• beni çok etkileyen dizidir. müziklerini sevdim mesela. seçkin özdemir'e bayıldım hatta. arak olup olmamasını da umursamadım.
    allah'ım ben niye fox'un bütün dandik dizilerini beğeniyorum? niye bu kadar kültür yoksunuyum?
  • her defasında leyla kimmiş, mecnun da neymiş dedirtmeyen hikayelerdir. çeşitte sınır yok efendim mantığıyla, güzel bir örnek geliyor şimdi yan masadan*

    + hadi öğle yemeği yiyelim!
    - can ben şimdi yedim ya...

    ertesi gün...

    + hadi sana yemek ısmarlayayım!
    - teşekkür ederim can ama az önce yedim. başka zaman yesek?

    benzeri nice gün sonra, uyunmamış bir gecenin sabahında ve tüm bahaneler tükenmişken;

    - efendim?
    + alo günaydın. seni evime davet ediyorum kahvaltı yapmak için!
    - can gelmesem?
    + hayatta olmaz, itiraz istemem.
    - can gelmesem?
    + neden?
    - vazo falan kırarım, sakarım ben gelmiim noolur.
    + hadi bakalım yine sen kazan, öyle olsun!

    araya yaz tatili girer. tesadüfen bir gün ortaköy'de karşılaşılır ve ayaküstü on dakika sohbet edilir. yaz bitip okullar açıldığında, ilk akşam diye midir nedir, bir ağırlık çöker kalbe ve yürüyüşe çıkılır. yan sitede oturan can arar;

    + hadi dolaşalım mı?
    - peki can gel, zaten bahçedeyim.

    konuşurken, daha doğrusu can monolog yaparken, söylediği çoğu şeye cevap verilmez. ve can der ki;

    + sen ne güzel bir sevgilisin?

    buna da cevap verilmez. can'dan ve bitmeyen buluşma taleplerinden uzunca bir süre kurtulabilmek için yapılmış bir görüşme haliyle önemsenmemektedir. sonradan öğrenilir, ortaköy'deki karşılaşmadan beri can'ın ilişkimizi kendine ilan ettiği!!! iyi çocuktur aslında can. arkadaşlar da öyle söyler. "amaaan idare ediver, istemezsen gönderirsin."

    böyle başlayan ilişki zamanla normale döner. can'a alışılır, ilişki fikrine alışılır. bir zaman sonra can'a aşık bile olunur. hatta itiraf edilir usul usul kulağına, bir gece arkadaşlarla beraberken. ertesi gün bir aradayken can bi tuhaftır.

    + bana bağlanmanı istemiyorum!
    - pardon?!!!
    + bana bağlanma. ben kimseyi üzmek ve kimse tarafından üzülmek istemiyorum. bana bağlanma!

    can, bir anda güçlü erkek olmuştur. tribe girmiştir. aramızdaki takvim tutmazlığından mıdır **, yoksa tatlı gelen kendine aşık etme süreci midir bilinmez, can böyle karikatür gibi bir şey olmuştur. can'a hemen yol verilir. üstelik, daha iyisini haketmediği düşünüldüğü için, değersiz bir mesajla yapılır bu yol veriş.

    karikatür can, zamanla daha da komik bişeye dönüşür;

    + hayatına benden başkası giremez, ben biliyorum.
    - pardon?!!
    + ben biliyorum, sen benden başkasını sevmezsin. ruhun bende senin!!
    - e can gel o zaman, derdin ne?
    + gelmem, ben bana bağlanmasını istemem kimsenin!
    - can git o zaman, tutan ne?
    + gitmem. beni hayatından çıkaramazsın!
    - can siktir git o zaman!?

    bu böyle devam eder. ta ki yeni bir sevgili söz konusu olana kadar. tabi can o aşamalarda da karikatür balonlarına bolca malzeme veren beyanlarda bulunur. komik olan, can yüzünden tüm aileden şu şarkıyla ayar yememdir; her yerde, her şartta, her koşulda...

    kader, kahpe kader,
    ağlarını ördün mü?
    can'dan yok bir haber,
    ananın .mını gördün mü?!!
  • bir aşk hikayesi

    kanuni sultan süleyman'ın kızı mihrimah sultan on yedisine bastığında, iki kişi onunla
    evlenmek ister. (mihrimah, yani mihrü mah, farsça'da "güneş ve ay" anlamına gelir.)
    kızla evlenmek isteyenlerin biri diyarbakır valisi rüstem paşa, diğeriyse mimar sinan'dır.
    padişah kızını rüstem paşa'ya verir. koca sinan evlidir, ellisindedir ve de mihrimah sultan'a
    deliler gibi âşıktır. gerçi sevdiğine kavuşamamıştır ama aşkını, olanca güzelliğiyle sanatına
    yansıtmıştır. üsküdar'a, -elbette saray'ın isteğiyle- 1540 yılında, mihrimah sultan camii'nin
    temelini atar ve 1548'de bitirir. derken, bu defa padişah fermanı olmaksızın, edirnekapı'da,
    pek kimselerin uğramadığı ıssız ama istanbul'un en yüksek tepelerinden birine, ikinci bir eser
    yapmaya koyulur mihrimah sultan için. cami küçücüktür; minaresi otuz sekiz metredir.
    kubbesi üzerinde161 pencere ile içerisi aydınlanmaktadır.
    işte, bu iki cami, mihrimah sultan'ın aşkına adanmış iki eserdir.
    gidin, edirnekapı ve üsküdar'daki camileri aynı anda görebileceğiniz bir yer seçin. ve 21mart'ta,
    yani geceyle gündüzün eşit olduğu günde seyreyleyin. 21 mart, mihrimah sultan'ın doğum günüdür.
    şöyle bir manzara görürsünüz: edirnekapı camiinin tek minaresi ardından tepsi gibi kıpkırmızı güneş
    batarken, üsküdar'daki camiinin ardından ay doğar. mihrü mah eşittir güneş ve ay. bu nasıl akıllara
    ziyan bir hesaplamadır; nasıl bir güzellik anlayışıdır?
  • orjinali beni çok etkiledigi için yerlisini izlemekten kendimi alamadım. ben çok begendim açıkçası, uzun zamandır tvde böyle diziler yok. evet biraz daha özgünleştirilebilir belki ama kendilerince bir şeyler katiyorlar ve katmasalar bile güzel bana.

    oyunculara gelirsek basrol oyuncuları çok iyi, olması gerektiği gibiler.diğerleri de iyidir ya kısaca sevdim bu diziyi.

    ama raitingler düşükmuş umarım kaldırılmaz :(

    edit:icine s.ctilar derhal kaldirilmali diyecektim ki bitiyomus zaten. bi seyi de tadinda birakin be kardesim. ne hale gelmis o dizi oyle.
  • evet. izliyorum. ayrıyetten seçkin özdemir'i pek beğendim bu yeni dizisinde. damla sönmez zaten çok sevimli. hikaye özgün olmayabilir, bende biraz eski türk filmi tadı bıraktı. seviyorum böyle şeyleri. umarım yayından kaldırmazlar.
  • zuhal olcay 'ın tüm çocukların annesi olduğu dizi.
  • korkut ışık hızında gitti, almanya bileti aldı hemi de iki tane, şimdi de aslı çıkmış "bebeğin babası sen değildin korkut." diyor. ulan hıyar kadın, ben istanbul'dan izmir'e bile en ucuz uçak biletini yetmiş liradan aşağı bulamıyorum (öğrenci halimle), korkut kimbilir o almanya biletlerine kaç para yedirdi. söyleyecektin madem korkut'un biletleri almasından önce söyleseydin ya allahsız kadın. yeminle içim acıdı. o hengamede bedava getirdi bileti ya... ne açıkgöz karısın sen.
  • güneş sana bir cift lafim var : o nasil bir oyunculuktur. ıcimi deştin. yuzugu almadigini soylerken sesin, korku ifaden, ozetle oyunculugun , izledigim en gercekci rollerden biri. yolun acik olmazsa, kimseninki olmasin.
    ayrica korkut , az evel aşk kafa dedi ceylana. yeni sloganimiz bu olacak. aşk kafa.
  • bir de burada bir asiye karakteri var, kadın hep kendisiyle çelişiyor. kocasının gönül'e yanık olduğunun farkında, bundan da haz etmiyor ama adam ne zaman "taşınalım buradan!" dese "ay nereye gidicez, kalalım." diye diretiyor. deli galiba.
hesabın var mı? giriş yap