• dört günlük ölüyken isa tarafından diriltilmesiyle bilinen lazarus'un melmeketi. tıpkı güdüllü ergün, sincanlı mustafa, çubuklu yaşar gibi lazarus da çoğunlukla melmeketiyle yani "beytanyalı lazarus" diye bilinir. (bak şimdi durduk yere, dışkapı'daki ahu gazinosu'nun kapısına asılmış kucağında bağlaması, kefene sarılmış halde poz vermiş bir fotoğrafıyla "beytanyalı lazarus! her gece ahu gazinosu'nda" gibi bir poster aklıma geldi. tövbe tövbe)

    filistin'de bulunan bu kasaba/köy, ingilizce'ye bethany, arapça'ya ise lazariya diye geçmiş. lazarus'un mezarının burada olmasına ilaveten lazarus'un kızkardeşleri mecdelli meryem ve marta da beytanyalı olduğundan hristiyan hacıların sıklıla ziyaret ettiği bir hac mekânıdır.

    not: 2 yıl önce verilmiş tepedeki psychedelic adam uktesi olduğunu da ekleyelim.
  • "ama erkek ile kadın arasındaki sevgilerin hepsi bütün değildir. tatlı bir nitelik taşıyabilir, birlikte erime olabilir, ermiş francis* ile ermiş clare, beytanyameryem ile isa örneklerindeki gibi, sezinlenen bir ayrılma, kazanılan bir tekleşme, benimsenen bütün bir başkalık hiç te görülmeyebilir. ama bu yarım sevgidir, kutsal sevgi dedikleri. en arı mutluluğu bilen sevgi budur işte.(...) ermiş francis ölür, ermiş clare'i kendi katkısız acısıyla başbaşa bırakır." d. h. lawrence - anka kuşu

    (bkz: bethany)
  • sevin,ey beytanya-ortodoks/katolik hristiyan ilahisi

    kutsal kitap içerisinde çok önemli bir anlatı beytanya'dan lazar'ın anlatısı. lazarus için her şey bitmişti üstünden 4 gün geçmişti.isa beytanya'ya gitmek için beklemişti. bazen her şey bitti derken en çıkışsız sandığımız durumlarda bile tanrı'nın lütuf tahtına yaklaşmamız gerektiğini anlatıyor bu anlatı. tanrı geç kalacak sanıyoruz ama o'nun daha görkemli ve büyük bir planı olduğunu düşünmeyi unutuyoruz.
    sevin, sevin ey beytanya
    bugün senin ziyaretine tanrı geldi

    yuhanna 11.bölümde geçen anlatı şu şekilde:

    "meryem ile kızkardeşi marta'nın köyü olan beytanya'dan lazar adında bir adam hastalanmıştı. meryem, rab'be güzel kokulu yağ sürüp saçlarıyla o'nun ayaklarını silen kadındı. hasta lazar ise meryem'in kardeşiydi. iki kızkardeş isa'ya, “rab, sevdiğin kişi hasta” diye haber gönderdiler.
    isa bunu işitince, “bu hastalık ölümle sonuçlanmayacak; tanrı'nın yüceliğine, tanrı oğlu'nun yüceltilmesine hizmet edecek” dedi.
    isa marta'yı, kızkardeşini ve lazar'ı severdi. bu nedenle, lazar'ın hasta olduğunu duyunca bulunduğu yerde iki gün daha kaldıktan sonra öğrencilere, “yahudiye'ye dönelim” dedi.
    öğrenciler, “rabbî” dediler, “yahudi yetkililer demin seni taşlamaya kalkıştılar. yine oraya mı gidiyorsun?”
    isa şu karşılığı verdi: “günün on iki saati yok mu? gündüz yürüyen sendelemez. çünkü bu dünyanın ışığını görür. oysa gece yürüyen sendeler. çünkü kendisinde ışık yoktur.” bu sözleri söyledikten sonra, “dostumuz lazar uyudu” diye ekledi, “onu uyandırmaya gidiyorum.”
    öğrenciler, “ya rab” dediler, “uyuduysa iyileşecektir.”
    isa lazar'ın ölümünden söz ediyordu, ama onlar olağan uykudan söz ettiğini sanmışlardı.
    bunun üzerine isa açıkça, “lazar öldü” dedi. “iman edesiniz diye, orada bulunmadığıma sizin için seviniyorum. şimdi onun yanına gidelim.”
    “ikiz” diye anılan tomas öbür öğrencilere, “biz de gidelim, o'nunla birlikte ölelim!” dedi.

    isa beytanya'ya yaklaşınca lazar'ın dört gündür mezarda olduğunu öğrendi. beytanya, yeruşalim'e on beş ok atımı kadar uzaklıktaydı. birçok yahudi, kardeşlerini yitiren marta'yla meryem'i avutmaya gelmişti. marta isa'nın geldiğini duyunca o'nu karşılamaya çıktı, meryem ise evde kaldı.
    marta isa'ya, “ya rab” dedi, “burada olsaydın, kardeşim ölmezdi. şimdi bile, tanrı'dan ne dilersen tanrı'nın onu sana vereceğini biliyorum.”
    isa, “kardeşin dirilecektir” dedi.
    marta, “son gün, diriliş günü onun dirileceğini biliyorum” dedi.
    isa ona, “diriliş ve yaşam ben'im” dedi. “bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır. yaşayan ve bana iman eden asla ölmeyecek. buna iman ediyor musun?”
    marta, “evet, ya rab” dedi. “senin, dünyaya gelecek olan tanrı'nın oğlu mesih olduğuna iman ettim.” bunu söyledikten sonra gidip kızkardeşi meryem'i gizlice çağırdı. “öğretmen burada, seni çağırıyor” dedi.
    meryem bunu işitince hemen kalkıp isa'nın yanına gitti. isa henüz köye varmamıştı, hâlâ marta'nın kendisini karşıladığı yerdeydi. meryem'le birlikte evde bulunan ve kendisini teselli eden yahudiler, onun hızla kalkıp dışarı çıktığını gördüler. ağlamak için mezara gittiğini sanarak onu izlediler.
    meryem isa'nın bulunduğu yere vardı. o'nu görünce ayaklarına kapanarak, “ya rab” dedi, “burada olsaydın, kardeşim ölmezdi.”
    meryem'in ve onunla gelen yahudiler'in ağladığını gören isa'nın içini hüzün kapladı, yüreği sızladı. “onu nereye koydunuz?” diye sordu.
    o'na, “ya rab, gel gör” dediler.
    isa ağladı. yahudiler, “bakın, onu ne kadar seviyormuş!” dediler.
    ama içlerinden bazıları, “körün gözlerini açan bu kişi, lazar'ın ölümünü de önleyemez miydi?” dediler.
    isa yine derinden hüzünlenerek mezara vardı. mezar bir mağaraydı, girişinde de bir taş duruyordu. isa, “taşı çekin!” dedi.
    ölenin kızkardeşi marta, “rab, o artık kokmuştur, öleli dört gün oldu” dedi.
    isa ona, “ben sana, ‘iman edersen tanrı'nın yüceliğini göreceksin’ demedim mi?” dedi.
    bunun üzerine taşı çektiler. isa gözlerini gökyüzüne kaldırarak şöyle dedi: “baba, beni işittiğin için sana şükrediyorum. beni her zaman işittiğini biliyordum. ama bunu, çevrede duran halk için, beni senin gönderdiğine iman etsinler diye söyledim.” bunları söyledikten sonra yüksek sesle, “lazar, dışarı çık!” diye bağırdı.
    ölü, elleri ayakları sargılarla bağlı, yüzü peşkirle sarılmış olarak dışarı çıktı. isa oradakilere, “onu çözün, bırakın gitsin” dedi.
    o zaman, meryem'e gelen ve isa'nın yaptıklarını gören yahudiler'in birçoğu isa'ya iman etti.
    ama içlerinden bazıları ferisiler'e giderek isa'nın yaptıklarını onlara bildirdiler.
    yuhanna 11:1-46
hesabın var mı? giriş yap