• sozlerini ezberlemesi en kolay placebo sarkisi diyebiliriz:

    harder faster, forever after,
    harder faster, forever after,
    harder faster, forever after,
    forever after.

    none of you can make the grade,
    none of you can make the grade,
    none of you can make the grade,
    none of you can make the grade.

    harder faster, forever after,
    harder faster, forever after,
    harder faster, forever after,
    forever after.

    none of you can make the grade,
    none of you can make the grade,
    none of you can make the grade,
    none of you can make the grade.
  • christina aguilera'nın çoğu albümü gibi ilk çıktığı zaman eleştirmenler tarafından yerden yere vurulmuşken yıllar sonra hakkında "aslında iyi albümdü ya" minvalinde yazılar yazılmaya başlanmış 4. stüdyo albümü.

    mainstream pop deyince eminim kötü bir koku almışçasına yüzünü buruşturan eleştirmenlere sahip pitchfork bile bu seneki liberation eleştirisinde bionic için bir paragraf ayırarak albümü bir risk olarak nitelendiriyor ve xtina'nın albümü savunurken yaptığı ve dalga konusu olduğu "zamanının ötesinde" yakıştırmasını bu sefer kendileri tekrarlıyor.

    yine başka bir yayım, 2018 tarihli makalesinde bionic'i bir "elektropop şaheseri" olarak tanımlarken, albümün madonna'nın erotica'sı ile janet jackson'ın the velvet rope'undan izler taşıdığına parmak basıyor.

    şuradaki bir yazıda ise christina'nın albümde diğer popstarların birlikte çalışmayı akıllarına bile getirmediği santigold, ladytron, le tigre gibi isimlerle çalışırken, sia ile birlikte şarkı yazan ilk büyük popstar olduğu gerçeğine parmak basılmış.

    oysa ki 2010 yılında bu albüm ilk çıktığında çoğu medya organı, aynen stripped albümüne yaptıkları gibi kötü eleştiri yağmuruna tutmuşlardı bu işi. şu an ise stripped, 2000'lerin önemli pop albümleri arasında gösteriliyor ve yeni nesildeki birçok şarkıcı tarafından bir ilham kaynağı olarak nitelendiriliyorken, bu albüm de yavaş yavaş "listelerde çuvallamış kült albüm" statüsüne erişiyor.

    şahsi kanaatim; bu albümün stripped ve back to basics'in kalite olarak bir tık altında kalsa da özellikle yazım aşamasında xtina'nın çalıştığı isimler aracılığıyla vizyon sahibi bir sanatçı olarak kendini kanıtladığı bir iş olduğudur. en bariz örnek sia'dır bence burada, bu albümden sonra david guetta'dan rihanna'ya, jennifer lopez'den kylie minogue'ya kadar herkesle çalışarak kariyerinde inanılmaz bir patlama yaşadı. tabi ki %100 bu albüme kredi vermiyorum; fakat kendisine bir fırsat kapısı açtığını inkar edemeyiz bu albümdeki işlerinin. keza yukarda yine bahsetmiştim, ladytron veya santigold gibi isimler, öyle max martin, pharrell williams gibi "yeni albümüm çıkacak, bana şurdan bir hit şarkı ateşlesene hacı" garantisinde değiller.

    tabi bu yeni ve deneysel isimlerle çalışmanın, her zaman hedefi tutturmak anlamına gelmediğinin de altının çizilmesi lazım burada. albümde olmuş denebilecek bir takım şarkılar olduğu gibi olmamış işler de var. örneğin santigold + christina işbirliği monday morning adında dört dörtlük bir synthpop şarkısı gibi bir sonuç çıkarırken, bobblehead gibi kuru gürültü tadında bir sonuç da vermiş. veya elastic love iyi bir şarkı olsa da yer yer m.i.a.'nın stili christina'nın stilini gölgede bırakacak derecede öne çıkıyor parçada. xtina + sia şarkıları ise bir elektropop albümünde hareketli şarkıları gölgede bırakacak derecede güçlü. you lost me, all i need ve i am gibilerin bu albümden bahsederken adları anılmazsa olmaz.

    özetle; tamamını herkesin seveceği bir albüm olmasa da herkesin sevdiği birkaç şarkı bulabileceği bir albüm. seksi ve esprili xtina'yı sevenlerin woohoo, desnudate, vanity'ye; duygusal ve sesini konuşturan christina'yı tercih edenlerin sia şarkılarına; albümün elektronik ve deneysel kısmına ilgi duyanların monday morning, birds of prey, bionic, elastic love gibi işlere kulak vermesi daha yerinde olur.
  • christina aguilera kariyerinin en buyuk kacirilmis firsati olan album. ozellikle ilk planlandigi gibi muhtesem glam, albume sonradan eklenen not myself tonight yerine ilk single olarak cikmis olsaydi christina'nin kariyeri cok farkli sekillenebilirdi, iste pop muzikte ilk single ve bu cikis ile konan tavrin onemi... christina hicbir zaman muzigini ve ilham aldigi seyleri piyasa sartlarinin yonlendirmesini istemedi, ve aslinda bu tavrin ekmegini de yedi bir sure: ilk albumunde dayatilan sekerli pop imajina bas kaldirdigi stripped ile, sonra da elestirmenlerin tam notunu kazanan olgun back to basics ile. gelgelelim deyimin tam hakkini verircesine cekirge bir sicradi, iki sicradi ve ucuncusunde bionic ile baltayi tasa vurdu. christina maalesef onceki ultra basarili uc albumunun verdigi fazla ozguvenle piyasa sartlarini hafife aldi, buyuk olcude piyasanin gittigi yonden bagimsiz olarak gelistirdigi bionic imajinin o donem popularitesinin zirvesinde olan lady gaga gibi, katy perry gibi, kesha gibi isimlerin yaninda nasil orijinallikten uzak durdugunu goremedi. mikrofonlara ayakustu "lady gaga kadin mi erkek mi onu bile bilmiyorum" dedigindeki samimiyetine inaniyorum, ancak sorun da bu. bunu derken son derece ciddiydi ve pop muzikte bu kadar buyuk bir "patladi patlayacak" durumunu boyle buyuk bir popstarin goremeyisi cok ciddi sorunlara isaret ediyordu. isiniz ne olursa olsun, icinde bulundugunuz sektore bu kadar uzak kalma luksunuz yok. ne kadar yetenekli, guzel ve basarili olursaniz olun (ki christina, britney'in blackout tokezlemesi ile birlikte neredeyse bir donem global anlamda zirvede tek kalmis bir isim), zaman degisiyor ve ayak uyduramayanlari affetmiyor.
    glam cok basariliydi ve ilk single olmaliydi dedik, sebep not myself tonight'in kotu olmasi degil; imaj ve sound olarak christina'nin o donemin pop kalabaligi arasindan siyrilmasini cok zorlastirmasi. bunun disinda albumde duzeltilebilecek cok sey var: sarki olan bionic gayet guzel ama kisa bir intro olmaliydi, album genel olarak cok daha kisa olmaliydi (maksimum 14 sarki, my girls gibi yada booblehead gibi tamamen cop sarkilar atilarak), deluxe versiyondaki bazi muhtesem sarkilar (birds of prey yada stronger than ever gibi) asil albumde yer almaliydi. bunun disinda gereksiz bir ara album olan a decade of hits best of'unde harcanmak yerine muhtesem linda perry produksiyonlari keeps getting better ve dynamite pekala bu albumde degerlendirilebilirdi. neyse ki simdi spotify var da kendi alternatif bionic setlistimizi yapabiliyor ve hayallerde yasayabiliyoruz...
    art arda yapilan hatalar nedeniyle maalesef bu album surecinde christina'nin kariyeri cok ciddi yara aldi; bu yuzden sadece bu albumdeki you lost me gibi mukemmel sarkilar gume gitmekle kalmadi, etkisi gunumuzde de devam eden bir popularite kaybi yasatti album sahibesine. saniyorum en buyuk yarayi christina'nin ozguveni aldi, zira herhalde christina artik dinleyicilerin ve sektorun gercekten samimi bir ilhami hak etmedigini inanacak ki bu album sonrasi kendini the voice juri koltuguna cok uzun sure hapsetti, birkac yil sonra da sirketine "tamam madem siz nasil istiyorsaniz oyle olsun napalim" demek zorunda kaldigi lotus'u cikardi (ve lotus cok kotu olmasa da samimiyet eksikligi 100 kilometreden belli oldugundan satislarda daha da beter cakildi). ta ki nihayet toparlanip bunlarin hepsini geride biraktigi 2018 tarihli liberation'i yayinlayana kadar. nihayet o donem geldiginde diyecekti ki "when you get to a place where you feel so comfortable and so routine, then, you know, you have to stop. and start from scratch..."
  • sahibi gibi tutarsız albüm. sanki iki ep kaydedilmiş de sonradan birleştirilmiş gibi. dans şarkıları lady gaga severleri tatmin edecek, beni ise christina'nın sesinden bile soğutacak güçteler. albümün slowları sia furler sayesinde kalite kazanmış, dinlenebilir olmuşlar. sia'nın elinin değdiği şarkılar elle tutulur tek sanat eserleri olmakla birlikte albümün gerisi ana akım pop müzikten hoşlanmayanlar için tekrar dinlenesi şeyler değil. "eh, christina aguilera tabii ki ana akım pop yapacak ne sandın şabalak" şeklinde düşünenler için back to basics albümünü bir kere daha dinlemelerini tavsiye ederim. böyle kimliksiz bir albümle ne benim gibi kaliteli pop sevenlere yaranılır, ne de lady gaga popu sevenlere. çünkü ikisinin karışımı o kadar sırıtıyor ve o kadar sahte duruyor ki; bir şarkıdan ötekine geçerken insan albümden kopuyor. zaten onlar da bunu fark etmiş olacaklar ki şarkı sıralamasında slowlar art arta geliyor genelde. şimdi şarkıların bazıları hakkında 1-2 kelam edelim:

    önce albümün yıldızlarından, sia furler şarkılarından başlayalım:

    all i need: albümün en iyi şarkısı. christina aguilera'nın istediğinde ne kadar şahane müzik yapabileceğinin kanıtı.
    i am: christina'nın sesini çok değişik bir biçimde kullandığı ancak nakaratıyla çuvallamış bir şarkı. ancak bütününe baktığımızda yine albümün yıldızlarından.
    you lost me: sia etkisini en çok gördüğümüz şarkı. dinlerken sia'nın bu şarkıyı nasıl söyleyeceğini birebir hayal edebiliyorsunuz. çok başarılı.

    ve diğerleri:

    bionic: albümü güzel açıyor. kelimenin tınısından olsa gerek, albümün dönüp tekrar dinleyeceğim tek pop şarkısı.
    lift me up: sürprize yer olmayan bir slow. basit başlayıp basit bitiyor. voice within, beautiful gibi şaheserlerle karşılaştırmamak lazım.
    vanity: kendini öpesi gelen christina'nın garip sözlü +18 şarkısı. kendi kendini tahrik ediyormuş kadın ya, evlerden ırak.
    morning dessert: biz çalışan erkeklerin çalar saat melodisi olmak için üretilmiş, güne mutlu ve erekte uyanmamız için icra edilmiş şarkı. işe gitmemiz gerektiği haberini hiç bu kadar seksi almamıştık. "are you ready? let's go!"
    woohoo: "lick it, lick it yum yum" desem berbat sözlerine bir öngösterimde bulunmuş olurum. bir +18 şarkı daha, bir "candy shop"umsu şarkı daha. lakin bu şarkı iyi aranje edilmiş, dile takılıp konserde coşturacak; dansçı gençliği de eğlendirecektir. ben mi? o 500 bin kere woohoo diyen dillerini kessinler christina!
    desnudate: yine sözlerinden bir örnek vererek şarkıyı anlatmaya çalışalım. "whisper all your fetishes inside my ear" içerikli sözleri ve nakarat boyu süren orgazmik "ahh"larıyla christina'nın ateşinin sönemediği bir güne denk gelmiş bu şarkının yazımı. oysa evlenince böyle dertler kalmamalıydı yahu! çocuğum olsa dinletmem.

    bir süre sonra gelen edit: bionic, not myself tonight beni eğlendirebilen pop şarkıları olup çıktılar. bir de bonus parçalarda birds of prey diye bir şaheser var ki, edinilmeli...
  • esliginde halay cekilesi davullara sahip eglenceli placebo sarkisi.
  • liberation çıkana dek ilk albüm ile birlikte christina aguilera‘nın en az dinlediğim ve sevdiğim albümüydü bu. daha doğrusu elastic love ile başlayıp lift me up‘ta sonlanan kısım ve son iki şarkı, yani albümün electro işleri hakkında neredeyse hiç fikrim yoktu. hemen herkesin hemfikir olduğu üzere iki farklı albüm biçiminde kaydedilmiş gibi duran kısımların baladlar bölümünü sevip benimseyenlerdenim.

    bugünlerde ofiste çalışırken ne dinlesem diye düşünürken bu iki albüme uğramaya karar verdim. bugün ilk albümü yeniden dinledim; onun da single’ları dışında hiçbir şarkısı hakkında fikrim yoktu. stripped‘e dek de britney/christina rekabetinde gönlüm britney’den yanaydı açıkçası. albüme gelince, 17 yaşında bir insanın biraz da plak şirketinin zorlamasıyla teen pop alaşımına bulayarak yapabileceği r&b-pop ne ise çıkış albümü “christina aguilera” da o. single’lar dışında da when you put your hands on me ve so emotional başarılı.

    birkaç gündür asıl döndüre döndüre dinlediğim albüm ise “bionic” oldu; özellikle de bahsettiğim o “hor görülmüş” kısmı. albümün ilk üç şarkısı ve baladlarını zaten biliyordum. her albümde gelenek hâline getirdiği “albüme ismini veren açılış şarkısı” ve ilk single not myself tonight albümü çok sağlam başlatıyorlar bence, ‘bionic’teki kendinden eminlik ve götü kalkıklık ile not myself tonight‘taki “durdurana aşk olsun!” nidaları albümün tam da ihtiyacı olan gazlardı.

    beni bu kısımda durup doğrudan albümün güzelim baladlarına gitmeye iten ve koca albümün yarısını zihnimde sıfırlayacak kadar albümden soğutan iki şarkı var: woohoo ve i hate boys. cidden o kadar kötü ve zorlamalar ki, kişisel bam tellerime de dokununca lotus‘a dek christina’yı ve bu albümü rafa kaldırmama yettiler açıkçası.

    woohoo ile başlayayım; birincisi eşcinsel bir erkek olarak kadına yapılan oral seks ile uzaktan yakından bir ilgim yok, bahsi geçtiğinde falan da uzaklara bakmayı ya da telefonumla falan ilgilenmeyi yeğliyorum. (bkz: benim heteroseksüel arkadaşlarım da var) bir de şarkılarda seksten cinsellikten bahsedilmesine asla karşı değilim elbette; ancak bu kadar kör parmağım kör gözüne “yala yala tadı güzel mi” biçiminde oldu mu da işin bokunun çıktığını düşünüyorum. lafı uzatmayıp sadede gelecek, şarkı sözü dokundurmalarına ve imalarına gereksinim duymadan doğrudan olaya girecek olsam zaten porno izlerim. konu da dediğim gibi benden uzak sevenlerine yakın, hele hele şarkının konuğu da varoşlar kraliçesi nicki whoraj olunca albümü hipnozla unutturmuşlar gibi oldum valla. wikipedia’da şarkı hakkında “konusu oral seks ama anca diş hekimine gitmek kadar seksî.” biçiminde bir eleştiri okumuştum, daha güzel anlatılamazdı.

    gelelim feminazi marşı i hate boys‘a. xtina bir erkek düşmanı değil. kendini feminist olarak isimlendirdiğini bile sanmıyorum. zamanında can’t hold us down‘daki leş “küçük şeyleri kapamak için büyük konuşmak gerek” dizesi dışında da kadın-erkek eşitsizliğine tavrını yerinde verdiğini düşünüyorum, mesela eminem ve fred durst‘e zamanında sessiz kalmaması gibi. zaten bu şarkıdaki “erkek düşmanlığı” da tamamen “gırgır”dan ibaret, ki beni iğrendiren işte tam da bu. kadına karşı her türlü ayrımı -çok da haklı olarak- lanetleyen kültür kavramlarının erkek düşmanlığını çoğu zaman farkına bile varılmayan bir olgu hâline getirip e olmadı işte bu şarkıda olduğu üzere şekere bulayıp mizah olarak kabul ettirmesi, bunu yaparken de utanmadan “erkekler baskın ve baskılayan taraf, tabii ki öyle olacak!” açıklaması ile tüm erkekleri şiddet kullanan, sapık, kontrolsüz gibi gösterebilme cüreti. o yüzden de aslında boktan bir şarkı olmaktan başka bir özelliği olmayan bu şarkıya özel bir nefret besliyorum; xtina ya da jennifer lopez şarkılarında ve kliplerinde erkekleri “sikişilip atılacak” varlıklar olarak gösterince wuuuu olanların mesela robin thicke’in klibi karşısında sinir krizleri geçirmesi iki yüzlülüğüne ifrit oluyorum. aynısı not myself tonight‘taki biseksüelliğe göz kırpan sözleri bruno mars söyleseydi ya da xtina’nın madonna ve britney ile yaptığı öpüşme merasiminin aynısını michael jackson bir yanına justin timberlake’i, diğer tarafına usher’ı alarak yapsaydı tüm dünyanın önünde yiyişince seks ilahelikleri daha da arşa çıkmış bu kadınların aksine bu adamların isimlerinin nasıl ibneye totoşa çıkacağını ve kariyerlerinin yerle bir olacağını düşündüğümde de yaşıyorum, ki bu da bambaşka bir entry konusu olabilir. dahası justin bieber‘ın i hate girls diye bir şarkı yaptığını düşünsenize!

    neyse, çok uzattım, bu iki şarkıyı büyük bir zevkle atlayarak diğer elektronik alt yapılı parçaları doya doya dinledim bu hafta. albümün bu kısmı şaheser değil evet, çoğu yerde fazlasıyla sakil hatta. örneğin desnudate‘nin alt yapısı shakira’nın she wolf albümündeki alt yapılara çok benziyor, ki o da sapır sapır dökülen bir olmamışlık abidesidir örneğin. elektronik alt yapılı bölümü baladlara bağlayan sex for breakfast ise öncesindeki interlude’dan tut alt yapısına, christina’nın vokal tekniğinden sözünü sakınmayan açık saçıklığıyla neredeyse janet jackson‘ın damita jo albümüne saygı duruşu niteliğinde. öte yandan prima donna‘nın alt yapısındaki the jacksons-can you feel it etkisi madonna’nın sorry‘sini de etki altına almıştı. bunlara bir de elektronik dans müziğinde olması gereken güçlü alt yapıların noksanlığı eklenince albümün bu kısmı neyi yapabilecekken neden yapamamış ortaya çıkıveriyor.

    lady gaga 2008 sonlarında çıktığında ve henüz madoş ile kapışmamışken herkes kendisini christina ile karşılaştırıyordu. christina da o dönemden hemen önce keeps gettin’ better‘ı patlatmıştı, bu şarkının ismini taşıyan toplama albümde yer alan ve en az ‘keeps gettin’ better’ kadar sağlam olan dynamite da son derece şık ve doğru bir şarkıydı ve bu iki şarkı “bionic” için de doğru rehberler olabilirlerdi. ancak sanki sektördeki 10. senesini kutlayan gaga, piyasaya yeni salınan da xtina’ymışcasına öyle bir hava yaratılmıştı ki, xtina bundan kaçmak için farklı formüller peşinde koşmuş bile olabilir. oysa yapılması gereken belliydi; ismi geçen iki şarkıda olduğu gibi güçlü alt yapılar, daha özenli ve yakalayıcı düzenlemeler, ek olarak da belki modern electronica ile buluşan nostaljik sample’lar ve gerekirse daha basit melodiler... sonuçta lady gaga ve britney yapabiliyorsa xtina âlâsını yapabilirdi, tam da o yola girmişti. poker face ve till the world ends‘i christina söyleseydi neler olurdu düşünemiyorum bile, bu albümün ihtiyacı işte tam da bu gibi şarkılardı bence.

    nitekim albümün deluxe sürümündeki birds of prey modern elektronik alt yapılar, monday morning retro düzenlemeler, stronger than ever ise albümün ilk kısmının daha tutarlı bir devamı olabilecek yapısıyla “olabilecek” şeylerin çok güzel göstergeleri.

    özetle, şanssızlık ve xtina’nın özel yaşamındaki çalkantılar anlaşılabilir ama kariyerinin en güzel dönemlerini yaşadığı 2001-2008 arası dönemin ardından üstelik de uzunca bir çalışma sonucu masaya getireceği ürün bundan daha farklı olabilirdi, olmalıydı.

    asıl haksızlığın caaanım lotus‘a yapıldığını söyleyip bombayı ortaya bırakarak da giderim işte böyle hahahah.
  • kariyer bitiren albümler diye bir liste yapılsa muhtemelen top 5’te olacak olan christina aguilera albümüdür. back to basics gibi gerçekten şahane bir albümden sonra ortaya çıkarttığı bu rezalet electropop /synthpop parodisi o kadar üzerinde komik durdu ki bence bu derece yerden yere vurulmayı sonuna kadar hakkediyor.

    ha belki xtina akıllıca yönetebilseydi bir şekilde daha az hasarla bu dönemi atlatabilirdi belki. bunu çok güzel beceren, sürekli farklı tarzlarla/imajlarla ortaya çıkıp, harika işlere imza atanlar da var. en iyi örnek bu konuda ilk önce madonna sonra kylie minogue’dur gözümde. 2007 tarihli geri dönüş albümü x şahanedir. glam rock da barındırır, sonuna kadar electropop ve synthpop da önemli olan yaptığını üzerine yakıştırabilmek sanırım.
  • çok güzel electropop ve synthpop eserleri bünyesinde bulunduran christina aguilera albümü.

    ep olarak çıksaymış çok daha başarılı olurmuş derdim ama keşke christina aguilera'nın o dönemde bu kadar aklı karışık olmasaymış.

    desnudate, my girls, vanity özellikle bu kadar popüler bir ismin albümünde bulunamayacak kadar cool ve electronic şarkılardır.

    lakin bu tarz bir albüm daha çok madonna, britney spears, lady gaga gibi isimlere yakışacağını düşünüyorum ve christina aguilera'nın sadece back to basics gibi albümlerin kadını(sesi için özellikle)
  • suser olanı sebepsiz yere beni engellemiş.

    o halde,
    (bkz: engelle)
    (bkz: başlıklarını engelle)
hesabın var mı? giriş yap