• belki okuyanlarınızın bir çoğu tarafından sıradan bir bilgi gibi gelse de ben bunu ilk öğrendiğimde çok şaşırmıştım.

    türk siyasetine damga vuran adnan menderes'in bizzat m. kemal atatürk tarafından milletvekili listesine dahil edilmesi.

    --- spoiler ---
    4 mayıs günü yapılan seçimlerde o gencin adı reisicumhurun keşfi olarak listeye konularak aydın milletvekili seçilmiştir. adnan menderes bu sayede yarım kalan öğrenimini ankara hukuk fakültesi’nde tamamlayıp kendini yetiştirerek cumhuriyetin kervanına katılacaktır.
    --- spoiler ---

    prof. dr. hikmet özdemir’in “savaşta ve barışta kemal atatürk” kitabından;

    adnan menderes’le karşılaşması
    adnan menderes’in genç bir siyasetçiyken, aydın’da atatürkle karşılaşması ve menderes’in o karşılaşmaya dair ifadeleri yer aldı. ilk kez atatürk’le karşılaşan menderes, atatürk’e sigara ikram ettiği sigarayı almadığını fakat memleket meseleleri üzerine sohbetin derinleştiği sırada atatürk’ün bir paket sigarayı bitirdiği anları anlatışına da yer verildi.

    “reisicumhurun aydın’da bölgenin sorunları üzerine kendisine bilgi sunan serbest cumhuriyet partisi’nin eşli il başkanı adnan menderes’i tanıması bugünlerdedir. egeli siyasetçi, reisicumhurla karşılaşmalarını ve sonrasını şu şekilde anlatmıştır:”

    ikram ettiğim sigarayı dahi almak istemediler
    aydın’da birçok ziyaretler yaptıkları halde, halk partisi’ne gelmeyi arzu etmediler. nihayet vasıf çınar’la arkadaşlarının çok ısrarları üzerine ve eminim ki istemeyerek sırf usul ziyaretleriyle geldiler. ama yaptıkları bu ziyaretin uzamamasını, mümkünse beş dakikada bitirilmesini arzu ediyorlardı.

    nitekim teşriflerinden sonra ikram ettiğim sigarayı dahi almak istemediler. kahve emredip emretmediklerini sordum. onu da istemediler.

    fakat bu havada ve kerhen başlayan ziyaret başka türlü yön almış ve reisicumhur, halk partisi’nde tam dört saat kalmıştır. adnan menderes daha ilk dakikalarda memleket meselelerine girerek onun dikkatini çekmiştir. sohbet, ziraat, kooperatifleşme, sanayiin kuruluşu, kredi işleri vesaire gibi güncel konular üzerinedir. hemen yalnız adnan menderes konuşmuştur:

    orada il idare kurulu’ndan yedi üye vardır. fakat iltifat buyurdular. sohbet, hemen tamamen reisicumhurla benim aramda geçti. ilk defa teklif ettiğim sigarayı almayan ve kahve istemeyen büyük gazi’nin memleket meseleleri üzerine sohbet derinleştikçe, kendilerine zaman zaman takdim ettiğim bir paket gazi sigarasını içip bitirmiş olduklarını, ayrıldıklarında fark ettim.

    ayrıca dört fincan kahve.

    şayanı dikkat bir gençtir” (dikkate değer)

    akşam dönüş yolunda reisicumhur, aydın izlenimlerini recep peker’e, ‘bugün konuştuğum genç, elbette burada bizim parti mutemetlerimizle çalışamaz. "şayanı dikkat bir gençtir." diye aktarmıştır.

    4 mayıs günü yapılan seçimlerde o gencin adı reisicumhurun keşfi olarak listeye konularak aydın milletvekili seçilmiştir. adnan menderes bu sayede yarım kalan öğrenimini ankara hukuk fakültesi’nde tamamlayıp kendini yetiştirerek cumhuriyetin kervanına katılacaktır.

    kaynak: https://www.odatv4.com/…-neler-oldu-22061952-163496
  • kennedy suikastı sırasında başkan kennedy'nin dolaylı ölüm sebebinin sırt ağrıları olması.
    başkan kennedy suikastin gerçekleştiği gün sırt ağrıları nedeniyle korse giymişti.suikast anında ise korsenin ve içinde bulunduğu limuzinin çok dar olması sebebiyle eğilemedi ve kurşunlar icin açık hedef haline geldi
  • birinci dünya savaşı'nın sonlarına doğru ortaya çıkan ve 17 ile 50 milyon arasında insanın ölümüne neden olan ispanyol gribi ispanya'da çıkmamıştır.

    insanların morali bozulmasın diye bu ölümcül salgın haberlerine yasak getirilmiştir. ispanya savaşta tarafsız olduğu için bu salgının haberini yapar ve salgın öğrenilir. bu nedenle ispanyol gribi adıyla anılır. salgının ilk görüldüğü yer amerika'dır ve onlardan avrupa'ya sıçramıştır. amerikalılar ise çin'den çıktı bizde mutasyona uğradı diye bir iddia ortaya atmışladır.
  • dede korkut hikayelerinin geçtiği coğrafya: harita

    kaynak: 2011 yılında yazar fatih mehmet durmuş'un "dede korkut hikâyeleri" adlı çocuk kitabında yer alan kendi çizimiymiş.
  • (bkz: kokina)
    hani bir yaşıma daha girdim ve öğrenmenin sonu yok derler ya... işte onlardan.

    bunun sahte olduğunu daha yeni öğrendim ve şok oldum amk. meğer keriz silkelemek için çingeneler tarafından uydurulmuş, mühendislik eylenmiş suni bir çiçekmiş. piiiiiiiii.

    yemin ediyorum ecnebilerin veletlerine noel babanın gerçek olmadığı söylendiğinde yaşadıkları şokun aynısını yaşadım. ağzım açık kaldı. son kalan masumiyetimi de böylece kaybettim.

    (bkz: altı kasımpaşa üstü şişhane)
    meğer altındaki dikenli çalı başka üstündeki kırmızı ponpon toplar başka bir bitkiye aitmiş ve dikiş ipliğiyle birbirlerine tutturularak elde ediliyormuş. piiiiiiiii...

    zerdüşt şöyle buyurmuş:
    (#147041373) hayır o kırmızı tohumlar bizzat o dallara ait. sadece satıldığı şekliyle bulunmuyor doğada. her dalda bir tane kırmızı tohum zor bulunuyor. toplayanlar tohumlu dalları bir araya getirip iplikle bağlıyorlar. yani dallar, yapraklar, tohumlar hepsi gerçek, birbirine ait sadece kırmızı topçuklar iplikle bir araya getiriliyor :)

    aydınlatıcı bilgi için teşekkürler.
  • ikinci dünya savaşı sırasında ingilizlerin nazi istilasından kurtulması için büyücüler de üstüne düşeni yapmıştı.

    3 eylül 1939'da ingiltere ile fransa ortaklaşa almanya'ya savaş ilan etti. bir yıldan kısa sürede fransa işgal edildi ve ingilizler yalnız kaldı. sovyetler ve amerika henüz savaşın dışındaydı.

    kuşatılan ingiliz ordusu sıkıntı içindeydi. dunkirk'ten kovulmuşlardı. muhtemel alman istilasına karşı kıyılar kum torbaları ve dikenli tellerle mevzilere dönüştürülmüştü.

    highcliffe adlı küçük bir kasabada bir grup sihirbaz ülkelerini savunmaya karar vermişti. 1 ağustosta gece yarısından önce wicca adıyla bilinen yeni pagan dininin büyük dini bayramı olan lammas günü arifesinde okültistler, adolf hitler'in zihnine karşı büyülü bir saldırı yapmak amacıyla bir ormanda toplandılar.

    ayinde 17 kişi yerini aldı. bu büyücülere highcliffe sakinleri de katıldı. ortaya bir cadı çemberi çizdiler. çemberin ortasına geleneksel odun ateşini yakmaktan korktular ama. düşman uçakları tarafından tespit edilme korkusuyla çemberin doğusuna yani berlin'in (yani hitler'in) olduğu tarafa gaz lambası koydular. katılımcılar çıplak halde ve halka şeklinde, spiral gibi dönerek dans etmeye başladılar. böylece büyülü çemberin içinde trans haline geçecekler ve bu sayede gizli güçleri kontrol edeceklerdi. dans ederken şarkıları sihirli bir formülle tekrarlıyorlar, hitler'in zihnindeki ingiltere'yi işgal kararını zayıflatmaya yönelik psikolojik baskı yapıyorlardı. denizi geçemezsin hitler!!! diyorlardı. en azından düşünceleri böyleydi.

    büyücülerin nazi işgaline karşı toplanıyor olması ingilizlerin tarihinde ilk değil. daha önce iki defa işgalden kurtuluşa yardımcı olduklarına inanıyorlar. birincisi 1588'de ispanyol donanmasının fırtınayla dağıtılmasında, ve ikincisi 1805'de napolyon'un ingiltere'yi işgalinden vazgeçmesinde.

    tarihe operation cone of power olarak geçen olay için töreni takip eden ve büyücülük konusunda kitaplar yazan gerald gardner "ben hitler'i durdurdular demiyorum. tek söylediğim, onun aklına bir fikri yerleştirmek amacıyla yapılan çok ilginç bir tören olduğudur. tüm saldırı planları hazır olmasına rağmen gerçek şudur ki almanlar manş'ı hiç geçemedi" demiştir.
  • 3. mehmet, bir kısmı kundağında olan 19 kardeşini ve oğlunu boğdurup tahta çıkarken tarihçi bostanzade yahya şunu der:

    "mübarek padişahımız öyle merhametliydi ki, tahta çıkar çıkmaz 19 karındaşını cennet kayığına bindirdi.” (tabut)

    bu yalakalığından hemen sonra kadı yapılmıştır.
  • osmanlı hanedanı bir zamanlar giraylar diye bir başka hanedanla anlaşma yapmış. eğer osmanoğulları sülalesine bir şey olursa devletin başına giraylar hanedanı geçecek ve devamlılığı sağlayacakmış. bu giray hanedanına kırım bölgesi verilmiş, orada osmanlı adına hüküm sürmüşler, bir yandan da yedek hanedan olarak epeyi bir zaman beklemişler.

    hatta 4. murat, kardeşi deli ibrahim'in ülkeyi yönetebileceğine ihtimal vermediği için kardeşine ölüm emri vermiş, başka da çocuğu olmadığı için giraylar'ın çağırılmasını ve ülkeyi devralmalarını istemiş. buna karşılık kösem sultanın desteğiyle bu emir yerine getirilmemiş ve 4. murat sonrası tahta deli ibrahim geçirilmiş. hızlıca evlendirilip bir de çocuk yaptırılmış ve 8 sene sonra öldüğünde de tahta 6 yaşındaki oğlu 4. mehmet geçmiş. sonra da tekrar olay düzene girmiş.

    giraylar da havalarını almışlar.

    ama böyle bir durum varmış gerçekten. bize bunları hiç anlatmadılar okulda. ben de youtube'dan öğrendim.
  • gerçekliği tartışılmakla birlikte ahi evranın nasrettin hoca olduğunu duyunca baya şaşırmıştım
  • taksim cumhuriyet anıtında 2 sovyet generalin de heykelinin olması.

    sovyet devrimi’nin generalleri. mihail vesilyeviç frunze ve kliment vefremoviç voroşilov'un heykelleri de vardır anıtta. frunze, 1921'de meclis kürsüsüne çıkmış, rus halkı adına, sakarya zaferini kutlamıştı. voroşilov ise, "silahsa silah, paraysa para, isteyin verelim" demek için, savaşın en zorlu günlerinde ankara'daydı. bu heykeller atatürk’ün bizzat talimatıyla oraya yerleştirilmiştir. ve bu heykeller kurtuluş savaşı sırasında türkiye'ye yapılan sovyet yardımına duyulan minnettarlığı simgeler.

    bolşeviklerin, milli mücadele yıllarında türk milletinin yanında olması tesadüf değil. çanakkale savaşında ingilizler boğazı geçemeyince haliyle sovyet devriminin de dışında kalmışlardı. çarlık rusya'sına yapacağı silah ve mali yardım devrimi zorlaştırırdı. devrimi engellemezdi ama geciktirirdi.

    bu heykeli yapılan ruslar arasında lev troçki de olabilirdi. kendisi mustafa kemal ile çok daha yakındı. dostlukları kurtuluş savaşına dayanır. o sırada kızıl ordunun başında olan troçki önemli yardımlar yapmıştır.

    troçki, stalin'in tarafından dışarıda bırakılınca hayatta olması kadar nerede ölecek olması da önemli bir adam haline gelmişti. stalin partiyi ele geçirince troçki'yi önce diskalifiye etti sonra alma ata'ya sürgüne gönderdi. sovyet toprakları içinde ölmesi büyük bir sorundu. stalin yurt dışına gönderip iyice pasifize ettikten sonra öldürmek istedi. ama batılılar siyasi mülteci olarak troçki'yi kabul etmediler. batı için en iyisi sovyetlerde ölmesiydi.

    bu karışık durum içinde stalin en son türkiye'den kabul edilmesini istedi. mustafa kemal de şartlarını bildirdi karşı tarafa. eski dostunun menfaatleri çok önemliydi.

    sovyet büyük elçisine yazılı değil, şifahi bildirilen şartlar:

    1. türkiye cumhuriyeti sovyet rusya’nın hapishanesi değildir. troçki topraklarımızda yalnız türk kanunları çerçevesi içinde ve serbest yaşar. bunu bilsinler.

    2. troçki, türkiye sınırları içinde tam bir siyasi mülteci muamelesi görecektir. bunun dışında sovyet hükümetinin herhangi bir özel muamele isteği mevzubahis olamaz.

    3. troçki, türkiye’de bulunduğu süre içinde, başka bir memleketten vize temin ettiği taktirde, derhal o memlekete gitmekte serbest olacaktır.

    4. troçki, türkiye sınırları içinde faaliyet göstermeyecek, neşriyat (yayın) yapmayacaktır. fakat türkiye’de istediğini yazabilir, bu yazılarını türkiye dışına yollayabilir ve oralarda, isterse bunları bastırabilir. onun bu hürriyetini türkiye cumhuriyeti katiyen engellemez.

    5. troçki’yi türkiye’de öldürmek için sovyet idarecileri tarafından herhangi bir teşebbüs yapılmayacağına dair kati teminat verilecektir. ayrıca türkiye güvenliği de gerekli emniyet tedbirlerini alacağı ve toprakları üzerinde yaşayan bir siyasi mülteciye böyle bir müdahaleyi şiddetle boğacağı da peşinen bilinmelidir

    troçki bu şartlar altında istanbul'a geldi. geldiğinde atatürk'e bir mektup yazdı.

    “sayın başkan, istanbul’un kapısında size şunu bildirmekle onur duyuyorum: türkiye sınırlarına kendi dileğimle gelmedim. bu sınırlardan içeri zorla sokuluyorum. rusya’dan çıkarıldıktan sonra, dilini bildiğim ve tanıdığım bir ülkeye gitmeyi yeğlerdim. fakat sürenler, sürülenlerin bu isteklerine çok ender özen gösteriyorlar. ülkemden çıkarılmam sorunun sonu değildir. olaylar kısa ya da uzun sürede gelişecektir. ben marks’ın okulunda tarihe sabırla bakmayı öğrendim. en iyi duygularımı kabul buyurunuz bay başkan. leon troçki."

    mustafa kemal mektuba cevap olarak istanbul valisini troçki'ye gönderdi, konforu ve güvenliği için endişelenmemesi istendi.

    sürekli buradan gitmek istedi ama konuk severlikten bir şikayeti yoktu. sadece dilini bilmediği bir ülkede rahat edemediği için gitmek istedi.

    fransa ve norveç'e gitti ama oralardan sınır dışı edildi, en son meksika'ya gitti ve stalin ajanı tarafından buz baltası ile öldürüldü. katil ajan meksika yasalarının o dönemki en üst sınırı olan 20 yıl ceza yedi, cezası bitince avrupa'ya geçti ve hemen izini kaybettirdi. buz kıracağı yıllar sonra meksika polislerinden birisinin evinde yıllarca saklandıktan sonra ortaya çıktı. şu ara casusluk müzesinin birinde sergileniyor.
hesabın var mı? giriş yap