• türkçe çevirisi aşağıdaki gibi olan şarkı:

    iç yavrum, otur sabahla.
    yapabileğin şeylerle,
    yapmayacağın ama yapabileceklerinle.
    olabileceğin kişi düşüncesi,
    asla göremeyeceğin,
    sadece vereceğin sözlerle.

    iç benimle haydi,
    günlerin baskısını kafandan at.
    dediğimi yap,
    sana iyi gelirim,
    kafandan atamadığın o görüntüleri silerim:
    eskiden takıldığın,
    şimdi artık görmek istemediğin kişileri
    seni zorlayan, sana uymayan bu kişileri
    susturacağım.

    iç yavrum, yıldızları seyret
    seni, parmaklıkların arkasından
    gördüğüm halinle,
    ellerini kaldırmış,
    en nihayet yakalanmayı bekler halinle
    öpeceğim yine

    iç gene, bir daha iç,
    diğerlerinden ayrı,
    kalbimin ta derininde, yani
    en sevdiğim yerinde,
    benim olacaksın.
    unuttukların bende kalacak.

    eskiden takıldığın,
    şimdi artık görmek istemediğin kişileri,
    seni zorlayan, sana uymayan bu kişileri,
    susturacağım.
  • süper sözlere ev sahipliği yapmış* hakkaten süper bir şarkıdır. en can alıcı yeri olarak,

    "drink up one more time and i'll make you mine
    keep you apart deep in my heart separate from the rest
    where i like you the best
    and keep the things you forgot.."

    bölümünün altı çizilmelidir, dinlenmemesi gereken zamanlar vardır, bunların bilincine varılmalıdır, evet varılmalıdır.
  • ıssız bi adaya düşsem yanıma alacağım üç şarkıdan ilki olan, bir anda insanı yerlebir edebilme yetisi olan süper sözleri olan şarkı. ayriyeten good will hunting filminde bu şarkı başladığında esas kızımızla esas oğlanımız sevişmektedir.

    drink up, baby, stay up all night
    the things you could do, you won't but you might
    the potential you'll be that you'll never see
    the promises you'll only make
    drink up with me now and forget all about the pressure of days
    do what i say and i'll make you okay and drive them away
    the images stuck in your head
    people you've been before that you don't want around anymore
    that push and shove and won't bend to your will
    i'll keep them still
    drink up, baby, look at the stars, i'll kiss you again
    between the bars where i'm seeing you
    there with your hands in the air waiting to finally be caught
    drink up one more time and i'll make you mine
    keep you apart deep in my heart separate from the rest
    where i like you the best
    and keep the things you forgot
    the people you've been before that you don't want around anymore
    that push and shove and won't bend to your will
    i'll keep them still

    (bkz: ıssız ada)
    (bkz: issiz bir adaya goturulecek uc sey)
    (bkz: elliott smith)
  • o hala tanışmadığınız ama bir yerlerde sizi bekleyen ruh ikizinize söylenebiliecek en güzel şarkı.
  • bu sarkiyi dinlerken akliniza gelen kisi muhtemelen hayatinizda en cok deger verdiklerinizden biridir.
    kiymeti bilinmesi gereken sarkidir,
    ve kiymeti bilinmesi gereken kisi.

    icin beraber ve onu zorlayan kisileri susturup, icinizde saklayin.
  • ne zaman indirmiştim bu şarkıyı,, nasıl çıkmıştı karşıma ilk kez hatırlamıyorum,,
    bildigim kısmı bir gece bilgisayarda eşelenirken bulup dinlediğim. çok kereler dinledim sonra. değişik, yumuşak ama değil, ama sert de hiç değil.

    sözlerine bir bakayım dedim sonra bir gün. sözlüğe girdim. hakkında yazılanları okudum. elliot smith söylüyormuş; ismine tıkladım "kimmiş bakayım bir" diye. ilk entryler girilirken yaşıyormuş, sonra intihar etmiş. kendini kalbinden bıçaklamış..
    öldüğünü öğrendikten sonra, nasıl biri olduğunu merak edip google'dan aratıyorum bir fotoğrafını ve artık olmayan bir yüze bakıyorum bir tık sonrasında. bir tık, bir tık daha.. işte otopsi raporu karşımda. ömrümde hiç otopsi raporu görmemiştim daha evvel.

    (ölümden korkmam ama bana otopsi yapılacağı fikrinden ürkerim. belki de ben küçükken, annemin, neden olduğunu ne o zaman ne de şimdi anladığım bir şekilde sıksık "ben ölünce beni sakın morga koymayın, üşürüm. bedenime otopsi yapmasınlar, izin vermeyin, kesmesinler beni" dediği için. belki de ürktüğüm şu durumda yine kendi ölümüm değil de, annemin ölümü. otopsi dendiğinde aklıma annem geliyor istemeden de olsa çünkü.)

    ölümünün tüm detayları internet denen deryada işte,, şimdi de monitörden beynime akıyor. kendini kalbinden bıçaklamış! rapora bir insan vücudu çizilmiş, maktulü temsil ediyor. (ve model-insan gülümsüyor çok saçma!herkes mutlu ölmüyor ki! hangi şuursuz çizdiyse..) kahve rengi saçları, ela gözleri, kirli sakalları, sol kolunda da texas eyaleti dövmesi varmış. fotoğrafına bakıyorum sonra yeniden,

    bir insan kendini nasıl kalbinden bıçaklar?

    (ben ölmek istesem şayet, kendime bunu yapamazdım sanıyorum. bu kadar acıtmak istemezdim canımı. hayır ilaç içerek değil. uykuda ölmek istemem zira. uyumayı sevmiyorum. insan sevdiği bir şeyi yaparken, sevdiği bir yerde yahut sevdiği insanın yanında ölse daha iyi olur gibi düşününce. bazen kendi ölümümü düşünürüm ama bu her seferinde bana komik gelir.

    yani diyorum, eğer intihar ediyorsam, ölümümün nerede ve nasıl olacağına ben karar veriyorum demektir -teolojik tartışmalara girmeden genel anlamda diyorum-. şu halde yüksek bir yerden atlamak güzel olurdu.. evet. ölmeden önce havada süzülüyor olmak fikri güzel. sonrası ilgili ise bir şey bilmiyoruz zaten. beynim, kemiklerim dağıldıktan, bir çuval gibi yere yığıldıktan sonrası benim için zaten olmayacak nasıl olsa. hatırladığım kısım ise güzel. evet.)

    peki bu şarkıda sözler veren,, "herşey iyi olacak", "seni yeniden öpeceğim barların arasında", "derdi kederi savuşturacağım" diyen insan, neden ölmek istedi ki acaba.. canım sıkılıyor. (tüm bunların nedeni kendi miydi yani, kendini ortadan mı kaldırması gerekiyordu?)

    evet,,
    hiç tanımadığım bir adamın (belki tanıyor da sayılırım artık), otopsi raporunu okuyorum. ruh denen şey gerçekten nasıl bir şey, onunki şimdi nerde bilmiyorum ama, sesi benim odamın içinde işte. öleli şunca zaman geçmiş, ben onunla ilgili şeyler düşünüyor, hakkında yazıyorum. o tamamen ölmüştür diyebilir miyiz şu halde? (rhetoric question)

    ölmekten korkmuyorum ama yine de organlarımın kurcalanacak olması fikrinden hoşlanmıyorum. (ilk 'çocukluğuna inmek lazım' diyene hesap makineli kol saati hediye, hehe)

    (bu da böyle bir garip entry oldu ama, o kadar da yazdım yollayayım artık)
  • fazladan bir kisiye daha yeri olmayan, sanki sadece sana soylenmis de baska kimsenin degilmis bir havasi olan sarki..
  • elliot smith in ne kadar tehlikeli bir adam oldugunun en büyük kanıtlarından biri.
  • yagmurlu bir kis sabahinin korunde vapurda dinlendiginde insani allak bullak eden sarki..istanbul, arkadaslar, tercihler, hayatiniza giren, sonrasinda zamanla kaybettiginiz insanlar, parcalanmis, bolunmus ama gene de dikis tutturmaya calisan yasamlar..hepsini bir anda akla getiren ve 'tum bunlar niye?' diye dusundurten..
  • alkolle alındığı takdirde telefona sarılmaya;ilanı aşk etmeye sebep olabilen;bir gün kadıköydeki barlar sokağında;nevizade de veya bodrum barlar sokağında şiddetle sevgilime sarılıp öptüğüm takdirde arka fonda çalmasını dilediğim yegane şarkı.
hesabın var mı? giriş yap