• fuat saka 'nın bir şarkısı
  • bir dino buzzati romanı. aranıp da bulunamayan cinsten.
  • bu aşkın hikayesi uzundur, bağlar yolları sılaya
    ard arda geçti kaç mevsim unutamam, unutamam

    ince bir hüzündür kömür karası gözlerin yakar içimi yakar
    ard arda geçti kaç mevsim unutamam, unutamam, unutamam
  • orta yaşlı burjuva olarak tanımlanabilecek antonio’nun genç bir fahişeye gönlünü kaptırmasını konu alan bir aşk, takıntı halinin doğuşunu ve zayıf bir karakteri ele geçirme sürecini etkileyici monologlar ile ustalıkla ele almış bir dino buzzati romanı.

    merak edenler için;

    https://www.instagram.com/p/bntzd1xn2wh/
  • dino buzzati'nin romanı için:
    (bkz: un amore)
  • italyan yazar dino buzzati'ye ait roman. sözlükten tanıştığım bir kadın "aşk bir takıntıdır." diyerek bana bu kitabı önermişti. bana bu kitabı neden önerdiğini az çok tahmin ediyorum.

    aşk yüzünden en dipleri görmüş birisi olarak bu kitabı okurken çok bunaldım ben. bazı cümlelerini kendim yazmış gibi hissettim. hatta bazı cümleleri bizzat yaşadım. birkaç alıntı yapmak istiyorum:

    --- spoiler ---

    can yayınları, 3. baskı.

    sayfa 83:
    "delirmiş gibiydi, gülünç bir hali vardı. onun gibi bir erkeğin yosmanın teki için böyle dertlenmesi yakışıksızdı; üstelik kız bazı günler bayağı çirkin oluyordu, erkek bu avutucu düşünceye tutundu, kız güzel değildi, ortalama bir tipti ama yine de onun için değmezdi."

    sayfa 90:
    "sahte ve yanlış bir aşkın tutsağıydı, beyni artık kendine ait değildi, laide içine sızmış ve onu emmekteydi."

    sayfa 91:
    "ve artık laide olmayan, onunla ilgisi bulunmayan, dünyanın bütün geri kalanı, işi, sanatı, ailesi, arkadaşları, dağlar, binlerce ve binlerce sayıda ondan çok daha güzel, çok daha seksi kadınlar hiç umrunda değildi, hepsi cehennemin dibine gidebilirdi, onun bu dayanılması mümkün olmayan ıstırabını ancak o, laide dindirebilirdi ve bunun için onu sahiplenmesi, ona nazik davranması bile gerekli değildi, onunla olması, yanında durması, onunla konuşması ve gönülsüzce de olsa birkaç dakikalığına böyle bir adamın var olduğunu idrak etmesi yeterdi, bir esinti kadar kısa süren böyle anlarda erkek huzura kavuşuyordu."

    --- spoiler ---

    bir zamanlar benim de tam olarak böyle bir laidem oldu sanırım veya böyle bir duygusal takıntım. akıllandım mı? artık evet.

    bu girdi ileriki zamanlarda editlenecektir.
  • italyan yazar/ressam dino buzzati'nin 1963 yılında kaleme aldığı enfes roman.

    hikayelerinde sık sık büyülü gerçekçilik ile karşımıza çıkan buzzati bu eserinde saf bir realizm çizgisinde bizi 60'ların italya'sına götürüyor. yazarlık dışında ressamlık ile de uğraşan buzzati detaylı milano tasvirleri ile sık sık okuyucuyu bir şehir turuna çıkarıyor. özellikle o dönemin hem gündelik hayatını, hem mimarisini, hem de toplumsal yapısını çok akıcı bir biçimde işliyor.

    yer yer otobiyografik elementler içeren bir aşk romanı aşk konusunu klişeler üzerinden irdelemesine rağmen, buzzati kendi yorumlarını da ekleyerek derin bir psikolojik analiz sunuyor. teknoloji'nin henüz hayatlarımızı derinden etkilemediği, mektup ve sabit hat telefonların çağında bir aşk hikâyesinin vermiş olduğu keyif apayrı. okurken o atmosferi hissedebiliyorsunuz.

    50 yaşlarındaki kahramanımız antonio; sık sık zihnindeki monologlar ile hem hayallerini, hem kaygılarını, korkularını, hem de iç çatışmalarını bizlere o kadar ikna edici bid şekilde anlatıyor ki, bu ruh haline kayıtsız kalmamız neredeyse imkansız.

    görece başarılı bir kariyere ve soylu bir aile ağacına sahip olan antonio kendinden 30 yaş genç bir hayat kadınına (laide) aşık olarak bir anda kendini bir kişisel trajedi içinde buluyor. buzzati'ye göre kaçınılmaz bir lanet olan aşk, kısa bir süreliğine antonio için hayatın tek anlamı hâline geliyor. öyle ki kendi kendine yaşadığı aşkı koruyabilmek adına aciz durumlara düşmekten hiç kaçınmıyor. sırf beş dakikalık bir görüşme için şoförlükten, hamallığa, köpek bakıcılığından, "amcalığa" kadar her rolü kabul ediyor.

    evet, henüz reşit olmuş olan laide, her ne kadar antonio'nun bilgi ve birikiminden, eğitim ve tecrübesinden uzak bir karakter olsa da çok kısa sürede bu 50 yaşındaki adamı tamamıyla kontrol altına almayı başarıyor. bunu yaparken de fiziksel güzelliğinden çok, kadınsı içgüdüsüne ve çocuksu saflığına başvurması ilginç bir nokta.

    bu eserde buzzati'nin toplumsal mesajlarını da göz ardı etmemek lazım. zira, eserde sık sık farklı toplumsal tabakaların birbirlerine olan tutumlarını görmek mevcut. kara sevdaya tutulmuş olan antonio bile laide'yi, o çok sevdiği kadını eşi olarak görememektedir. çünkü ikisi farklı dünyaların insanlarıdır. laide'nin hayat kadını olmasının dışında, alt tabakaya mensup olması antonio için kabul edilemez bir durumdur. o da aşkını para ile satın alabileceğine inanmak ister. fakat bu karşılıklı çıkar ilişkisi ilerledikçe kendini komik ve acınacak duruma düşürmekte ve git gide uçurumun kıyısına yaklaşmaktadır. antonio'nun gözlerini açan, az da olsa gerçeklerle yüzleşmesini sağlayan kişi gene onun dünyasına ait olmayan bir hayat kadınıdır.

    antonio gerçekten aşık mıdır, ya da hissettikleri sadece bir saplantıdan ibaret midir? bunun cevabını her okuyucu kendisi vermelidir. belki de karşılıksız olan her aşk eninde sonunda bir hastalığa dönüşmeye mecburdur.

    aşkın yaratmış olduğu heyecanı, ancak aynı şekilde aşkın trajik boyutunu ve tahribat gücünü de ele alan bu eserde illa ki her okuyucu kendinden bir şeyler bulacak, antonio ile empati kurmakta güçlük çekmeyecektir.
hesabın var mı? giriş yap