bindokuzyüzkırkbeş
-
onno tunc'un "bugune kadar yaptigim en iyi beste" dedigi sarki.
-
inanilmaz güzel bir sezen aksu parcasi. introsu, bitişi, sözleri herşeyi ayri bir güzel. insan niye bugun boyle sarkilar cikmiyor diye ic geciriyor dinlerken. onno tunc'tan bosalan yeri serdar ortac mi almaliydi diye kafasini duvarlara vuruyor. sozlerini de yazayim artik tam olsun.
gel asırlardan uzan da tut
ellerimi sımsıcak
yoksa bendeki çocuk da
böyle çaresiz kalacak
öfke ile beslenen çocuklar
yalnızdırlar
ve ümitleri çiçeklerden
acıları tarihlerden
senin gibi, benim gibi
onlar da hep insandılar
ve sevgiye inandılar
ve saygıya inandılar
senin gibi, benim gibi
onlar biraz terkedilmiş
biraz küskün çocuktular
sanki biraz incitilmiş
sanki yetersiz sevilmiş
sanki utandılar kavgadan
ve sustular
öp incilenen gözyaşları
kurusun inançlarında
sene bin dokuz yüz kırk beş
onlar da hep insandılar
ve sevgiye inandılar
ve saygıya inandılar
senin gibi, benim gibi
asırlardan uzan da tut
ellerimi sımsıcak
yoksa bendeki çocuk da
böyle çaresiz kalacak
öfke ile beslenen çocuklar
yalnızdırlar
ve asırlardan uzan da tut
ellerimi sımsıcak
yoksa bendeki çocuk da
böyle çaresiz kalacak
öfke ile beslenen çocuklar
yalnızdırlar -
bir daha gelmeyecek şarkılardan biridir.
-
naim dilmener' in de dediği gibi, insanı insanlığından utandıran şarkılardan biri. ayrıca mor ve ötesi' nin olmasa da olur versiyonunu savunmak veya başka birşey için, şarkının orijinalindeki onno tunç' un yarattığı olağanüstü armonileri görmezden gelmek, üstelik altyapının önemini bize onno tunç' un değil de mor ve ötesi' nin gösterdiğini söylemek, kıraç vs prodigy yazmakla aynı şeydir zannımca.
-
sezen aksunun sen ağlama albümünde yer alan şarkı. sözleri aysel gürele, müziği onno tunça aittir.
"onlar biraz terkedilmiş
biraz küskün çocuktular
sanki biraz incitilmiş
sanki yetersiz sevilmiş
sanki utandılar kavgadan
ve sustular"
kısmı vurucudur. "öfke ile beslenen çocuklar yalnızdırlar" kısmı birçok şeyin özetidir. sanırım hiroşimaya atılan atom bombasında ölen çocuklara yazılmıştı. geçen zaman içinde belli ki büyükler anlamadılar sözleri, ya da şu anda burda, filistin'de, israil'de, dünyanın dört bir yanında birbirini bombalayanlar öfke ile beslenen dünkü çocuklar. bugünün öfke ile beslenen çocukları bakalım neler yapacak ilerde birbirlerine -
"gel, asirlardan uzan da tut ellerimi, simsicak" diye baslar.
(bkz: hirosima)
(bkz: aysel gurel)
(bkz: onno tunc)
(bkz: sezen aksu)
(bkz: onno tunc)
(bkz: aysel gurel)
(bkz: aysel gurel)
(bkz: onno tunc) -
dinlemekten kaçtığım, dinlemeden yapamadığım..
ne vakit denk gelse, geçemediğim.
"denk gelmesini" ince ince
ellerimle
ayarladığım
çünkü onlar da hep insandılar
ve sevgiye inandılar
ve saygıya inandılar
senin gibi, benim gibi..
ben kaybolursam bir gün,
beni tam buramdan, bu şarkıdan tanıyabilirsiniz
ben çirkin olursam şayet bir gün
beni tam buramdan, bu şarkıdan sevebilirsiniz
ben sezen'i tek bir şarkı yüzünden sevecek olsam
o şarkı,
bu şarkıdır
ve elbette onno tunç ile aysel gürel..
nurlar içinde yatın güzel insanlar
öyle bir aşkla varmışsınız ki zirveye
öyle fazla hissetmişsiniz ki içinizde
çok kalmanız mümkün değilmiş zaten buralarda
huzurla uyuyun -
parça o zamanki eurovision kuralları gereği 3 dk'yı geçmeyecek şekilde bestelenmiştir. ama dinlerken sanki 4-5 dakkalık bir şarkı gibi gelir insana. o kadar dolu ve güzel. toprağı bol olsun onno tunç'un kendisinin de inkar etmediği barok müzik aşırtmalarının en güzel vücuda geldiği parçadır. bu stile örnek parçalardan biri de git albümündeki "sonbahar" şarkısıdır.
-
sözlerini aysel gürel'in yazdığı şarkı.
-
benim çocukluğumun izmir'idir bindokuzyüzkırkbeş..
alsancak'ta yürüyoruz. annemin elini tutuyorum. üzerimde, en sevdiğim açık pembe renkli, yakasında beyaz dantelden fırfırları olan robadan elbisem. omzumda, anneme özenip taktığım kırmızı çantam. üstünde kedi resimleri olan. çantamla uyumlu olsun diye giydiğim kırmızı pabuçlarım bir de. aradaki boşluktan beyaz renkli çoraplarım görünüyor..
izmir büyük. izmir güzel..
izmir büyük ama yormuyor beni..
izmir güzel çünkü, hem de çok...
üstünde harika evleri barındıran sokaklardan geçiyoruz. annemin eline yapışmışım iyice. palmiyeler bir o yana bir bu yana savruluyor. hava güneşli, ama hafif bir rüzgar da var. o en sevdiğim hali yani izmir'imin.
güzel günlerden yalnızca biri..
sezen'in bir elimin parmaklarını geçmeyecek azınlıkta şarkısı bu etkiyi uyandırabiliyor bende her nedense. bu nedenle bindokuzyüzkırkbeş, çocukluğumun izmir şarkısıdır benim için..
izmir büyük ama yormuyor beni..
izmir güzel çünkü, hem de çok güzel...
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap