonun 26. haftasinda oynayacagi basaksehir macindan sonra liderle puan farki eger 5 puanin ustunde degilse sampiyon olacagini dusundugum takimim. ziraa o hafradan sonra cok temiz bir fiksture sahip, kalan 8 mactan 5i icerde anadolu takimlarina karsi. 3 deplasmandan biri gs ile ki takimin bu maca motivasyonu ust duzey olacaktir. bu asamada tek tehlikeli maci akhisar deplasmani. o zamana kadar cl den de buyuk ihtimal elenecegini varsayarsak takim bu 8 macta 21 22 puan cikarip finali yapabilir.
    burda tek onemli nokta basaksehir macina kadar olan olumcul fikstur bu fiksturden en azindan su anki poziayonunu koruyacak kadar puan alarak ciksa o bile kalan 8 macta en kotu ilk ikiye sokup cl hedefine goturur besiktasimizi.
  • 2018/19 sezonunda birinci kaptanı pepe olmalıdır.

    atiba rotasyonda daha çok olacaktır, quaresma'nın seneye bizimle olacağını sanmıyorum, oğuzhan'ın ise bu rolü kaldırabildiğine inanmıyorum.

    gelecek cuma, konya deplasmanında alınacak skor beşiktaş açısından bu sezonun kaderini belirleyecek. bakalım futbolcularımız devam etme kararında mı olacak. cevap evet ise, önümüz açık. bekleyip göreceğiz.
  • 3 puanı iyi bir futbolla alan takımım. ama düzelmesi gereken noktalar var. futbolcu bazında + ve - yönlerden kısaca belirtmek gerekirse:

    medel: stoperde başladığını öğrendiğimde topu geriden çok net paslarla çıkaracağımız için iyi oldu demiştim, öyle de oldu. rakibin forveti adebayor olmadığı sürece stoperde pepe-medel tandemi mantıklı bir hamle. orta sahaya geçtiğinde de dinamizmini kaybetmiyor ve en önemlisi takıma "ruh" katıyor. beşiktaş'ın topu rakipten kazanma algoritmasının temel taşı. ayrıca tek pasta takımı hızlı hücuma çıkarması da hanesine artı.

    quaresma: sol tarafta sağda oynadığından daha etkili. sağda oynadığında orta saha oyuncularına, hatta defans oyuncularına kendini gösterip top alınca oyun "orta kafa gol" oyununa dönüyor. bugün sol taraftan yaptığı ortalar çok daha isabetli ve etkiliydi. hatta bir tanesinde vagner love ortaya şaşırmaktan golü bulamadı. onun dışında son vuruşları halen kötü; frikikleri daha da kötü.

    vagner love: şampiyonluk için, özellikle kilitlenen oyunlar için anahtar bir role sahip. gol sezgileri çok yüksek, son vuruşları iyi ve futbolcu şansı hep yanında. kafa vuruşlarında pek iyi olmasa da şenol güneş bu konuda çalışma yapacaktır. bencil, topla oynamayı seviyor ama takıma lazım olan şey de buydu. bence takımın ilk 11 forveti vl'dir.

    negredo: oyun görüşü muazzam, futbolu okuyor, biliyor ama sınavlarda iki şık arasından yanlış olanı seçiyor. akan oyunda güzel duvar oluyor, hareketli adamların önüne top atıyor, pozisyon yaratıyor ama gol pozisyonlarında potansiyelinin çok altında kalıyor. bugün kaçırdığı 2 golü cenk tosun'un çok rahat atacağını hepimiz biliyoruz.

    babel: talisca'ya yaptığı asist klasik babel yetenekleriydi, ondan sonra kayboldu. çok net "ikiye bir" yakalanmış bir pozisyonu acemice harcadı. topu sürekli dürtüp sağa çekme fantezisinden bir an önce sıyrılsa çok daha faydalı olacak ama formsuz haliyle bile skora etki ediyor, bu iyi birşey.

    oğuzhan: bence içerdeki maçlarda bariz daha iyi oynuyor, o stadın atmosferini takımdaki herkesten daha iyi biliyor. negredo'ya yaptığı asist özlediğimiz hareketlerdendi, ama halen eski formunda değil. ortadan "ver kaç" yapabileceği bir duvar arıyor. geçen sezonun sonlarına doğru bunu aboubakar ile çok güzel yapıyorlardı. bu konuda vagner love yine kilit rol oynuyor.

    pepe: kusursuz bir defans. tek kusuru "uzun paslar". bu konuda şenol güneş'in böyle bir efsaneye "uzun oynama" demesi abes kaçardı, kredisi yüksek ve şampiyonlar ligindeki başarımızın yarısına direk adını yazarım. rakibe verdiği psikolojik huzursuzluk da cabası. şl maçlarında "sahipsiz topa pepe ile koşma umutsuzluğu" kavramının öznesidir.

    fabri: kredisi fazlasıyla yüksek kalecimiz. bugün kendisine pek iş düşmedi ama bursa maçında kurtardığı toplar önemliydi. tek kızdığım nokta rakibin beşiktaş'ı önde presle karşıladığı maçlarda topu hemen şişirip rakibin istediğini yapması. bu konuda da teknik bir eksikliğimiz var, fabri'den önce kızılacaklar var.

    adriano: kemik gibi bir sol bek, hem defansif hem ofansif anlamda kendisine yüklenen görevden daha fazlasını yapıyor. şl başarısındaki önemli etmenlerden birisi. sağ ayağını da kullanıyor oluşu topun sol tarafta sıkışmamasını sağlıyor. caner'de malesef bu yok. o yüzden sakatlanmaması gereken ilk kişilerdendir adriano.

    gökhan gönül: önünde quaresma değil, içe kat eden gökhan töre olsa çok daha etkili olacak hücumcu sağ bekimiz. gökhan töre'nin zamanında sağdan bindiren serdar kurtuluş'u yıldızlaştırdığı çok maç var. umarım iyileşince bu kombinasyonları tekrar izleriz. gökhan gönül'ün çok sevdiği ama kimseye anlatamadığı birşey var: "ben çizgiye inmişsem, siz penaltı noktasına kendinizi çıkaracaksınız". penaltı noktasında sahipsiz yerden bir orta varsa üzerinde gökhan gönül'ün çatık kaşları vardır. burada suçlu olan kendisi değil tabii.

    vida: defansif müdahalelerde çok hızlı, sahipsiz topları kolay kolay vermiyor ve kayan müdahaleleri yerinde oluyor. ama ne yalan söyleyeyim, topu oyuna sokma ve inisiyatif alma konusunda beklediğimi bulamadım. oynadıkça uyum problemi aşılır mı bilmiyorum ama, rakipte uzun boylu ve güçlü forvet olmadığı sürece pepe-medel tandemini tercih ederim.

    talisca: beşiktaş'ın şampiyonluk yolundaki en kritik adamı. bugünkü maçın da yıldızı. attığı goller bu ligin üstünde bir kalitede. yakına kısa pas atmayı sevmiyor, zor olanı yapmayı seviyor; bu da top kaybına neden oluyor. vagner love gibi gezen ve top süren forvet arkasında oynadıkça daha çok boşluk bulacaktır. frikiklerin -sağ sol farketmez- tek sahibi kendisidir. ligi 18+ golle bitirmesi şampiyonluk alameti olacaktır.
  • anonsçusuna ve djsine ders vermesi gereken kulüp.

    mesela şampiyonluk kutlamalarında taraftardan çok hoparlörden şarkılar dinledik. alakasız yerlerde taraftarın sesi bastırıldı.

    dün akşam oynanan 10 şubat 2018 beşiktaş kardemir karabükspor maçı'nın gol anonslarında da saçmalandı.

    ilk golde kendi kendine pepe dedi bitirdi. sonra tepki gelince açıklama yaptılar ve daha sonra pepe gol atarsa düzelteceklerini söylediler. vagner love'un golünde de gene kendi kendine vagner love diyerek bitirdi. bu kadar güzel anons edilebilecek vagner love isminde neden saçmaladı anlamıyorum. takım şov yapmış, vagner love süper bir giriş yapmış bizim anonsçu kendi kendine takılıyor.

    kulüp yönetimine de bir fikir sunayım. önümüzdeki sezon vagner love takımın 9 numaralı formasını giysin. 9 rakamının altına sade bir love yazısı forma satışlarını çok yüksek tutar. ben bile 9 numarayı sevememe rağmen böyle bir şey yapılırsa gider love'nin 9 numaralı formasını satın alırım.

    edit: birçok şeyde olduğu gibi anons işini en iyi yapan ülke almanya. oradan ders alınabilir. takım ile taraftar müthiş bir şekilde kaynaşıyorlar. sebebi oradaki anonsçu ve djler.
hesabın var mı? giriş yap