• uykusuz dergisinden barış uygur'un akıl fikir ofisi 'nde yaran tespitidir.

    "bu ara bu pazar günü fark ettim ki, şu yaşadığımız dünya üzerinde; gayet güzel, güneşli bir pazar gününü sabahtan gece yarısına kadar seçim sandığının başında geçiren tek gençlik herhalde bizde. sandık başlarındaki gencecik arkadaşları gördükçe batılı akranlarının muhtemelen hiç yaşayamayacakları bir tecrübeyi, çoğunun şu son bir buçuk yılda üç kere yaşadığını düşündüm. gençlere zaten gençliklerini borçluyduk, üstüne bir kaç pazar günü daha borçlandık."

    "ha bir de anarşistler var. elalemin anarşisti bina işgal eder, komün kurar, oy vermez; bizim anarşist'lerimiz oy vermek bir yana dursun, ıslak imzalı sandık tutanağı peşinde koştu. bu işte bir yanlışlık yoksa ben hiç bir şey bilmiyorum. bir anarşist'ten sandık müşahidi yaratan karanlıkı sorgulamadan hiç bir şey yapılamaz kardeşlerim."
  • dibine vurmak üzere olduğumuz sistemdir.
  • bir benzerini şurada görebileceğiniz yorum. seçim sabahında durumla ilgili kendini sonsuz rahatsız hisseden arkadaşımın yüzünü güldürmüştür.

    edit: icerik; 'lan biz şu ortamda postyapısalcı anarşistlikten sarıyer'de sandık müşahitliğine savrulmuşuz. herkes haddini bilecek!!!'
  • bina sorumlusu olmuş bir anarşist olarak onayladığım karanlık
  • 5 ay sonra yeniden oluştu haydi sandıklara
  • aynen. aklımdan geçen ancak dillendiremediğim duygularımın tercümanı olmuşsunuz.
  • seçim sisteminin nasıl yalanlar üzerine kurulduğunu bilmeden gitmiştim ilk oyumu kullanmaya birşeylerin değişebileceğine inancım vardı. tkp'den müşahit olup bütün gün oy kullandığım okulda seçimi takip edip oyların sayılmasında yer almıştım. o ilk oydan sonra çok fazla şey değişti hayatımda, sahip olduğum inançlardan ideolojilerden birer birer kurtuluyordum.
    seçimler oldu yine ara ara sayım yapılırken ''sade vatandaş olarak buradayım oy sayımını izleyeceğim'' dedim sandık başkanlarına. sorun çıkartanlara ysk kararlarını gösterdim. en önden sayımları izledim.
    anarşiden yana düzene kökten bir karşı çıkışdan yana olmak üzerine bir düşünce geliştirdim kendime. 1 mayıslarda banka camlarını renklendirdim. sonra gezi oldu. anarşiyi az buçuk deneyimledim.
    sonra yine seçimler oy ve ötesi diye bir şey vardı ve gezide yarım bıraktıklarımıza seçimlerde sahip çıkmalıyım diye düşündüm.
    çeliktepedeki o sandığa ldp müşahiti olarak sabah ilk giden bendim oy çuvalını sırtlanıp sandık başkanıyla birlikte seçim merkezine teslim eden de ben oldum. gece 1 de döndüm eve görevim tamamdı. ( 3 farklı partiye ve bir muhtara oy vermiştim ve oy verdiğim muhtar bile kazanamamıştı.)
    son seçimlerde de oylara sahip çıkalım gibi bir kampanyayla hdp'den sandık görevlisi oldum. yine oylara sahip çıkmıştım. (sandık görevlisi olduğum partinin millet vekilleri tutuklandı. sandık görevlisi ücretimi hala almadım. )
    bu referandumda mı? birazdan gidip hayıra basacağım kendini artık anarşist olarak bile tanımlamayan bu sistemden nefret eden bir birey olarak.
    bu gerçekten son olacak inanmadığım sadece bizlere söz söyleme hakkımız varmış gibi hissettirsin diye düzenlenen seçimlerde taraf olmam.
    seçim sisteminde bir anarşist olarak çıkabileceğim en üst noktaya ulaştım ve şimdi son kez oy kullanıp. bir daha seçimlerle ilgili hiçbir şey yapmayacağım.
  • ben de mençıstırın sokaklarında sandık devirmek isterdim ama kaderimizde mahallenin ilköğretim okulunda bina sorumlusu olmak varmış.
  • sinsidir. kurnazdır. aydınlığa kavuşturulmalıdır.
hesabın var mı? giriş yap