• türkiye'nin gerek siyasi seçimleriyle, gerek iç ve dış politikalarıyla içinde bulunduğu durum.

    bu durumu anlatan (bkz: levent bulut) yazılarından birini de şuraya bırakayım :

    --- spoiler ---

    oy verdikleri partiyi takım tutar gibi destekliyorlar.

    yanlışı doğruyu asla sorgulamıyorlar.

    biatsa biat, itaatse itaat diyorlar.

    dağa, taşa ismini koyuyorlar. dokunmayı ibadet addedip peygambere benzetiyorlar.

    adına şükür namazı kılınmalı diyorlar,

    -haşa- bir de "allah'ın tüm vasıflarını taşıyor." diye övünüyorlar.

    "allah okumuşların şerrinden bizi korusun!" diye dua da ediyorlar. kul hakkı yiyerek torpille işe adam almayı allah'ın emri diye savunuyorlar.

    sen bunları eleştirdiğinde ise müslümanlığı kesinlikle sana bırakmıyorlar.

    ***

    anayasa değişikliği için referandum yapıyorlar. bunu da: "bu ülkede bir daha darbelerin yaşanmaması, ülkenin geleceğinin karartılmaması için, demokrasinin kesintiye uğramaması için 'evet' diyoruz.'' söylemleriyle savunuyorlar.

    chp'yi de "yargı ve bürokratik iktidarla" özdeşleştiriyorlar.

    hayır diyenlerin "darbe anayasasını savundukları gerekçesiyle darbeci olduğunu" öne sürüyorlar.

    aralarında aydın, yazar, hukukçu, sanatçı, öğretim üyesi ve siyasîlerin bulunduğu bir grupça, "yetmez ama evet!" söylemiyle alkışlanıyorlar.

    sonrasında darbe girişiminde bulunan hoca efendilerinin "imkân olsa, mezardakileri bile kaldırarak, o referandumda 'evet' oyu kullandırmak lâzım." beyanıyla destekleniyorlar.

    referandum sonucunu "millet darbe yaptı." diye gazetelerde manşetlerle kutluyorlar. "dünyanın dört bir yanından, okyanus ötesi'nden bu sürece destek veren tüm kardeşlerimi de kutluyorum." diye selâm yollamayı ihmal etmiyorlar.

    ***

    kimsenin ne olduğunu bilmediği cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi için sandık kuruyorlar.

    karşı çıkanları darbeci, terörist, hain ilân ediyorlar. kendi zihniyetleri dışında herkesi küçümsüyor, fikirlerini yok sayıyorlar.

    yargıya hesap vermedikleri gibi yargıyı sopa hâline getiriyorlar.

    ama sorsan "türkiye bir hukuk devleti" diyorlar.

    oysa sanatı, sanatçıyı hor görüyorlar.

    andımızdan rahatsız oluyorlar.

    "türk'üm" demeyi ırkçılık sayıyorlar.

    "milliyetçiliği ayaklar altına aldık." itiraflarına rağmen "yerli ve milliyiz." diye övünüyorlar.

    ***

    tekel'i türk telekom'u, limanları, şeker fabrikalarını elden çıkarıyorlar.

    faiz ve enflasyonun yüzde 20, resmî kayıtlara göre işsizliğin yüzde 11 olduğu ülkede,poşetleri bile 25 kuruşa satıyorlar.

    bir otomobilden ötv, mtv, kdv ve araç tescili adı altında yüzde 140 vergi alıyorlar.

    sanki ceplerinden vermiş gibi köprü yaptık, havalimanı açtık diyorlar.

    açlıktan, işsizlikten, parasızlıktan, iyi ya da kötü ülkede yaşanan her şeyden mesul olmalarına rağmen dış güçleri suçluyorlar.

    hakkını isteyen eyt'lilere ekonomik savaşı örnek gösteriyorlar.

    iş kendilerine gelince durum değişiyor, itibardan tasarruf olmaz diyorlar.

    fakat itibarı, uçakların sayısı, sarayların büyüklüğü, makam araçlarının lükslüğü sanıyorlar.

    kimi zaman ise ekonomideki bozulmayı kabul etmeyip ekonomi çok iyi diyorlar. yersen!

    ***

    tarımı, hayvancılığı bitirip saman, nohut, mercimek börülce ithal ediyorlar.

    şarbonlu sığırları kontrol etmeden alıyorlar.

    asgari ücretten vergi alınmasın teklifini reddediyorlar.

    oysa lafa geldi mi hak, hukuk ve adaleti dillerinden düşürmüyorlar.

    yaptıkları bütçede, faize ödenen parayı eleştirenlere ise terörist diyorlar.

    ***

    ağızlarını her açtıklarında akp ile koalisyonlardan kurtulduk diye övünüyorlar.

    oysa 16 yıllık akp iktidarında her seçimde farklı ve yeni ortaklıklar yapıyorlar.

    kimi zaman habur'da davullu zurnalı teröristlerin karşılanmasına izin veriyorlar, kimi zaman "allah türk dilini kahretsin" diyenlerle "megri megri"yi söylüyorlar.

    kimi zaman bbp, saadet ya da şimdi olduğu gibi mhp ile ittifak yapıyorlar.

    bununla beraber anlamak isteyene arada, "bir ortak yanımız vardı. inanın bana, aynı menzile giden farklı yollardan biri.." sözleriyle aslında çok şeyi anlatıyorlar.

    ortaklar ve isimler değişse de asla değişmeyen türk düşmanı, atatürk ve devlet düşmanı kim varsa onların söylemlerini görmez ve duymazlıktan geliyorlar.

    körler sağırlar bir birini ağırlar modelini dünyada ilk ve tek olarak ülkemizde başarıyla uyguluyorlar. emeği geçenleri tebrik ederim!

    para nerede?

    suriyeliler dönsün diyerek fitne çıkartanların olduğunu söyleyen bakan soylu,"üniversiteye imtihansız giriyorlar. hastanelerde sıra beklemiyorlar. bunlara toki ev veriyor."sözlerinin yalan olduğunu açıkladı.

    hiç uzun uzun anlatmayacağım. başta reis olmak üzere, akp'li bakan ve yöneticilerin suriyeliler için yapılan harcamayla ilgili resmî açıklamaları var.

    bu yüzden tek tek söyledikleri rakamları yazmayacağım.

    ama bu rakamın günümüzde 40 milyar dolar olduğu biliniyor.

    şimdi soruyorum ülkemizde 3,5 milyon suriyeli var. eğer bunlara dediğiniz gibi para harcanmıyorsa 40 milyar dolar nerede? yok eğer dediklerinizle suriyelilere para, yemek, giyim vb. gibi kalemlerle para harcanıyorsa suriye nerede?
    --- spoiler -----

    edit kaynak: http://www.gunboyugazetesi.com.tr/…rkiye-2256yy.htm
  • adam nasıl doğru yazmış. bunları okudukça bu ülke insanına sevgim ve saygım azalıyor bazı akrabalarım dahil!
    bu eğitimsizlik veya cehaletle açıklanabilir ama gitgide beter oluyoruz. yeni nesil eskisinden beter...umutsuzum! mutsuzum!
    tanım: türkiye gerçeklerini apaçık anlatan yazı.
  • tüm doğruları tek tek sıralamış arkadaş. vallahi şu olayları başka bir ülkede yapsalar tüm siyasileri döve döve ülke dışına atarlar bir daha da ülkeye sokmazlar. biz de insanlar el üstünde tutuluyor.
  • medeniyet yoksunu, ilkel, cahil topluluk olarak anılacağız hep. bu böyle gidecek gibi duruyor. en az 5 nesil geçmesi gerekiyor farkı azaltmak için belki de.
  • ben bir insan değilim öncelikle.
    benim önceliğim yaşamak, sevmek ve dünyam ile bir bütün olmak değil!
    ben bir vatandaşım; önceliğim bu.
    vergilerim değil beni vatandaşlıkla yükümlü yapan yo. ben içine doğduğum coğrafyaya borçluyum. varlığımı atalarıma borçlu olduğumdan; onlardan bana miras kalan bu toprağa, devlete borçluyum ve önceliğim bu olmalı muhakkak.
    peki ben, sen; bizler bu önceliklerimizi böylemi yerine getiriyor ve böyle sonuçlar mı veriyoruz...
  • güzel bir yazı olmuş dedigim başlıktır. bu kadar az ilgi görmesi de üzdü.
  • çok güzel yazı, memleketin özeti gibi.
  • bir gün otobüsün üzerinde meğri meğri
    bir gün otobüsün üzerinde bozkurt işareti
  • az bile yazmış . irdelersek daha neler neler ortaya çıkar ama büyük çoğunluk bu pislik sistemden beslendiği , varlığını bu bozuk düzene bağladığı için yine boşuna sinirlerimizi yıpratırız.
    emeği geçenlerin allah belasını versin.
  • şaşırtmayan durumdur.

    ülke garip falan değil, halk cahil ve böyle olmaya kodlanıyor.

    atatürk zamanında biraz bilinç yarattı, bugünün çağdaş görüşlü azınlığını yarattı ama yetmedi çünkü daha çok üreyen, daha az okuyan, daha fazla dine inanan, daha az sorgulayan çoğunluk bu şekilde kodlanmaya hazır.

    ve bu çoğunluk kendilerini milliyetçi falan sanıyor.

    vurdumduymazlık değil halktaki, öğrenilmiş çaresizlik, 40'ımı geçtim henüz düzgün bir iktidar görmedim, aradaki kısa süreli iyi dönemleri saymazsak genelde kötüye gitti durum, trend böyleyken bunu tersine çevirmek de imkansız, yokuş aşağı freni patlamış otobüs gibi gidiyoruz ve bunu sadece biz görüyoruz, otobüs şoförü ve beleş bilet verdikleri hallerinden memnun.
hesabın var mı? giriş yap