• genetik bir problem(miş). aort'taki kapakçıkların normalde 3 tane olması gerekirken 2 tane olması durumu. bir de aralarındaki açıklıktan dolayı kirli kan kaçıyor falan. 3.8 cm ile sanırım çok tehlikeli olmayanına sahipmişim. ya da tehlikeli ama doktor öyle tepki vermedi. veya verdi de ben anlamadım. ya da.
  • sağlıklı bir kalbin '4' kapağından biri olan aort kapağının (semilunar kapak) , 2 kapakçıktan oluşma durumu. sağlıklı bir insanda aort kapağında 3 kapakçık bulunur.
  • konjenital bir anomali olup tedavisi aort kapağı replasmanıdır.teşhisi eko ile konulur.kişiye göre genelde asemptomatiktir.ileri yaşlarda aort anevrizmasına ve rüptürüne neden olacağından mutlaka cerrahi işlem gerekir.iki türlü kapak vardır:ilki biyolojik olan hayvan dokusundan yapılan diğeri ise metal kapak.biyolojik olanın deformasyona uğraması daha olası olduğundan 10 yıl kadar sonra kapak yetmezliği tekrarlayabilir.metal olan ise daha dayanıklıdır fakat dezavantajı ömür boyu kumadin denilen kan sulandırıcı ilacı kullanmak zorunda kalırsınız.bu ameliyatı genellikle devlet hastanesinde yapmazlar.malumunuz malpraktis olayları ve eğitim gerektiren bir ameliyattır.özel hastanelerde özellikle ankara, istanbul gibi şehirlerde birçok özel hastane yapar.ameliyat sonrası iyileşme süreci kişiye göre 1-2 hafta arasındadır.3 hafta kadar yatış pozisyonunuza dikkat etmeli ve ani hareketler yapmamalısınız.
  • genelde 50-60 yaşında stenozla semptom verirler.
  • insanların yaklaşık %10'unda görülen, en sık kapak hastalığıdır.
  • canım oğlumun doğuştan rahatsızlığıdır. doğduğu günlerde büyük sıkıntılar yaşadık ama şimdilik atlattık şükür. oğlum iki yaşını geçti ve düzenli olarak doktor kontrolündeyiz.
  • o (-) bir yaprak için herseyimi verirdim dedirten, evladimin sahip olduğu kapakcik anomalisidir. bir anneyi yüreği ağzında yasatir.
  • biküspit aort kapak erişkin yaştaki popülasyonun yaklaşık % 0.5–2’sinde görülen doğmasal bir kalp hastalığıdır. ilk kez leonardo da vinci tarafından tarif edilmiştir.
    biküspit aort kapak, gerçek biküspit kapaktan 3 aort kapak küspisinin herhangi bir ikisinin füzyonudur. yani 3 yaprakçıktan ikisinin birleşik olup tek yaprakçık halinde gibi görünmesidir.
    tamamen asemptomatik bir gidiş gösterebileceği gibi izole aort kapak yetersizliği veya izole aort darlığı veya aorta dilatasyonu veya bunların birlikte görüldüğü bir tablo ile karşımıza çıkabilir. diltasyonu, aort kökü ve çıkan aortayı birlikte tutabileceği gibi sadece çıkan aortayı da tutabilir. (bkz: aorta ascendes)
    nadiren de olsa arkus aorta ve inen aorta da tutulabilir. (bkz: aorta descendes)
    biküspit aort kapak sıklıkla ortak embriyojenik gelişimi olan aort koarktasyonu veya interrupted aorta gibi sol taraf lezyonları ile beraber görülür. bazı olgulara koroner arter anomalileri eşlik edebilir.

    ayrıca bu hastalığa sahip erkekler, türk silahlı kuvvetleri sağlık yönetmeliği madde 42/d/10'a göre askerliğe elverişli değildir.

    edit: bakınız eklendi.
  • bende varmış. doktora yılda bir kontrole gidiyorum. 30-50 yaş arası sıkıntılı durumlara yol açıyormuş.
  • genel nüfusun %1'inde, genetikte olması durumunda %10'unda rastlanan hede. bu rahatsızlığa sahip insanların %40'ı hiç haberleri bile olmadan tüm ömürlerini geçiriyorlarmış. şikayet oluşturduğu durumlarda genelde nefes yetmezliği, erken yorulma gibi semptomlar oluyormuş. bazen de, bende de olduğu gibi tesadüfen muayenede fark ediliyor.

    bende 23 yaşımda fark edildi, 16 sene boyunca (6 ayda bir doktor kontrolüyle) kapakçık kalınlığı, kanı geri sızdırma oranı ve kalpte büyüme olup olmadığı takip edildi. bu süre boyunca ameliyatı olabildiğince geciktirmek için farklı ilaçlar kullandım (burdaki amaç hem gelişen teknolojiden faydalanabilmek, hem olabildiğince doğal kapakçıkla devam edebilmek). 39 yaşımdaki muayenede artık geri sızıntının kalp büyümesine yol açmaya başladığı, kapakçığın iyice deforme olduğu, ve dolayısıyla ameliyat vaktinin geldiği ortaya çıktı. yaş olarak da çok geçsin istemiyor doktorlar ameliyat sonrası kalbin hemen toparlanabilmesi için.

    burdan sonrası ameliyat sürecini merak edenlere: öncelikle metalik kapakçık mı biyolojik kapakçık mı tercih ettiğinize karar vermeniz gerekiyor. metalik kapakçık daha sağlam ve ömür boyu kullanılıyor. fakat pıhtı olmaması için ömür boyu kan sulandırıcı kullanmak gerekiyor. bu da olası bir darbe veya keside kanamanın zor durması anlamına geliyor. ayrıca beslenmeye dikkat etmek gerekiyor (k vitamini kan sulanmasını engelliyor). biyolojik kapakçık kadavra, sığır veya domuzdan yapılıyor. genelde 10-15 sene içinde tekrar değişmesi gerek ve metalik kadar iyi işlemiyor anladığım. eğer şehirden uzak aylarca kamp yapan, sürekli yelkenliyle açılan etc biri değilseniz (kanamalarda ani müdahale gerekebildiğinden) işin doğrusu metalik kapakçık.

    önceki ameliyatlarımdan farklı olarak, ameliyattan bir gün önce öğlen hastaneye giriş yapmam istendi (ameliyat sırasında oluşabilecek kan ihtiyacı için hastanenin önceki gün kızılay'a başvuru yapması gerekiyormuş, bunun için de hastaneye giriş kaydı gerekiyormuş). ayrıca anestezi doktoru, cerrah ekip, hemşireler etc gelip sohbet edip bilgiler aldı. bir de ilaçlı bir sabunla yıkadılar tüm vücudumu.

    ertesi sabah 06:30 gibi ameliyat kıyafetini getirdiler ve hazırlıklar başladı. 7:15 gibi ameliyathaneye götürüldüm ve yoğun bakımda uyandığımda 12:15 civarıydı sanırım. ameliyat 2.5 saat sürmüş (uyutulduktan sonra hazırlık ve sonrasında ayılma süresiyle daha uzun oluyor tabi). minimal kesiyle sağ göğsümden 5-6 cm kesilip girilmiş. kalp durdurulup, akciğer söndürülüp yapılıyor ameliyat. ameliyat gecesi yoğun bakımda kalıyorsunuz. ertesi gün odaya geçip, 3-4 gün içinde taburcu oluyorsunuz.

    yoğun bakımda uyandığımda her yerime bir şey takılıydı. entübe olduğumdan ağzımda bir boru, ayağa kalkamayacağımdan şeyimde sonda, sağ tarafta akciğerin altında ameliyattan kalan kanamalar çıksın diye dren, boynumun solunda dikişle tutturulmuş büyük bir damar yolu, sol el bileğimde atar damara takılı başka büyük bir damar yolu, sol el işaret parmağımda nabız takibi için sarılı bir kablo, önceki gün açılan sol kolumdaki damar yolu vardı. aynı zamanda ameliyat sırasında ilaç vermek için kesilen kasığım ve göğsümdeki ameliyat kesisiyle enteresan bir haldeydim. daha tam ayılmadan 1 saat içinde extube oldum. kendime gelmeye başladığımda ağrılarımı hissetmeye başladım ve çok susuyordum. ağrı kesiciler ve saatte bir bardak suyla idare ettik. dren akciğerlere dokunduğundan, ameliyat kesisi göğüsten sırta vurduğundan ve benim zaten normalde sırtım ağrıdığından en çok ağrı sırtımda oldu.

    ertesi sabah odaya geçtim ve ilk yürüyüşler yapıldı. tek ağrı yürürken veya doğrulurken dren oynayınca oluyordu. ameliyattan 72 saat sonra dren çıktığında artık çok daha iyi hissediyordum. 1 gün sonra (4. günde de) taburcu oldum. 4 gün de evde dinlenip, 8. günde işe döndüm (ofiste kendi odam olduğundan enfeksiyon riski görece düşük). akciğer egzersizleri, beslenme, yürüyüş ve uyku hızlı iyileşme için çok kritik. şu an 15. gündeyim ve yarın drenden kalan dikişler alınacak. çok hafif ameliyat bölgesinde sızı dışında bir şikayetim yok.

    ekstra bilgiler: ameliyat sonrası ilk 10 gün ter içinde uyandım geceleri (oluyormuş bu). metalik kapakçık takıldığı için sessiz ortamda dışarıdan bile duyulan bir ses geliyor her nabız atışında. ilk 2 gece ben nasıl bu seste uyuyacağım diye cidden ağladım ve uyuyamadım zaten (uyku konusunda çok takıntılı biriyim: en ufak ses, ışık, sıcak uyandırır) - 3. gece duymamaya başladım sesi. ses duruyor da alıştım. zamanla kalp yeni kapakçığın etrafını sardıkça ses de azalıyormuş (inş). ameliyatımı prof. cem alhan yaptı, müthiş biri kendisi. ameliyat öncesi yaptığım araştırmalarda global bir isim olduğunu anladım. ameliyat sonrası durumuma baktığımda da, açık kalp ameliyatı sonrası bademcik ameliyatı olmuş gibi hızlı iyileştiğime göre (allahım nazarlardan koru) doğru karar olmuş.
hesabın var mı? giriş yap