• şimdi nerede o eski programcılar edebiyatı yapmak gibi olacak ama, yeni nesli pek bir tuhafmış bunların.

    ne bileyim eskiden bilgisayarla ilgilenen adamlar bilimle, sinemayla falan da ilgilenirlerdi. hadi klingoncayı geçtim, onu ben de bilmiyorum ama bu kadar da olmaz ki:

    bizim şirkette "hani var ya uzaylı filmde* robotik bi adam* ona benzemişsin." diyen bir tanesine denk geldim.

    o an çarpılacak, elleri ters dönecek zannettim, gözlerimi kapattım. sonra baktım bişey olmamış aynen duruyor.
  • genellikle kendi yazdığı programı test edemeyen bireydir, bu kişiler programın hata vermesine neden olacak davranış biçimini sergileyemedikleri için programın dört dörtlük çalışıtığını düşünerek hareket ederler bu nedenle her programıcının bir tester ekibine ihtiyacı vardır. ayrıca toplum içinde mesleği sorulduğunda yakınları şahsın mesleğini tanımlarken genellikle bilgisayarcı sıfatını kullanır bu nedenle hemen her defasında bu bilgilendirmeyi düzeltme gereği duyulur.

    (bkz: kendimden biliyorum)
  • şu gif ile özeti geçilmiş güzide meslek.
  • "programmers never die.
    they just go offline."

    --- spoiler ---
    programcilar asla olmez, sadece cevrimdisi olurlar.
    --- spoiler ---

    seklinde tanimlanan insanlarmis.*
  • bir bilgisayar programcısı için hayat zehir tadında geçer.

    bilmemne meslek yüksekokulundan mezun olursun. bir yazılım firmasında işe başlarsın. yazdığın yazılımı müşterilere tanıtır ve satarsın. buraya kadar herşey güzeldir. ancak satışı yaptıktan sonra müşterinin ek istekleri başlar. yok bunu böyle yapamazmıyız, bunu bu şekilde yapsak daha kolay olmaz mı vs. sorulardan kastediyorum. ve de bir paket programın satışını yapmışsanız ne kadar değişiklik yapmamız mümkün değil derseniz o kadar inatla ısrar ederler. o yüzden müşteriye bi ara yaparız deyip yalan söylemektir bilgisayar programcısı olmak. tabiki müşterinin istekleri dışında kullanırken yaptığı hatalar vardır. mesela wi-fi ile senkronize olan cihazlar arasındaki bağlantı modem yüzünden bile kopsa sorun sizin programınızdadır. sorunun sebebini bulup bilgi verdiğinizde hiçbişey olmamış gibi davranmaya devam etmezler mi o zaman çıldırma konumuna gelirsiniz. yeri gelir sabahlara kadar müşterinin bilgisayarında yaptıkları hataları düzeltmekle uğraşabilirsiniz. hem işleri aceledir hem sadece tek müşterinizmiş gibi davranırlar.

    tabiki bilgisayar programcısı olmak sadece işyeri ile kalmaz hiçbir zaman. elbet ki arkadaşlarınız da vardır. (asosyal insanlar da olsalar elbet birkaç arkadaşı oluyor insanın) bunca işinizin arasında size gelip bana hede hödö yapan program/web sitesi lazım derler. kibarca reddetmeyi deneyebilirsiniz ama alacağınız cevap karşısında ne kadar direnebilirsiniz size kalmış. hemen cevaplar hazırdır çünkü.

    "vaaayy kırk yılın başı bişey istedik sen de salla bakalım bizi üçkağıtçı" lafını yapıştırdıklarında gel hadi ne istiyorsun (allahın cezası (burası içten geçer tabi)) diye masaya oturulur.

    nereden mi biliyorum ? mevzunun canlı şahidiyim çünkü..
  • nerde o eski programcılar dedirten, fatware pazarlama yöntemleri yüzünden gittikçe vasıfsızlaşmaya başlamış insanlar.yoksa bunların müsebbibi software engineerlar mı?bilemem ben bunların hepsine programcı derim.
  • bilgisayar ile hiç bir alakası olmayan bazı insanların, bilgisayarda çalışan her programı kullanabilme yetisine sahip olan kişiler var olduğuna inanıp o kişiler hakkında kullandıkları sıfat*.
  • for döngüsü bile yazacakken sistem kaynaklarını düşünmesi gereken insan evladı....

    ben programcıyım deyip datatype'lardan, cpu veya ram kullanımından haberdar olmayan mallar var... hiç kasmasınlar...

    mezuniyet önemli değildir...

    bilgisayar mühendisi ve bir ara programcılık yapmış biri olarak konuşuyorum...
  • c++,c#,linux,pyhton,görsel programlama,donanım,ağ temelleri,micro assembler gibi dersleri vermek için afedersin kıçını yırt. yüz yirmi beş sayfalık proje yap,yaklaşık bin beş yüz kişi önünde sun. girdiğin her işte;teknik,donanım,yazılım,grafik,web,sosyal medya gibi her haltı üç kuruş maaşa yap. sonra biri çıksın on iki bin lirayı bir kursa verip bir sene eğitim alsın,yazılım mühendisiyim diye ortalıkta gezinsin,çok iyi bir şirkete girsin senden iki kat maaşa mis gibi yattığı yerden çalışsın.bir de seni ezmeye kalksın.kimse alınmasın ama çok zoruma gidiyor yahu. belki senelerce biriktirdi o parayı bu kurs için belki de babasından bir kalem de aldı bilemem. hepsini de aynı kefeye koyamam ama neden onunla ben aynı sınıf içerisinde yer alıyoruz ki? bu ülke de hangi okulu bitirdin,diploma notun kaç,derecen kaç gibi sorular bizim gibi mesleklerde maalesef yok. ne biliyosun sen? bunu bunu bunu yapabiliyon mu? bu programı yazabiliyon mu,çıkarabiliyon mu? tamamdır yarın gel başla. sap ag ile anlaşıp almanya'ya gidesim var çok net!
  • tanrinin varligini aciklayan bir oyun teorisiyle karsilastim. paylasmak isterim:

    gta karakterini dusunun. gta karakteri eger biraz dusunme yetenegine sahip olsaydi, asla vice city'de, oyun programcisini bulamayacaktı. zira oyun programcısı o grafik boyutunun içinde değildir.

    fakat oyun programcısı, vice city'den çok daha güzel grafiklere sahip oyunlarin kodlamalarini yapabilir (cennet gibi)

    oyunun içinde oyuncunun geçmesi gereken bölüm ve aşamalar bütünü vardır ve kişi bunları başarıyla tamamlarsa oyunu bitirmiş olacaktır.

    oyunun nasıl oynanacağı da, elinize verilmis oyunun kitapçığında anlatılmış ve buna dair birçok yayınlara ulasabilirsiniz.

    sense akilli ve reşit bir birey olarak asla gta gibi oyunun kodlamasinin rastlantı sonucu olduğuna inanmazsin.

    evet, sen okuyucuya soruyorum, insani yönünü yoklayarak cevap ver: bu gördüğümüz şeylerin hepsi bir tesadüf olabilir mi?

    yoksa bir oyunda mıyız?

    "bu dünya ancak oyun ve oyalanma yeridir. ahiret ise daha kalici ve daha hayırlıdır. keşke bilmiş olsalardı." ankebut 64

    not: islam eleştirilerine cevapların hemen hemen hepsi profilimde verildi. ne dersin, kitapçığın sağlamasını almak için birkaç yayın okumakta ne zarar vardır?
hesabın var mı? giriş yap