• ispanya'da barcelona ve madride kesinlikle tercih edeceğim harika şehir. daha bir sakin, hafta sonları sanki şehirde herkes akrabaymış gibi kenetlenip barlarda kafelerde sohbetler edişleri, bilbao maçlarında tek yürek olmaları gibi bize çok uzak olmayan görenekleri var. guggenheim müzesi ve özellikle müzenin mimarisi inanılmaz. müzeye yakın tarihi bir kilise var, oranın tam karşısında kebap döner felan satan bir arabın dükkanı var. ufacık tefecik taksim büfeleri tarzı bir yer ama buradaki lezzet en pahalı gösterişli steakhouse larda yok. giden olursa aklında bulunsun, eski kilisenin karşısında. rahat rahat, doya doya ve çok ucuza yersiniz. nervion nehri şehri başından sonuna süslüyor zaten ve çevresi gerçekten çok dinlendirici. şansınız var ve yağmur yağıyorsa ve üzerinde kapşonlu bir yağmurluğunuz varsa, nehir boyunca saatlerce yürüyebilirsiniz, düzenlemeler harika. tramvayları bizim eski trenlere benziyor o yüzden çok sevdim. dinlenmek ve kafa dinlemek için gerçekten mükemmel bir nokta. trenle barselona ve madrid'e de kolaylıkla geçebiliyorsunuz
  • dünyadaki en iyi tramvaylara sahip olduğu iddia edilen şehir.
    haber linki
  • ispanya'nın kuzeyinde yer alan bask şehridir. deniz kenarından dar bir vadi içerisinde güney doğuya doğru uzanan şehirdir. bu dar vadi içerisinde hem fabrikalar hem de evler yer alır.
    ülkenin en önemli sanayi şehirlerinden birisi olduğundan dolayı havası çok kirlidir.
    bask bölgesinin en büyük şehri olması dolayısıyla, bask kültürünün en güzel şekilde yaşandığı, sanatın her yönüyle sergilendiği ispanya'ya çok da benzemeyen bir bask şehridir.
    bask demek bilbao demektir.
  • guggenheim müzesi ile, san mames'li futbol kültürü ile eski dar ispanyol sokakları ile tam bir ispanya şehridir.

    bask bölgesinin nüfus olarak en büyük şehridir.
    ayrıca eğlenmek isterseniz her ağustos ayının son haftası bilbao sokaklarını ziyaret edebilirsiniz. ön yargılarla gittiğim bu şehri ve insanlarını çok sevmiştim, özellikle futbola -athletic bilbao'ya- olan bağları imrenilecek düzeyde.
  • (bkz: xukela)
  • ispanya’njn kuzeyinde biskay korfezine acilan buyuk bir liman kentidir.
  • harika dogası, huzuru, sevimli ispanyol ve cool kuzeyli ruh hali, havası, guzelligiyle berlinden sonra en cok yasamak isteyecegim sehir simdilik.
    sehrin etrafı yemyesil ormanlı daglarla kaplı. oyle guzel ki, meydanda yururken uzak dagda otlanan koyunları goruyorsun boyle krem rengi puantiyeler gibi. sokakları gepgenis, cafeleri ve restoranları sahane. yemek delisi bir insan olmamama ragmen delirdim burada diyebilirim. vedat milorun bile bask mutfagı zaafı varmıs, gelmeden ogrendim. ispanyanın geri kalanındaki tapasların ismi burada pinchos. oyle lezzetliler ve oyle minicik ekmeklerin ustune ne dunyalar sıgdırmıslar ki hangi birini yiyecegini sasırıyor insan. bunların yanına bir de bu baskların ozel sarabı txacoliden soylemek adetmis, ki ben bunun tadına da bayıldım. bir tur beyaz sarap ve lıkır lıkır iciliyor.
    sehir parkı kocaman ve sehir gibi burası da her yastan insana sahiden ozgur alan sunuyor. yaslısı, genci, ergeni, bebekli ailesi, herkese herkese rahat bence. hafta ici gece hayat 12 civarı bitiyor yalnız. sokaklar bombos. ispanyol tipi eglence buraya gelmemis yani.
    insanlar ekstra yardımsever ayrıca. 2 kez etrafıma az bakınıp bir yer arıyormus gibi gorundugumun 25. saniyesinde biri gelip yardım teklif etti. oyle de tatlılar ki. zerre ingilizce bilmedikleri halde yardım etmeye calısıyorlar. bilbao ingilizce konusunda iyice sıkkıntılı bir sehir ama, ispanyolca bilen biri yoksa yanınızda sahiden kolay gelsin *.
  • metroda sörf tahtası ile plaja giden insanların olduğu şehir. yağmuru eksik olmayan, doğası güzel bask şehri. giderseniz pintxos yemeyi ve casco viejo sokaklarinda dolaşmayı ihmal etmeyin. guggenheim'i, arkeoloji muzesini (neanderthal kalıntıları sergileniyor), bask müzesini, yakınlardaki bosque de oma'yı ve san juan de gaztelugatxe'yi görün.
  • yeni ziyaret ettiğim, ispanyanın bask bölgesinde bulunan şehirdir. öncelikle bu şehrin trafiği size türkiye deki trafiği hatırlatabilir zira sürücü ve yayalar çoğu zaman kendini yola atabiliyor aniden. şehre vardığım ilk gün çok yoğun bir kalabalık vardı ve bahsettiğim bu trafik durumunu ilk elden tecrübe ettim. bask bölgesinde çok güzel bir mutfak olduğunu söylemeliyim, damak tadınıza hitap edebilecek bir çok lezzet var. burada yiyebileceğiniz en ünlü şey "pincho" denen ufak ekmekler ve benzeri şeylerde yapılan atıştırmalık yemekler. bizim kültürümüzün aksine bu bölgede yemek yiyip bir şeyler içmek ayakta yapılıyor çoğu zaman. restoranların dışında ellerinde kadehleriyle ayakta durup saatlerce sohbet eden insanlar görebilirsiniz, bu sizi şaşırtmasın. ayrıca restoranlarda rezervasyon yaptırmazsanız yer bulmak konusunda büyük zorluk çekmeniz olası, hayatımda ilk defa yemek için 'savaş' verdiğim bir yer oldu. guggenheim müzesini mutlaka gidip görün, girişi biraz pahalı (yetişkinler için 16 euro idi) ancak 3. katında ki van gogh ve picasso tabloları kesinlikle görülmeye değer.
  • cidden harika bir şehir barcelona'dan daha güzel burada ölmek harika olablir ancak yerel halkın çoğu ingilizce bilmiyor ama sadece uno cerveza demeyi öğrenin yeter
hesabın var mı? giriş yap