• hangi ilişki içinde olursanız olun insanın hissetmek istediği en temel duygu bu oluyor galiba. sevgiden, aşktan, çok daha değerli bir duygu. bu olduğu zaman birine güvenmeyi başardığınız zaman karşınızdaki her engeli aşacak gücü kendinizde buluyorsunuz. inşa etmesi çok uzun sürüyor, bir insana kısa sürede sevgi besleme imkanınız olabilir ama bir insana kısa sürede güvenme ihtimaliniz çoğu zaman yoktur.

    onun ya da sizin yaptığınız şeyler ile her seferinde o güvenin inşa edilmesini sağlayan duvara bir tuğla ekliyorsunuz. eğer ortada güvensiz bir durum varsa da o inşa ettiğiniz duvarı tek bir darbe ile kendi ellerinizle yıkmayı tercih ediyorsunuz. işin garip yanı bunu yaparken, kendi ellerinizle o duvarı yıkarken sizin canınız yanıyor. yani o güveni yıkan yerle bir eden siz değilsiniz ama tam anlamıyla yıkma işi, o fazlasıyla cesarete ihtiyaç duyduğunuz olay size düşüyor.

    her duygunun zamanla geliştiğini ve sağlıklı olanın da bu olduğunu düşünen bir insanım. her ilişki zaman içinde inşa ediliyor. bazen bazı insanları hayatımdan çıkarmayı tercih ettiğim ya da düşüncelerimin, duygularımın değiştiği zamanlar içinde de bulundum. işin garip yanı bunu yaparken kısa bir süre için fazlasıyla zorlanmış olsam bile sonrasında çok daha sağlam adımlar ile devam ettim. hatta bir süre sonra harcadığım zamanlar için fazlasıyla üzüldüm. gereksizdi, olmayacak şeyleri zorlamak anlamına geliyordu.

    aynı zamanda hayat o kadar garip ki benim güvenmediğim ve bu nedenle hayatımdan çıkardığım insanlar bana ölümüne güvenen insanlardı. daha dün gece bir arkadaşımla konuşurken bunu fark ettim. "tanıdığım en naif, en düşünceli, en güvenilir insanlardan birisin ama aynı zamanda en vicdansız insanı da olabiliyorsun. birisi sana yanlış yaptığı zaman, güvenini boşa çıkardığı zaman hiç acımadan kendi ellerinle mezarını kazar onu oraya canlı canlı gömer asla da arkana bakmazsın. tam anlamıyla tezatların insanısın." bu konuda da oldukça haklıydı. ben insanlara güven verirken, bunun için çaba harcarken karşılığında bana güven vermeyen davranışlar yapıldığı zaman ise orada durmaya gerek duymuyorum.

    hayatı stabil bir şekilde ve huzurla yaşamaya çalışıyorum. insanlara yalan söylemeleri yerine her şeyi açık açık söylemeleri için her zaman açık kapı bırakıyorum. yani bir insan hakkında şunu diyebilmek istiyorum "ya bu insan ne olursa olsun dürüst davrandı, kaybetmek pahasına bile olsa bunu yapacak kadar yürekli bir insandı. ben bu insanı kolay kolay kaybetmek istemem." ama bu dürüstlük kişiliğime ya da karakterime bir hakaret içeriyorsa da gereken şeyi yapıyorum. kimsenin dürüstlük ayağına bana saygısızlık yapmasına da izin verecek birisi değilim. çünkü bu dürüst olmak amacıyla değil de size zarar vermek ve kendinizi değersiz hissetmeniz için yapılan bir şey oluyor.

    son yıllarda özellikle bu şekilde yaşıyorum. her duygumu yavaş yavaş inşa ediyorum. bir insandan ne beklemem gerektiğini, onun neyi yapabilecek durumda olduğunu analiz etmeye çalışıyorum ve bunda da çoğu zaman başarılı oluyorum. bir insan bana zaman içinde güven vermiyorsa veremeyeceğini kabul ediyorum. çünkü bu insan o kadar, ondan daha fazlasını beklemek zaman kaybı olacak. hani insanın hayatında onun hayatında olmak isteyen insanlar olur ama kimin hangi şekilde kalacağına o insan karar verir ya aynen bu şekilde yaşıyorum.

    bir insan hayatımda olmak isterse buna dünden razıymış gibi davranmanın kendime hakaret olduğunu düşünüyorum. hani bir insanı seveceksem herhangi bir şekilde bana ilgi gösteren birisi değil de o istediğim insanın, değer verdiğim ve değer gördüğüme inandığım insanın olmasını istiyorum. diğer türlü herhangi bir insanın benim hayatımda olması tercih ettiğim bir şey olmuyor. çünkü ben bir şeyler vereceksem ve bunlar gerçekten değerli şeyler olacaksa aynı şeyi karşımdaki kişiden de beklemenin hakkım olduğunu düşünüyorum.

    hayatta her şey zamanla gelişiyor, olgunlaşıyor ve olması gerektiği şekilde oluyor. bazen ise asla olgun bir hale gelmeyeceğini bilerek, anlayarak, kabul etmek gerekiyor. bazen bazı şeylerle boş yere uğraşmak yerine kendi haline kalmak daha iyi hissetmeye neden oluyor. hayatta herkesin bir ederi oluyor ve bundan fazlasını vermek kendine haksızlık oluyor. bir şeyleri vermek için herhangi birini değil de değecek insanı beklemek ya da bütün hayatını onurlu bir şekilde yaşamaya çalışmak çok daha güçlü olmanıza neden oluyor. bugün bunu anlamıyor olsanız bile, çok zor gelse bile bir gün mutlaka doğru yolu seçtiğinizi anlıyorsunuz.

    debe edit: önce kendinize güvenin, kendinizi her anlamda iyi bir hale getirmeye çalışın. güvenilir birisi olmaya çalışın ve başkaları hakkında düşünerek vakit kaybetmeyin. siz gerekeni yaptıktan sonra bırakın kimi kaybettiğini ve neleri yok ettiklerini onlar düşünmek zorunda kalsın.
  • orospu çocukluğudur. açık ve net. bunu tatmayan sözlük yazarı ya 12.5 yaşındadır ya da ankara harikalar diyarında yaşıyordur.
  • ünlü bir villain abimiz (bkz: thanos) bu konuda cok cok basit bir cikarim yapmistir.

    we are all bad in someone's story.

    yani diyor ki, hepimiz, birilerinin hayatinda (hikayesinde) kötüyüz. dolayisiyla, söyle güvenirim böyle güvenmem deseniz de, paranin öteki yüzünde oldugunuzu unutmayiniz.

    edit: mesajlar yagmadan eklemekte fayda var, ilk soyleyen bir film karakteri degil tabi, origin bulunursa ogrenir, editleriz yine.
    edit2: gizli kaynaklarim uyardi*, anthony marra kardesimiz, the tsar of love and techno adlı kitabında “you remain the hero of your own story even when you become the villain of someone else’s” demis. dolayisiyla benim icin konu kapandi.
  • hayal kırıklığına uğratır.

    benim şu hayatta en güvendiğim kişi yorgan mesela. sonra da mutfaktaki masa. insana güveneceğime onlara güvenirim daha iyi.
  • sikilip kendine gelmekle sonuçlanır. ağrı dağı'na bile sırtınızı dayamayın derim.
  • bir gün 'kör kuyularda merdivensiz kalmayı' baştan kabullenmektir.

    genelleme yapmak istemem, ama sadece istisnalar kaideyi bozmaz diyebilirim..

    güvenilir, müstesna insanlar halen mevcuttur belki.. (yani umarım öyledir. hiç karşılaşmadım ne yazık ki)-

    fakat insanlar çoğunlukla güven kırıklığına sebebiyet veren varlıklardır maalesef.
  • yıllardır yapmadığım şey. sanırım ergenlikten çıktıktan sonra kimseye tam anlamıyla güvenmedim ve hiç de haksız sayılmadığımdan eminim.
  • çaba değil zaman gerektirendir.

    güven isteyerek olmaz, birden bire olur. bir bakarsın güveniyorsun. ve iyi şeyler bi' anda olur. ve güven ile inanç arasında ince, şeffaf bir çizgi vardır.
  • dünyanın en konforlu duygusudur.
    bunu hissettiren kişi, evindir.
  • ‘’güvensiz kalplerimizi, karaktersiz insanlara borçluyuz.’’

    charles bukowski
hesabın var mı? giriş yap