• şu an okumakta olduğum kitap. şu bölümü okuyunca enkaz altında hala bekleyen insanlar olabileceği aklıma geldi ve acı çekiyorum.

    “kadın kendi cesedine sarılıp tabuta konulmuş, oradaki sessizliğin için- de yatıyor gibiydi. sonra içini ansızın bir sıcaklık bastı ve çaresiz hıçkırıklara boğuldu. önce ürküp karşı koymak is- tedi. ama kimse yoktu ki burada, rol yapması gerekmiyor- du, ilk kez kendisiyle baş başaydı. sıcak gözyaşlarının buz kesmiş yanaklarından süzülmesini hissetmenin ve korkunç sessizlikte kendi hıçkırıklarını duymanın sancılı lezzetine gönüllü teslim oldu.”
  • orijinal ismi: geschicte eines untergang.

    arayı soğutmadan bir başka zweig yapıtına konsantre oldum. zweig'ın burjuvaziye duyduğu nefret bu örnekte derin bir psikolojik araştırmaya dönüşüyor. yine öfkeli, yine nefret dolu, yine mesafeli, ama madame de prie özelinde sözde elit kibarlığın, rutin insani ilişkilerin gerisindeki sentetik bozulmayı, ruhani dejenerasyonu kimlik kaybı ve tekinsizin psikolojisini kuşatarak derinleştiriyor. özellikle madame de prie'nin ayna karşısındaki betimi misal verilse yeter. sentetik bir hayal dünyasında kaybolan prie'nin sergilediği tiyatro oyunu ise akla hamlet'i getiriyor. gerçek ve kurmaca çiftinin yeniden anımsanışı. ayrıca yoğun biçimde poe etkisi söz konusu. betimlemeler, psikolojik tahliller birinci sınıf. muhteşem.
  • gözden düşen bir kadının düştüğü boşluğu bu düşüşün sebep olduğu ruhi bunalımın ve çaresizliğin insana neler yaptırdığını anlatan öykü.

    --- spoiler ---

    "insanlık tarihi davetsiz misafirleri sevmezdi; kahramanlarını kendi seçer, ne kadar usandırıcı bir çabaya girerlerse girsinler hakkı olmayanları acımasızca geri çevirirdi; talihin ilerlemekte olan arabasından düşen kişi, arabaya bir daha yetişemezdi."

    --- spoiler ---
  • "kafese kapatılmış vahşi bir hayvan gibi içsel yalnızlığının hapishanesinde dolaşıp duran ve pencereden dışarı bakıp gelmeyen bir şeyi gözleyen bayan de prie."

    (bkz: stefan zweig)
  • --- spoiler ---

    "o da kadınların çoğu gibi tümüyle başkalarının ruh halinden beslenirdi. arzulandığı zaman güzeldi, zeki insanların arasında nüktedandı, gururu okşandığında kibirliydi, sevildiği zaman aşıktı.."

    --- spoiler ---

    (bkz: stefan zweig)
  • bu kitabı başlığını kullanmadan nasıl anlatabilirim bilmiyorum. zweig gerçekten çok büyük bir yazar. hangi karakteri hangi durumu yazıyor olursa olsun o insanın durumunu en katıksız düşüncelerini okura aktarabiliyor. muhteşem derecede empati kurabiliyoruz karakterlerle. bu sebeple çok beğenildiğini içselleştirildiğini düşünüyorum. bu kısacık kitabı da öyle. spoiller vermek istemiyorum elbette ama okumanızı tavsiye ederim.

    iş bankası modern klasikler dizisi 90 numaralı eseri.
  • stefan zweig öykülerinden biri.

    "sayıca pek az olmayan, tümüyle başkalarından beslenen kadınlardandı. kendisine hayranlığı gösteren birini görünce güzelleşiveriyordu"

    "yaşamın içindeyken canlanıyordu o ve yalnızken kendisinin gölgesi oluyordu."

    19. yy'da paris balolarında osmanlı etkisine de atıfta bulunmuştur.
    madame de prie balosunda türk tatlıları ve içecekleri ikram eder.
  • olaylar 3 kasım 2002'de başlar.
  • --- spoiler ---

    çok istediği şöhret, ölümünün sağlayacağı güç ile elde etmeyi planladığı ölümsüzlük, ona uğramadan geçip gitti. hikayesi sıradan olayların arasına kaynadı. çünkü tarih, zorla tarihe geçmek isteyenlere izin vermez, kahramanını kendisi çıkarır, ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar bu seviyede olmayanları acımasızca yok eder. talihin arabasını bir kez kaçıranlar, tekrar o arabaya binemezler.

    --- spoiler ---

    paris'in şöhretli ve gösterişli sarayından, sürgüne gönderilen bir kraliçenin yaşadığı psikolojik çöküş anlatılıyor.
    anlatımıyla sıkmayan bir kitap, bir oturuşta hatta bir gecede bitirdim.

    insan okurken kraliçeye biraz sinirleniyor.
    empati yaptırıyor evet ama kraliçenin bu "zamane pelinsuları gibi" anormal ilgi budalalığı insanı geriyor.
    empati yaparken de haksız yanı olduğunu düşündürmesinden kaynaklı sanırım. belki de mütevaziliği seven insanları sinirlendiriyordur.
  • stefan zweig'in madam de prie'nin merkezinde onun psikolojik sanrılarını ve yaşadıklarını toplumda var olma çabasını anlatan hikayesi.yine kendi tarzı olan anlatım biçiminde bizi o dönem içerisindeki atmosfere sokup karakterin iç dünyasıyla baş başa bırakmaktadır.

    ayrıca toplumdaki hiyerarşik yapı içerisinde güçlü olanın pohpohlanma ihtiyacı ve güçsüz olanı gerek mobbing(**sosyal kabadayılık anlamında**) gerekse psikolojik baskı yöntemleriyle ezip bir çeşit tatmin duygusu yaşama isteği de vurgulanmış.bunu günümüzde de bir çok insan statüsünü kullanıp yapmaya çalışmaktadır.bunun yumuşak anlamda yapılanı aslında sosyal medyada insanların hep güçlü hep zengin hep mutlu olmaya çalışmaları ve bunu diğer insanlara göstererek bir çeşit tatmin duygusu (buna onaylanma ve beğenilme duygusunu da ekleyebiliriz) yaşamaya çalışmalarıdır.

    aslında dönemler değişse de insanların davranışları icad edilen mecralara göre değişmektedir.o dönem için bu düzenlenen geceler ve partilerde statü göstermekse bu dönemde bunun karşılığı gittiği yerleri,içtiklerini,yediklerini sosyal medyada paylaşıp bakın ben yaşıyorum (!) dedirtmektir.

    aslında kitaplar eskimez yazılanlar güncelliğini kaybetmez.sadece okuyan kişi onu kendi dönemine göre yorumlaması gerekir.zira maya aynı maya dürtülerimiz aynı dürtülerdir.

    son olarak okunması gereken kitaplar arasında olduğunu düşündüğüm bu hikayeyi herkesin okumasını tavsiye ederim.kendinize iyi bakın esen kalın.
    (bkz: stefan zweig)

    edit:bkz ve düzeltme.
hesabın var mı? giriş yap