• aşkın özü merak etmek olduğu için, iyi ve araştırmacının işine yarayan aşk türü. ancak bilime gönül vermiş insanları iki liralık araştırma görevlisi maaşı, sadece ikişer üçer senelik kariyer planları ve berbat lojman koşullarına ikna etmek için kullanılması ("sevmesen yapmazdın, o kadar merak ediyorsun ki para vermeseler de yaparsın zaten, ulvi bir şey bu") her türlü etiğe aykırıdır.
  • öğrencilik bittikten sonra yavaş yavaş uzaklaşarak gözden kaybolandır.
  • benim için yaklaşık olarak 2014 yılında başlayan ve hâlâ devam eden hissiyattır.

    bilinmeyene doğru açılan kapı her zaman heyecan veriyor bana. tarif edilemez bir duygu. sürekli yeni şeyler öğrenme isteğiniz oluyor ve bir de önünüzde cevaplanmayı bekleyen koskoca evren olduğunu hatırlayınca mutlu oluyorsunuz. gece gökyüzünde yıldızlara bakarken içinizi bir huzur kaplıyor. keşke o yıldızın yakınlarında olabilsem diye düşünürken, aslında o yıldızın geçmişini gördüğünüzü hatırladığınızda yaşadığınız o mutluluk...

    sadece uzay da değil, bilimin hangi dalına merakınız varsa da bu duygular yeşeriyor. mesela benim merakım olan biyoloji. evrimsel biyoloji. canlılara baktığımda her bir özelliğinin(deri rengi, saç tipi, gözü, burnu vs.) aslında milyonlarca yıllık evrimin ürünü olduğunu, her birinin, canlıların iki amacı olan hayatta kalmak ve üremek için o şekilde evrildiğini düşündüğümde yaşadığım o keyif verici şeyin tarifi yok.

    tabii bazı insanlar bu tür şeylerden haz almıyorlar. hatta bazıları daha da ileri gidip, bilim hiçbir şey bilemiyor sürekli çürütüyorlar teorileri hangisinin doğru olduğunu bilemezsin diyorlar. onlara richard feynman'ın bir sözüyle cevap vermek istiyorum; "sorgulanamayan cevaplardansa, cevaplanamayan soruları tercih ederim."
  • üzmeyen tek aşk cebimde 10gb textbook makale ile geziyorum acayip iyi hissetiriyo bilginin avucumun içinde olması
  • pek çok entelektüel aşk gibi varoluştan doğar ve bence en güzelidir.

    bilim, doğayı algıladığımızı sanmamızdan sonra onu anlamaya çalışmamız için muazzam ama muazzam açık ara en gerçekçi metodolojik bilgi birikimidir ancak tabii ki bu da çok yetersiz, eksik, spesifik, antroposantrik ve sınırlıdır. yani biz öyle sanıyoruz… umarım sanabiliyoruzdur. *

    bir bilince sahip olduğunu fark ettiğinde, yani bilinçli bir canlı olduğunu algıladığında içinde doğduğun kültürü ve tabii ki doğayı anlamaya çalışırsın. bu yüzden bilim tarihi çok önemlidir. bigbang, fizik, jeoloji, kimya, biyokimya, abiyogenez, koaservatlar, evrimsel biyoloji, evrimsel psikoloji ve ses tellerinin evrimi sonucunda oluşan kültürel evrim, felsefe ile formal evrim ve teknik ile teknolojik evrim… şu an ulaştığımız son nokta ise yazılım sanırım pek bilgim yok.

    işte bu varoluştan doğan merak etme arzusunu bastırmak için öğrenirsin, sorgularsın ve yaratırsın…

    kimileri bunu dogmatizm ile yaparken, kimileri ise bunu bilime ve yeniliğe bırakır. siz deneyselliğe ve şüpheciliğe (bilime) aşık olanlardan olun!

    (bkz: rasyonelizm)
    (bkz: natüralizm)

    bu bilim aşkına anlamlar yüklediğim için mi bilmiyorum ama öğrenmek, sorgulamak ve fikirleri geliştirmeye/yaratmaya çalışmak gerçekten biyolojik ihtiyaçlardan sonra en zevkli şey olabilir gerçekten tadına varanlar için.

    bu aşkı körüklemenin yolu kişinin tarzına göre değişse de en güzel yolu en geneli görmeye çalışarak spesifik bir konuda muazzam derinleşmeye çalışarak bilgilenmektir!

    beynimiz inanmak ve kendisini kandırmak istiyor çünkü böyle hayatta kalabildi. siz öğrenmek isteyerek prefrontal kotreksiniz ağırlıkta olmak üzere bütün beyin bölümlerinizi çalıştıracaksınız.

    belki gerçeğe (?) hiçbir zaman ulaşamayacağız ancak bu yol, ilkel sosyaliteye nazaran en akılcı yoldur.
  • "bilgin, yani hocası, deney defterinin bir köşesine, bir iki not daha düşüyordu, çekinerek, ne olur ne olmaz diye, yakında sunacağı tavşan boku gibi bir bilimsel tebliğde kullanmak amacıyla, ıvır zıvır ama hocanın enstitü'deki varlığını ve bunun içerdiği cüzi avantalara sahip olmasına gerekçe teşkil edecek nitelikte bu tebliğ, çok da vakit geçirmeden, kesinlikle yansız ve bilim aşkıyla dolu herhangi bir akademi'nin karşısına çıkıp er geç kanıtlanması vereken bir angaryaydı." louis-ferdinand celine - voyage au bout de la nuit
hesabın var mı? giriş yap