best seller (belki de
bestseller :) olgusu, ki artik bu bir olgudur, cagimiz insanoglunun anlam veremedigim nadir hareketlerindendir. hani su televolenin kendi kendine klasiklesen kim sik kim dubur kosesine benzetiyorum, ve kendimden utanmiyorum. once bazi kitaplarin cok satmasindan dolayi onlara "cok satar" diyorsun, sonra bu kitaplarin satisina bakmadan "coksatar diye bir tur olusturdum, bunlar burada dursun" diyorsun. simdi bundan kasit nedir anlayamiyorum;
niteliksiz edebiyat midir (yok bu
eb'ye haksizlik olur),
kolay edebiyat midir, kitabi da bir market urunu haline sokmak midir, falan fesmek.. yani yazar beyefendi, a yazar beyefendi, coksatar kitap yazmak icin mi oturuyor masasina, ya da ister istemez 'aa bu coksatar oldu, elimden cok satar cikti' mi diyor? hadi abartmayalim, hic mi karsi cikmiyor 'neden benim kitabim bu sekilde sunuluyor' diye? hepimizin ebeveyn kitapliginda en az 5-10 tanesine rastladigimiz bu kitaplara eskiden "macera" deniyordu, "korku", "fantazi" filan deniyordu; simdi neden dupeduz best seller deniyor?
paralel bir baska husus da, tamam gavur genelde best seller denince kucuk basiyor, kolay tasinabilsin, tatile goturulsun diye cep boy basiyor. bizde ise bu pek tutmadi henuz, bizim orta sinif, kitabi gorunur bir yerde okuyacaksa onun "gorunur" halini, iricesini, kalinini, satafatlisini istiyor. "sultanimiz kitap okuyor" diye marabalar dikkat kesilsin istiyor, "entekler benden hoslanir" deyince inanilsin istiyor. kitabin bu kadar
arac olmasi zaten -kendi adima- cok rahatsiz edici, tehlikeli hatta. o yuzden simdi konuyu kapatma geregi hissettim.