• berbere gittiklerinde sadece saç ve sakal kestirmiyor, yanaklarına ağda yaptırıp, kulaklarındaki kılları da yaktırıyorlarmış ve yüzlerine de masaj yaptırdıktan sonra sıcak havluyla rahatlattırıyorlarmış ciltlerini ve tüm bunlar için ortalama bir fön ücretinden çok daha az ödüyorlarmış.

    ufkumu açmasa da, yararlı bir bilgi olmuştu. sociolinguistics dersinde "türk berberleri" diye sunum yapıp, aa almıştım. amerikalı kadın hocamız da şaşırmış, bu çifte standartı kınamıştı.
  • erkeklere güvenme sadece ideallerine inan ve onların peşinden koş , demişti.
  • bir de kendi aralarında beğenmedikleri kızlara "patates" diyorlarmış. beğendikleri için hangi sebze adını kullanıyorlar, o kısmı henüz öğrenemedim.
  • tek beklentileri kendilerini dinleyen ve anlayan kadınlar imiş, ama pratikte beklentileri değil güdüleri ile hareket ediyorlarmış.
  • ilkokul hocamdan lisede öğrendiğim bilgidir.

    ilk okuldayken sınıf öğretmenimiz beni ve birkaç arkadaşı yanına çağırıp kendi çapında bilinçlendirmek istemişti. verdiği bilgi şu "bakın çocuklar tuvalete gidince ayakta işemeyin. tam bitmeden de kalkmayın. bazen bitse bile tam bitmemiş gibi bir his olur o zaman da torbayı (testislerden bahsediyor) biraz avuçlayın bunun üzerine biraz daha işeyebilirsiniz, tam bitmiş olur." ben bu bilgiyi alıyorum ve atıyorum kafamın bir köşesine. çünkü gerçekten bazen daha fazla işeyemediğim halde halen işemem gerekiyormuş gibi bir his oluyordu ve kimseyle paylaşmadığım bir şeydi bu. ve uzun yıllar kullandım bu bilgiyi. işe yarıyordu da. lisede biyoloji dersi aldıktan sonra testislerin de o torbanın da işemekle bir alakası olmadığını öğrendim. ve büyük şoka uğradım. bir sonraki işemeye gidişimde taşakları avuçlamadım. işeyebildiğim kadar işedim, bekledim. halen işemem gerekiyormuş gibiydi ama işeyemiyordum. ve o noktada sadece beklemeyi tercih ettim. 10 saniye kadar bekleyince birazcık daha işeyebildiğimi farkettim. olayın torbayla taşakla avuçlamakla bir alakası yoktu. bu önce öğretmenime olan inancımı zedeledi. sonra öğretmenlerin, büyüklerin her şeyi bilemeyebileceğini anladım. hatta bazı şeyleri yanlış bilebileceklerini anladım. öğretmenim adına utanç verici bir durumdu bence. ben lise öğrencisiydim, o ise 40 küsür yaşında bir ilkokul öğretmeniydi. yıllardır insanları eğitiyordu ve bir şeyleri çok yanlış bilebiliyordu. lisede doğrusu öğretilen bir şeyi. olay çok dağıldı sidik taşak falan iğrenç bir yere gidiyor. benim bir erkek vasıtasıyla öğrendiğim en önemli bilgi bu olaylar sonucunda yaptığım bir çıkarımdır:

    birinin size bilmediğiniz bir şey söylemesi doğru söylüyor olduğu anlamına gelmez.
hesabın var mı? giriş yap