• gare lille flandres, vieux lille, sarı ch'ti kutusu...hmfs, her izlediğimde gülüyorum, bir yanda da özlüyorum nord pas de calais yi. bu şarkı da bana gelsin
    i just called to say i love you ch'ti vie wonder'dan ehehe.
  • yıllar sonra hakkında sunum yapmam nedeniyle beni ilköğretim yıllarıma götüren, bir fransız filmi için iyi diyebileceğimiz bir film.
  • hem romantik hem komik bir film. ozellikle kuzey fransa'da yasayanlarin izlemesi elzem.
  • fransız sinema tarihinin en çok izlenen filmidir aynı zamanda. uluslarası camiada welcome to the sticks olarak da bilinir.
  • kelime oyunlarını anlamak için az buçuk fransızca gerekse de genel hatlarıyla fena olmamış dediğim film. bu tarz komedilerde sık karşılaştığımız kad merad oynuyor.
  • --- spoiler ---

    bir sinema izleyicisi olarak amerikan sinemasının benim her türlü beklentime cevap verdiğini rahatlıkla söyleyebilirim ancak yine de avrupa sinemasının gelişmesini ve amerikan sinemasına rakip olmasını da istiyorum. avrupa sineması belki de hiçbir zaman amerikan sinemasına eşdeğer olmayacak ama yine de özellikle fransız sinemasındaki bazı filmlerin amerikan sinemasındaki bazı filmlere eşdeğer hatta onlardan daha iyi olduğunu düşünüyorum. ama yine de filmlere ayrılan bütçelere bakıldığında dünya sineması asla amerikan sinemasının seviyesine ulaşamayacak. son zamanlarda fransız filmlerine ilgi göstermeye başladım ve aslında romantik komedi tarzında bu filmlerin çok iyi olduğunu düşünüyorum. bana göre bu filmlerin tek sorunu öncelikle fransızlara hitap etmesidir. amerikan sinemasında ise genellikle böyle bir durum söz konusu değil. fransız filmlerinden tam verim alabilmek için öncelikle fransız olmanız gerekmektedir ama yine de bu söylediğim, filmi anlamayacaksınız anlamına gelmiyor. bu bahsettiğim şey, şuanda yazmakta olduğum film için de geçerli. bu filmden maksimum verimi alabilmek için fransa’nın coğrafi konumunu da bilmeniz gerekiyor. ama bu konular hakkında bilgi sahibi olmasanız da yine de filmi beğeneceğinizden eminim. bu filmin fransızca olması ve özellikle fransızların anlayabileceği tarzda espirilerle dolu olması filmin en büyük handikapları. tekrar söylemek istiyorum, fransa ile ilgili hiçbir şey bilmeseniz de filmi yine de seveceğinize eminim.

    filmden anladığımız kadarıyla fransa’nın kuzeyi oldukça soğuk, bu yüzden insanların gitmek istemediği sevmediği ve hakkında hiçbir şey bilmediği bir yer. filmin başrol oyuncusu phillippe abrams (kad merad) bir postane müdürüdür ve daha sıcak bir bölgeye gidebilmek için sakat taklidi yapar ve yakalanır. bunun üzerine bergues isimli bir kuzey bölgesine sürgün edilir. ailesini eski çalıştığı yerde bırakıp bu bölgeye doğru yola çıkar. ancak oraya gittiğinde kuzeyin söylendiği kadar kötü olmadığını anlar. filmin vermeye çalıştığı mesaj önyargıların ne kadar yanıltıcı olduğudur. ama soğuk havaları çok seven bana göre, kuzeye gitmek kötü birşey değil. sonuçta filmin de göstermeye çalıştığı şey bu. fransızların ülkenin kuzeyi hakkında hiçbir şey bilmemeleri, filmde beni şaşırtan noktalardan biridir. genel olarak filmin fransızları ilgilendirmesinin sebebi kuzey ve güney arasındaki kültürel farklılıklar. bu durum bana çok komik gelmese de genel olarak filmi beğendiğimi söyleyebilirim. fransızların kimseyi umursamaz tavırlarını çok beğeniyorum. sonuçta bu filmi önce kendileri daha sonra da fransız olmayan sinema izleyicileri için yapmışlar. filmin tümünün fransızca olması ve fransa’yı ilgilendiren ve genellikle fransızların anlayacağı türden şakaları barındırması fransızların sinema konusunda kendilerine ne kadar güvendiğinin en açık göstergesidir. filme dönecek olursak, dediğim gibi o bölgede yaşamayı çok isterdim. ayrıca filmin samimi ortamını, soğuk havasını ve dostluklarını çok beğendim. dany boon filmin hem yazarı hem de oyuncularından biri. daha önce dany boon’un başka filmlerini de izlemiştim onlar da güzel olmasına rağmen şimdiye kadar yukarıda belirttiğim sebeplerden dolayı en çok bunu beğendim.

    bu tarz filmler sayesinde, insanlar fransız sinemasını daha fazla izliyor ve merak ediyor. bu da ülkenin sinema konusunda da gelişmesine yardımcı oluyor. filmin fransızları ilgilendiren bir film olduğunu söylesem de, bana göre komedi ögeleri evrenseldir. bu bağlamda filmin avrupa film ödüllerinde izleyici ödülünü aldığını da belirtmek istiyorum. klasik bir komedi filmi olarak ele alabilirsiniz bu filmi ancak bana göre filmde romantik öğelerde mevcut. o yüzden ben bu filmi, klasik bir romantik komedi olarak görüyorum. ancak her romantik komedi filminde olan klişeleri bu filmde fazla görmüyoruz. o yüzden bu film için orijinal bir romantik komedi dememiz yanlış olmaz. filmdeki kurulan arkadaşlık ve bu arkadaşlıkların samimi olmasından dolayı da filmi beğendim. bu kadar olumlu yön bir araya gelince ortaya gayet eğlenceli, seyir zevki yüksek bir film çıkmış. filmi izlerken huzur bulduğumu ve ileriki zamanlarda tekrar seve seve izleyebileceğimi de yeri gelmişken yazmak istiyorum. izlerseniz birşey kaybetmeyeceğiniz ve fransa ile ilgili biraz da olsa fikir sahibi olabileceğiniz bir yapım bienvenue ches les ch’tis ya da ingilizce adıyla welcome to the sticks. filmin bütçesi yaklaşık olarak 15 milyon dolar ancak gişede elde ettiği hasılat 245 milyon dolar. bir avrupa filmi olduğu düşünülürse, filmin yakaladığı finansal başarı kesinlikle göz ardı edilemez kaldı ki amerikan sinemasında bile bu rakam oldukça başarılı bir rakamdır.
    --- spoiler ---
  • 11 milyon euro'luk bütçeyle 162 milyon euro box office hasılatı getiren eğlenceli bir fransız filmi. almanca senkronizasyonu da çok başarılı.
  • pek keyifli fransiz filmlerinden biridir..

    bugun tekrar izleyince aklima geldi, bizim de ulke olarak bu plotlarda filmlere ihtiyacimiz var. ozellikle toplumun ziyadesiyle parcalara bolundugu su ortamda, (uzunlar sagolsun) dogu ve batidaki insanlarin birbirlerini hatirlamalari anlamalari icin, guzel bir yontem olabilecegini dusunuyorum benzer turk filmlerinin.. guzel bir uyarlamasini yapsalar da cekseler keske..
  • başarılı bir film. izlenmeli.
hesabın var mı? giriş yap