• insanları etiket isimlerle sınıflarla çağırmaya devam ederseniz gerçekten de birbirinizden çok farklı olduğunuzu sanmaya devam edersiniz.
  • 1500 kisilik fabrikada beyaz yaka müdür olarak çalıştım, dev gibi bir yemekhanemiz vardı, oturma duzeni karışıktı, sirket sahipleri de herkes gibi, bak herkes gibi, siraya girer tepsisini alir yemegini alir bir kenara oturur yemegini yerdi. ben aylar sonra buyuk patronlarin kim olduğunu ogrenebilmistim, malum anadolu tipi ilk jenerasyon patronlar ustabaşı gibi oluyorlar.

    oturma duzeni karisikti, kim nereye isterse otururdu. tabi işin doğası geregi beyaz yaka kendi icinde, mavi yaka kendi içine oturmayi tercih ederdi, cunku yemekte bazen is de konusulurdu, ogleden sonra suna bakalim buna bakalim gibi. aslinda kendiliginden bir oturma düzeni olusurdu mavi yaka beyaz yaka. ama çok kez işçilerle oturup yemek yemisimdir, sadece konusacak sey bulmak nispeten zor oluyor, o adamlarda senin yaninda geriliyor rahat edemiyor. nihayetinde isveçte yaşamıyoruz, hala toplumsal siniflarin keskin olduğu bir ulke türkiye.
  • gemi mürettabati arasinda hep olandir
  • ne alaka diyeceksiniz ama işte buna kapitalizm deniyor.
  • bu tarz durumlarda o firmanın ömrü çok uzun olmayacaktır.
  • sınıf ayrımına daha en temelinden yıllarca karşı çıkmış biri olarak iş hayatında ast ile fazla samimiyetin çoğunlukla negatif dönüşüne şahit oldum. yemek saçma örnek o yenir ama örneğin mutfakla ilgilenen çalışanla biraz samimiyet kurunca çayını kendin alsana'ya döner mevzu. özellikle eğitim seviyesi düştükçe suistimal ve sınır ihlali artıyor.

    not: beyaz, mavi yaka değilim
  • aynı yemek aynı masa olmalı ama masaörtüsü bile olsa mutlaka bir detay farklı olmalı. iş hayatı gerçekten acımasız ve hayal edilenden çok farklı. masada oturan her iki tarafta farkı görmeli bir şey değişmese bile
  • yemek konusu belki o kadar katı bir çizgi gerektirmese de; servis aracı kullanımı gibi sosyal imkanların, eşit şartlarda ama ayrı ayrı olarak sağlanması gerektiğini düşünüyorum.

    mavi yaka, beyaz yaka ayrımını da bir yana bıraktığımızda ben üst düzey yöneticimi sabah serviste uyurken görmek istemem. hiyerarşi ilişkisinde profesyonel algıyı bozduğunu düşünüyorum. bu nedenle ast ve üst olarak yapılan iş seyahatlerinde de davranışlara dikkat edilmesi taraftarıyımdır.

    başka bir örnek olarak servise geç kalıp bekletmek zorunda kalırsam astımın da bu nedenle beni beklemesini istemem. ya da koştura koştura servise doğru gelirken beni izlemesini istemem.

    (şimdi servisi bekletmek kimsenin hakkı değil diyen sivri zekalar çıkacaktır da; toplu taşımanın olmadığı fabrikanıza 3 günlük şehirdışı iş seyahatinden dönüp üzerine bir de hastalanıp gitmek zorunda kaldığınız zamanlar da oluyor)
  • kasiyerden iki bin lira fazla maaş alınca kendini bir halt sanan kızın isyanıdır.
  • kazandıkları para dolar bazında bir şey etmeyince iki yakası bir araya gelemeyen beyaz yakaların ego tatmini ettiği başlık olmuş. yok efendim mavi yaka ile samimiyet kurunca mavi yaka iş yapmıyormuş, beyaz yakalar şirket ile ilgili şeyler konuşuyormuş yemekte ayrı olması normalmiş. ne oldunuz şimdi iki bin lira fazla maaş alınca asil zademi oldunuz? bırakın efendim bu çağ dışı ayrımcılığı ve buna normalleştiren zihniyeti. olay mavi yaka beyaz yaka değil. insanın iğrenç kibri ve agosu. sırf beyaz yaka çalıştıran şirketlerde ayrım yok mu? bu seferde beyaz yakalar arasında ayrım oluyor. sistem buna izin verirse insan bulunduğu her ortamda bir başka grubu ötekileştiriyor. belli zümreler kendilerinde diğer insanları aşağılamayı hak görüyor.
hesabın var mı? giriş yap