• dünya ve insanlık medeniyetinin geleceğini veya paralel bir geleceği anlatan bilim kurgu filmlerinde, teknolojinin ilerlemesine rağmen hayatın bugünkü kültürle, yaşayışla aynı kalmasından kaynaklanan hatalardır. 1960lardaki star trek'te de var bu inanış, günümüzdeki filmlerde de.

    nedir mesela?

    * giyim kuşam

    özellikle filmdeki elit kesimlerde kıyafetler şimdi kıyafetlerle aynı ama daha cafcaflı, daha pürüzsüz, parlak, dar vs. olarak tasvir ediliyor. fakir ve alt kesimlerdeyse daha kapalı, başlıklı, paçavra tipi. ama inanılmaz bir mantık hatası da var. bundan 100 sene önce örneğin kadınlar baştan aşağı kapalı kıyafetler giyerken, şuanda sahilde tanga bikini altıyla üstsüz güneşleniyorlar. şehirdeyse dekolte, mini etek gibi şeyler sıradanlaştı. 100 yılda bu kadar değişim olmuşken, bundan 1000 yıl sonrasını konu alan filmde kalkıp da hala bütün insanların bu kadar kapalı kıyafetler giymesi hiç de gerçekçi değildir.

    * kadın-erkek ilişkileri ve aile

    geçmişe nazaran hızla değişen bir zamanda yaşıyoruz. evlenme yaşı hızla yükseliyor, boşanmalarda patlama yaşanıyor, ilk ilişki yaşı hızla düşüyor, tek gecelik ilişki ve arkadaşlarla seks gibi şeyler normalleşiyor. bunların hepsi de iletişimin kolaylaşmasıyla birlikte ortaya çıktı. televizyon, telefon, cep telefonu, internet, facebook gibi şeylerin katkısı büyük. peki düşünsenize, içinde medeniyet barındıran binlerce gezegenin, uzay gemilerinin, ışınlanmanın, kafaya çip takmanın falan olduğu bir dünyayı. nişan, düğün, tek eşlilik gibi şeyler norm olarak kalır mı?

    yine klonlanmanın, hızlı büyütmenin, genetikle oynamanın, laboratuarda çocuk üretimin vs. olduğu bir yerde hangi kadın risk ve zahmetine katlanıp 9 ay hamile kalmayı ve doğum yapmayı tercih edecek? verir bir laboratuara özellik listesini, ertesi gün gider alır bebeğini. dna'sını bile vermez. şuanda bile taşıyıcı annelik var. soy, kan gibi şeylerin günümüzde bile geçerliliği azalmaya başlamışken 1000 yıl sonra hala bunun olması beklemek ne kadar gerçekçi?

    * yeme-içme

    en komik hatalardan birisi sanırım. yine geçmişi referans alalım. insanlar tarlada buğday yetiştirir, değirmende öğütür, mayayla hamurlaştırır, fırında pişirdiği ekmeğiyle, yıllarca besleyip otlattığı koyununu keser yerdi. şimdiyse mobil uygulamadan ya da otomattan siparişini verip işini bitiriyorsun. bundan 1000 yıl sonrasını düşünsene. ne restoranı, öğle yemeği, tabağı, domatesi a.k.... özel bir gün ya da mekan değilse iki tane hap yutarsın veya mideye yarı canlı mekanizma taktırırsın olay biter. ayrıca gelecekteki şişmanlar ne oğlum? lazerle gezegenler yok ediliyor, 10 kiloluk yağ mı yakılamayacak? hele bir de 'body positivity' diye bir şey çıkardılar. obezite tedavi gerektiren sağlığa zararlı bir şey. bir tuşla fit ve sağlıklı olabilecekleri teknoloji olsa kim bunu kullanmaz?

    * uyku-yorgunluk

    eski çağlarda zamanın şimdiki gibi bir önemi yoktu. şimdiyse dakikalar ve saniyelerle yaşanıyor hayat. gelecekte saniye ve milisaniyelerle yaşanacaktır. günde 7-8 saat alan uyku düzeninin devam edeceğini düşünmek ne alaka? milisaniye diyorum beyler, kalkmış, film kahramanlarını 8 saatlik uykuya yatırıyorsunuz. yorgunluk da aynı keza. halbuki gerçekçi olmak gerekirse 1-2 hap veya deşarj/şarj ünitesi gibi şeylerle 1-2 saniyede olay biter. beyin aktif hafızası resetlenir ve vücut zinde olur.

    * yaşlılar - deforme olmak

    laboratuarda insan üretmenin olacağı gelecekte, yaşlanmak, güçsüzleşmek gibi şeylerin olmasını beklemek komik değildir de nedir? şimdilerde bile kök hücre mök hücre gibi bir şeyler bulundu. hangi akıl alır gelecekte insanların bugünkü gibi yaşlanacağını?

    daha da komik bir örnek vereyim. kellik. şekil olsun diye bilerek kazıtanları demiyorum. ama hala saçı dökülmüş kel karakterler var filmlerde. ışınlanmayı, yani atomları parçalara ayırıp, ışık hızıyla hareket ettirip, tekrar biraraya getirmeyi bulmuşsun. ama kelliğe çare bulamamışsın... ne diyim sana...

    * okul - eğitim

    günümüzde bile online-eğitime yöneliş var. gelecekte hala okul, yüz yüze eğitim gibi şeylerin olacağını düşünmek çok saçma. ayrıca bilim, tarih, coğrafya, edebiyat gibi şeyler öyle bir hal alacak ki şimdiki gibi bir insanın oturup bunlardan birinde genel olarak uzmanlaşması imkansızlaşacak.
    * bonus: emniyeti kemeri takmadığı için sarsıntıda düşüp yaralanan uzay gemisi personeli, yapay zeka ve güdümlü silahlar varken yapılan insanlı manuel it dalaşları vs. daha gider bu...
  • zaman makinesiyle 3000'lere gidip geri gelmiş biri yazmadığı müddetçe, başka bir hayal gücü sunmaktan öteye gidemeyecek "hata" tespitleridir.
    progresif tarih çizgisini de monte ettiğiniz duvardan indirin bence. maazallah ucu sivridir onun.
  • bu hataları görebilmek için geleceğe gitmeye gerek yoktur. geçmişle bugünün kıyaslanmasıyla bile aradaki dağlar gibi fark görünür ve bu yeter.

    terra nova'da da bu hatalardan bulup yazmıştım. (bkz: terra nova/#29309794) 8. madde.

    "...
    8) geçmiş dizilerini yapmak kolay da 2011 kafasıyla ve bu hayal gücünle 2149 yılını çekemezsin. ya da çekersen böyle siktiriboktan bir durum olur. günümüzden neredeyse 150 yıl sonrasında yaşıyor insanlar. bu zamandan hiç farkları yok. şimdi 150 yıl önceki insanları düşünelim. yani 1850'ler. anlayışları farklı, kültürleri farklı, alışkanlıkları farklı, kıyafetleri (ve özellikle buna takıldım ben) % 100 farklı, otomobilleri farklı. fakat 2149 yılındaki insanların elbiselerinin günümüzün moda kıyafetlerinden hiç bir farkı yok. asker kıyafetleri de keza öyle. yani 150 yıl boyunca bu insanlık hiç mi başka tarza geçememiş? hala tişört hala gömlek mi var üzerlerinde? ben en azından kıyafetlerde bir orijinallik beklerdim. çünkü 150 yıl sonraki kültür farkını yapamayaak kadar beceriksiz bu senaristler. 150 yıl sonra aşkın da o kadar kalmayacağını ki hele öyle dumanlı bir dünyada ön görmeleri gerekirdi. ama onsuz yapamazlar. illa o saçma sapan ergen aşkını koyacaklar.

    2149 yılında hala balon lastikli araç kullanacak olmamız da beni çok üzdü. ben daha iyi şeyler beklerdim. senarist keşke 15-20 yıl ileriyi anlatsaymış. 150 yıl ağır gelmiş ona.
    ..."
  • sosyo kültürel değişikliklerin sürekli tek yönde ilerlemeyeceğini varsayabileceğimiz senaryolardır. mesela dünyada çıkabilecek bir büyük savaş veya felaketten sonra toplumlar inanılmaz muhafazakarlaşabilir, yani dekolte filan kalmayabilir. yunan - roma geleneğini takip eden ortaçağ hepimizin hafızasında, değil mi ?
  • bilim kurgu filmleri adından da anlaşılacağı gibi bir kurgudan oluştuğu için, yönetmenin hayal gücüne bağlı olduğu için kesin bir gerçeklik, doğruluk söz konusu değildir. iki ucu açık bir türdür bilim kurgu.
  • bunların yanında teknolojik aletler hakkında da kafama takılan şeyler yok değildir.

    hayır anlamıyorum, teknoloji bilmem kaç yıl ileride, başkasının gözünden anılarını izlemek bok püsür her şey mümkün; ama gelin görün ki silahlar ve uçan araçlar başta olmak üzere bu teknoloji ürünleri çok hantal ve özensiz. bir silah yapmışlar, kucaklayıp taşımaya imkan yok, uçak var tuttuğun yerden dökülecek gibi. ve bir de şırıngalar... lanet şeyler günümüzde kullan at, plastik, boy boy; bilmem kaç yıl gelecekte geçen filmde metal, tabanca büyüklüğünde, iğne deriye girince fışk diye ses eliyor. yahu siz ne içip de çekiyorsunuz bu filmleri?
    yani izlettiriyorlar kendilerini tamam ama benim aklım pek almıyor bu mantıksızlıkları.
  • dünya dışındaki tüm gezegenlerin siyasi birliğini sağlamış olması. öyle ülke mülke yoktur hiçbirinde.
hesabın var mı? giriş yap