• bilge kağan'ın ağzından ifade edilen bu eleştirilerde, göktürklerin bağımsızlığını kaybetmesi başta olmak üzere, toplumun yoksullaşmasının ve devletin yıkılmasının ana nedeni; başa geçen kağanların, "bilgisiz, iradesiz, öngörüsüz" olmalarıdır. bu eleştiriler sadece kağanlarla sınırlı kalmamış, kağanların beyleri ve yer yer bu kötü devlet adamlarına uyan, ya da bilgili kağanlarının sözünü dinlemeden, başına buyruk hareket eden, millet (bodun) de eleştirilmiştir.
  • (bkz: 1300 yıl önce sosyal devlet)
    "açları doyurdum, çıplakları giydirdim. yoksul milleti zengin kıldım. az milleti çoğalttım. artık kötülük yok."

    (bkz: ileri görüşlülük)
    "türk halkı! aksisin: acıkırsan doyacağını düşünmezsin, bir doyarsan acıkacağını düşünmezsin. öyle olduğun için besleyip doyurmuş olan hakanlarının sözlerini almadan her yere gittin, oralarda hep mahvoldun tükendin. her ne sözüm varsa ebedi taşa hakkettim. ona bakarak öğrenin."

    başımıza ne geldiyse, büyük sözü dinlememekten geldi zaten. azcık kendi geçmişimiz öğretilseydi, böyle dilenci kılıklı yöneticiler başa gelmezdi.
  • neden “bilge” kağan?
    “bilge” unvanı, mete ve hun devlet düzeninden kalan inançlardan geliyordu: “bilge” kelimesi bilge kağan’ın öz adı değil; yalnızca unvanıydı. eski türk devlet anlayışına göre iyi bir kağanın başlıca iki özelliği olmalıydı. her şeyden önce “bilge” yani bilgili olması gerekti. bilge kağan daha kağan olmadan önce devlet içinde “sol bilge” (idarecilik görevi) mevkiinde bulunuyordu. hakan olunca da, tahtına eski unvanını taşımıştı.

    kaynak: prof. dr. bahaeddin ögel, türk kültürünün gelişme çağları 1, s. 44

    e: kaynak eklendi
  • türklerim, işitin!

    üstten gök çökmedikçe,

    alttan yer delinmedikçe

    ülkenizi, törenizi kim bozabilir sizin?

    koro: göğe erer başımız

    başınla senin!

    bilge kağan: ulusum birleşip yücelsin diye

    gece uyumadım, gündüz oturmadım.

    türklerim bilge kağan der bana.

    ben her şeyi onlar için bildim.

    nöbetteyim!
  • bilge kağan figürü, kendisinden aşağı yukarı bin yıl sonra, başöğretmen mustafa kemal atatürk olmuştur.

    şu ankileri tarihte bir yere sığdıramıyorum.
  • ey türk; sen açken tokluk nedir bilmezsin, tokken açlığı düşünmezsin... böyle olduğun için, seni yüceltmiş olan atanın sözünü tutmadın...
  • " ben kağan olduğumda her yere gitmiş olan millet, yaya olarak, çıplak olarak, öle yite geri geldi! "

    ~ bilge kağan ~

    çinlilerin soğuktan derilerinin çatladığı, çin piyadelerini yarısının donarak öldüğü 720 senesi göktürk - çin savaşı sırasında üstündeki kıyafetler paramparça olduğu hâlde savaşmaya devam ettiği için böyle bir şeyin mümkün olabileceğine inanmayan çinlilerin kendi kaynaklarında karın içerisinden çıkmış ( doğmuş ) bir kurt olarak bahsettikleri büyük, çok büyük türk hükümdâr.

    babası, ikinci göktürk kağanlığı'nı kurarak türkleri yeniden bir araya getiren ilteriş kağan, annesi ilbilge hâtun'dur.

    bilge bir isim değil, bir ünvandır. asıl ismi çin kaynaklarına göre beg-kür'dür. yani " yiğit, savaşçı bey ".
    bilge ise mâlumunuz akıllı, bilgin gibi mânâlara gelir ve en büyük ünvandır töredeki.
    çocuk yaşta babasını kaybeden bilge, devletin başına geçen amcası kapgan kağan'ın himayesi altında büyümüştür.

    15 yaşına geldiğinde ilk savaşı olan bolcu savaşı'na katılır ve göktürkler kendilerinden tam beş kat daha fazla olan 100.000 kişilik düşman askerini mağlup ederler. bölge göktürklerin himayesi altına girince kapgan kağan bilge'yi burada bırakmış ancak onun bir çocuk olduğunu düşünen on-oklar hanedanı lideri sakal, isyana kalkışmış fakat bilge tarafından öldürülmüştür. hem de hakarete uğrayarak!
    bir çuvala koyulup atlara dövdürülerek öldürülür. eski bir türk inancıdır. lanetli kişilerin kanları toprağa değdirilmez.

    716 yılına kadar onlarca savaşa katılan bilge yine onlarca ayaklanmayı bastırmıştır. bu tarihte amcası kapgan kağan, bayırkular tarafından kurulan bir pusuda öldürülünce kurultay devletin başına kapgan kağan'ın oğlu inal'ı geçirir. fakat inal, oldukça başarısız bir yönetim sergileyince devletin de tehlikeye girdiğini gören bilge, kardeşi kül tigin ile birlikte inal'ı tahttan indirir ve idam eder.

    yeni kağan kardeşi kül tigin tarafından " tanrı gibi gökte olmuş türk bilge kağan " ünvanıyla ilan edilir.
    bilge kağan bu tarihten sonra dağılan bütün türkleri bir araya toplamaya başlar.
    amacı tek bir bayrak altında yaşayan türklerin törelerini unutmalarını engellemektir. yerleşik yaşama geçmeyi düşünmüşse de vezir tonyukuk, eğer türkler yerleşik hayata geçerse savaşmayı, at binmeyi unuturlar. üstelik sayıları bizden çok üstün olan çinliler tarafından da asimile ediliriz diyerek onu bu kararından vazgeçirmiştir.

    türkleri yüksek oranda bir araya getirmeyi başaran bilge kağan, 727 yılında yardımcılarından buyruk çor'u diplomasi için çin'e gönderir. buyruk çor, yıllarca burada kalır ve iki devlet arasındaki barış elçiliği görevini üstlenir.
    734 yılında buyruk çor, bilge kağan'ın otağına geri döner ancak hemen bu tarihte bilge kağan hastalanıp yatağa düşer.
    kendisini buyruk çor'un zehirlediğini anlayan bilge kağan, emir vererek onu ve onunla kan bağı bulunan herkesi idam ettirir. 25 kasım 734'te kendisi de vefat eder.

    cenazesinde bütün türk topluluklarının temsilcileri bulunmuştur.

    " bunca millet saçını kulağını kesti. iyi binek atını, kara samurunu, mavi sincabını sayısız getirip bıraktı! "

    definin ardından bilge kağan'ın oğlu tengri kağan tarafından dikilen bilge kağan yazıtı bugün orhun yazıtları dediğimiz yazıtlardan biridir ve türk dilinin en eski yazılı kaynaklarındandır.
    burada da tıpkı kül tigin yazıtı'nda olduğu gibi bilge kağan'ın sözleri yazılıdır.

    bilge kağan'ın her yere asılası sözlerinden bazıları:

    böylesine kenetlendikten sonra kim türk'le başa çıkabilir.

    türk oğuz beyleri, budunum, işitin! üstte mavi gök basmadıkça, altta yağız yer çökmedikçe, türk milleti, ilini, töreni, kim bozabilir

    tanrı türk kavmi yaşasın diye beni tahta oturttu. içte aşsız, dışta giyeceksiz bir kavme kağan oldum. babamızın, amcamızın kazanmış olduğu milletin adı sanı yok olmasın diye türk milleti için gece uyuyamadım, gündüz oturmadım. küçük kardeşim kül tigin ile, iki şad ile öle yite kazandım.

    altın, gümüş, pirinç, ipek, bunca şeyleri ölçüsüz veren çin milletinin sözü tatlı, kumaşı yumuşak, yani armağanı çekicidir. çinliler bu tatlı dil ve çekici armağanlarla uzaktaki milletleri kandırarak kendilerine çekerler. yakına çekip kondurduktan sonra da fitne bilgisini yayarlar. uzaktaki kavimler çinlilerin ne fesatçı olduklarını ancak o zaman anlar.

    sözümde yalan, yanlış var mı? türk beğler! millet! işitin! türk milletinin derlenip il tuttuğunu, yanıldığı zaman öldüğünü, buraya vurdum. ne sözüm var ise, bu ebedî taşa vurdum. onları görerek, okuyarak bilin! türk milleti! beğleri! tahtına bağlı, kağanına itaat eden beğler olarak mı yanılacaksınız!
  • orhun yazıtlarında geçen bir bölümün, kehf suresine benzerliği öne sürülerek zülkarneyn olarak anılması akla yatkın değildir.

    çünkü, kuran 610- 632 yılları arasında inerken, bilge kağan ise 683-734 yılları arasında yaşar. bilge kağan kuranın bu ayetlerinden orta asya erenleri kanalıyla haber almış olabilir ya da başka bir biçimde...

    ama durum böyle mantık dışıyken milliyeyçi kaynaklardan zulkarneyn olarak sunulmaktadır. ve bu dayanak ile türklerin seçilmiş bir ırk olduğu yorumları yapılmaktadır.

    bu tartışmada tarihsel olarak sapma olduğu için bilge kağan=oğuz kağan=zulkarneyn eşitliği ile bilge kağan'ın 3bin yıl önce yaşayan oğuz kağan olduğu iddai etmekteler.

    böylelikle orhun yazıtı ve ayet arasındaki benzerlik bir alıntı olmaktan çıkıp, oğuz kağanın yani bilge kağanın yaşadığı bir olay haline getirilir.

    bu durumun kim ve kimler tarafından neden çarpıtıldığını anlamak ve anlatmak gerekir.
  • bugün ölüm yıldönümü olan büyük türk kağanı. bir iddiaya göre eşi, bazı kaynaklara göre de bakanı tarafından zehirlenmiştir.
  • m.s 710

    göktürk budunun doğusunda isyanlar başlamış,
    isyancılar yakın çevresindeki kavimleri de kışkırtarak
    güçlü bir ordu kurmuştu.

    isyancılar, bilge kağan'a bir elçi yolladılar.
    elçi , bilge kağan'a bunları iletti;

    "güçlü bir ordu kurduk. bizim bulunduğumuz toprakları
    bize iade ederseniz üstünüze yürümekten vazgeçeriz"

    herhangi bir milletin hükümdarına yazılmış mektup
    değildi bu..
    türk'ün başbuğu'na, göktürk kağanı'na, yazılmıştı!

    göktürk başbuğunun düşmandan korkup da
    toprak verildiği ne görülmüş, ne de duyulmuş bir
    şeydi.
    toprak anadır, atadır, namustur, töredir.
    türk toprak vermez, alırdı!

    mektup cevapsiz kalmadı,
    yazdırdı bilge kağan bir satırlık mektup:
    şöyle dedi;

    "bir bak tarihe türk'e baş kaldıranların sonu ne olmuş! "

    (kuzey hanedanlar tarihi, cilt 99, burhan
    öğuz, türkiye halkının kültür kökenleri 1976)
hesabın var mı? giriş yap