• hayatını izlediğin oluyor mu? kendinin en ucuna oturup, saatlerce seyrettiğin? nerede doğru karar verip nerede hata yaptığın, hangi replikte takılıp, hangi insana yanlış cümleleri kurduğunu fark ettiğin?

    olmaz mı? uykusuz geceler, hayatının sineması. her gece başka bir yılı, başka bir insanı oynatıyorsun. mutsuz son, kaybeden bir tek sen. aslında son filmin sonu değil, senin yani bir kaybedeşin sonu. ve bu film hayatının sonuna kadar oynuyor beyninde. dönüp duruyor yıllarca. izledikçe daha yavaş izliyorsun daha bir içine çekiyorsun her anı/yı. an mı yoksa anı mı? bence acı.

    ramak kalıyor bazen ve vazgeçiyorsun. vazgeçişletin can çekişlerin. canın can çekişiyor, bir yere gidemiyor. olduğun yer kendinsin. kendindesin ama kendinde değilsin. şarkıdaki gibi öyle bir yerdesin.

    öyle bir yerdeyim ki. devamı yok. bazen bir cümle binine bedel. bunu yapmayacaktınız. keşke 'bunun' ne olduğunu bilseydiniz. eminim yapmazdınız. insan bazen acır, acırdınız. yapmadıklarınıza. yapmadığınız şeyler için acıyamazsınız. iyisi mi susalım.

    daha fazla acımayın.
  • herkesin aklına gelir, gelmez deme, gelmiyor deme, inanmalarını bekleme. çünkü geliyor, çünkü geceler bunun için var. çünkü bu gecelerde bunun için yalnızsın, bir başınasın.

    hiç ummadığın yerde karşına çıkıyor. en kel alaka olan bir yerde. ağız dolusu kahkaha atarken birdenbire o kahkahayı yutup, karşında onu görmek gibi bir şey. vurulsan daha iyi, hiç değilse kan akar, öldüğünü görürler, anlam verirler. kimse niye vurulduğunu, neden vurulduğunu anlamıyor. asırlar süren bir duruş ve boşluğa bakışın. aslında birkaç dakika ve sonrasında iyiyim bir şeyim yok. aslında hiçbir şeyin yok. bir zamanlar her şeyin karşında ve kaybettim diyemiyorsun.

    o eski sıcaklık yok artık. bir buzulun iki ayrı parçası gibi. öyle soğuksun/uz. öyle uzak, bambaşka yönlere alıp götüren bir deniz. dur da diyemiyorsun. duramıyorsun. akıp, eriyip gidiyorsun yalnızlığın girdabında.

    boş duvarlara bakarak söylediğin cümleleri yüzüne söyleyebilseydin keşke. bak gördün mü keşke. her hayat bir keşke. ne yaşarsan yaşa pişmanlık. tarifsiz bir acı bu. tadını yalnızlar, yalnız kalanlar biliyor. bilseniz dayanamazdınız. o kadar yazayım.
  • neresinden tutarsan tut, bir önemi yok. çünkü elinde kalıyor, çünkü tutarsızlıklar silsilesi. çünkü. çünküyle başlayan ne varsa olumsuzluklarla devam ediyor. çünkü sen yoksun. bundan daha kötü ne olabilir ki?

    bir olmayışın olmamaması. çok acı. özenle suladığın bir çiçeğin açmayışı gibi bir şey. oysa sen rengarenk bir şeyler hayal etmiştin. ortaya çıkan manzara bir çöl.

    bu kadar da olmaz ki diyorsun. oluyor. daha kötüsü de olacak. ve bunun daha kötüsü de. kalbim çok atıyor bu ara. az atmalı bence. ne kadar çok atarsa o kadar sensiz. günde bir kere yeterli mesala.

    konuşmak isteyip tek kelime konuşamadığının farkına varmak daha acı. yaşamak isteyip susmak zorunda kalmal gibi. bence yaşayın. susmayın. söyleyin. hayat dinlemese de duvarlar dinliyor.
  • zombiler konuşamaz çünkü tanrı sırrını güvence altına almıştır.
    --
    gebe kalmak, tanrı'ya sunacak bir ruh daha demektir. doğumda ortaya çıkan kordon aslında kesilemez. çünkü o kordon sırata kadar uzanan bir yoldur.
    --
    ayrım yapılması yapana güç yapılana aciziyet veriyorsa bunun olumlu veya olumsuz olması bir önem arz ediyor mu? sonuç olarak sen üstünlük için kullanılan bir nesnesin ve hoşuna giden şey senin zayıflığının hiçbir şey yapmadan ödüllendirilmesi. beyaz kuğu da olsan, çürük yumurta da sonuçta yalnızlıkla boğuşacaksın. toplumsal bazda ırkın, cinsiyetin veya mesleğin bakımından yaşıyorsan da halüsinasyonlar dünyasında yaşayan basit bir deli olarak kalacak ve bunun farkına varmak istemeyeceksin.
    --
    işin aslı zombi, zombi olduğunun farkında olsa da hiçbir şeyi değiştiremez. dışlanır. korkulur. ayrımcılığa maruz kalır, insanların her gün yaptığını fiziksel olarak gerçekleştiriyor diye. belki de güçlü diye...

    not: kordonu kemirmek caiz midir? askerliğin çürük olması hangi ayrımcılığa girer? zombiler yiyip yiyip sıçmadığına göre blumia hastalığından mı muzdaripler?
  • bazı günler, bazı geceler, bazı anlar, ağladığını hissedip seninle beraber ağlayanlar var. insanın gözyaşları "biz" diye akar mı hiç? akıyor işte hiç!

    ağlamaya!
    bize!

    aynı yerden yüzlerce kez geçip yüzlerce kez geçememek. orada kalıyor insan. oradasın, oradayım, oradayız. zaman bir milim bile değiştirememiş yerimizi. karşı karşıya konulan iki noktayız.

    duyuyorsun değil mi? sana anlattıklarımı, sana gülümsemelerimi, sana sitemlerimi. kalbim ağrıyor diyeceğim. her zamanki gibi yanlış anlayacaksınız. anlaşılmamaya yanlış anladınız demek ne kadar saçma. düpedüz anlamıyorsunuz. anlamayın. insan anlaşılmamaya da alışıyor.

    gitsem ve kalsam diyorsun. bence insanlar size uçuk gelen bir hayalini anlatıyorsa anlam veremeseniz bile ne güzel diyin. pembe bir yalan sizi küçültmez fakat onun hayalini yüceltir. aynalar ne garip? her bakan yüceliyor. aynalar acizliğini göstermiyor.

    sildim.
    silinmek ve izi kalmamak.

    hayat bir gün bizi silecek. ve haber bile vermeyecek.

    o kadar sayıklamanın hiçbir anlamı yok. anlamsızlıklar denizi. cümleler girdap, boğuluyoruz.

    çok sevsin seni.
  • tüketici yalnız heyeti olsa başvurularla baş edemezlerdi. minyonlarca mektup, onbinminyon şikayet. ve bir çoğu çözüme ulaşmazdı.

    şimdi iki renk var. ben ve sen. tüm renkler silinmiş geriye kalan. bu kadar önemseme sil gitsin. hayat basit şeyleri kafaya takacak kadar uzun değil. yağmur güzel yağıyor fakat ıslanmıyorsan. gökyüzünün elleri var mı? o da bizim gibi kendi mi siliyor yanaklarını? ya da sevgilisi yeryüzü mü? bu kadar kavuşamamaya ancak bu kadar ağlanır.

    aramızda boşluklar var
    asla dolmayan
    asla dolmayacak
    aramızda dünyalar
    benim gidemediğim
    senin gelemediğin kadar
    bende de aynı
    inan hep aynı

    duvarlara sor inanmıyorsan
    bazı insanların şahidi duvarlardır.
  • sen her şeye rağmen çok ...............

    o boşluğa binlerce kelime koy yine az geliyor. yazamıyorsun, anlatamıyorsun, ifade edemiyorsun. öyle anlaşılmaz bir anlaşılırlık.

    aradığını bilmeyen insan dolu her yer. arıyor, sürekli arıyor, bir arayış halinde. ne aradığını kendisi de bilmiyor. bulsa ne yapacağını daha hiç bilmiyor. öyle bilinmez bir arayışlık.

    tam olur dediğin vakit nasıl da vuruyor kalbine kalbine. bu acı dar geliyor bedenine. ellerinde kir yok, boşluk kir tutmaz. fakat boşluk acı tutar. boşluğuna her baktığında kocaman bir acı. o kadar büyük bir boşluk.

    insan, insanın acısıdır.

    bunu palyaço sözü olarak literatüre geçirin bi zahmet. hayatın tattırdığı en güzel acısın.

    duvarlar hep bu yüzden pembe. tozunu almıyorum. almıyorum ki güzel olan tek şey onlar kalsın. anlamasalar da dinliyorlar. duvar deyip geçme. bir çok insandan daha duvarlar, gerçekten duvarlar.

    aldanmak. insanın kendine aldanışı mı yoksa karşısındakinin aldatışı mı? garip bir üçlem. üçüncüsü sensin. arada sıkışıp kalmışsın. hayat çok sıkıyor. bir gün kalbinden patlıyorsun. kalp bu atar da patlar da. bizimkiler patlardamarlı.

    bazı insanların tattırdığı acı bir ödül gibi gelir insana. saklar herkesten gururla. taşır aklının en gizli odalarına. kimse o acı ödüle ulaşamasın diye. teşekkür bile eder üstüne.

    teşekkürler.
    bütün acılar için.
  • ca ceyli calacula da camburceyli cap cup
  • herkesin hiçbir şey ifade etmediği zamanlarda insan daha mı mutsuz yoksa daha mı anlamış. böyle bir anlamak insanı mutlu mu eder yoksa mutsuz. bir diğer yoksa yalnız? d hepsi.

    tam unutacaksın, bir hatırlama geliyor!

    gelme, nolur gelme diyemiyorsun.
    aklın sana acı çektiriyor. insan aklı işte acıya duyarsız.

    acı çok oldu. uyuyalım da unutalım birkaç saatliğine. onca zamandan sonra sanki insan birkaç saat sevmiş gibi. saat kullanmayın. daha fazla sevin.
  • aslen sensizliliyim. doğma, büyüme, yaşlanma ve ölme olmadığın bir yerde seni aramak, beklemek ve gelmeyeceğini bilmek. sensizlili olmak kocaman bir yalnızlık işte. çünkü benden başka hiç kimse oralı değil.

    siz şimdi neysiniz ya da neydiniz?

    biz sadece yalnızız.

    arkadaş değiliz. arkadaşlar bu kadar çok sevemez birbirini. dostlar ha keza onlarda. kan bağı da olmadığına göre. adı koyulmamış bi bağ. kan akıyor üzümlerinden.

    biz sadece yalnızız. bu kadar mı sever insan birbirini? özlem; adına eşdeğerdi. adının diğer anlamı özlemdi, özlemekti. adın sızlamaktı. düşün, bu sadece adın. geri kalanları düşünmeye kalksak ağıt. bence kalkmayalım.

    şimdi üç seçenek var önümüzde. biz yine aynı şıkkı işaretleyeceğiz. şıklar hiç şık değil. yakışmıyor bu bize. giymeyelim dediğim halde, yapıştı üzerimize.

    çıkarsana, yüzündeki yabancıları. hepsine yabancısın, hepsine yalancısın. vakit geçsin diye boş şeylerle uğraşmak gibi bir şey işte. unutmak için. acılar unutulmuyor ki!

    ömür dediğin andan ibaret. bu yüzden ömür demiyorum. sana çıkacağımı bilen biliyor. bana susmak düşer.

    bitiyor, merak etme her şey bitiyor. yerini bir gün hissizlik alacak. insanın kalbi varken yokmuş gibi davranması, kendine yapacağı en büyük ihanet.

    kalp bu tersine çevirince acı çalıyor.
hesabın var mı? giriş yap