bir işin doğrusunu bilmek ama anlatmaya üşenmek
-
mesela bir olaya tanık olursunuz. o olayın aslını astarını iyi bilirsiniz; iki arkadaşınız konu üzerinde yanlış tahminler yaparak tartışır; doğrusunu bilmenize rağmen araya girmeye üşenirsiniz. siktir et, dersin; ne uğraşacaksın. inanılmaz bir yılgınlık çöker üstüne.
-
bu gerizekalılara laf mı anlatacağım şimdi alt metinlidir.
-
ya inatlaşıyorlar ve anlamak istemiyorlar ya işte o vakit 'koy götüne rahman' deyip, kafa sallayıp devam ediyorum.
-
"söylesem, dinleyip anlayacak yok; sussam, gönül razı değil" durumu...
-
anlatmaya üşenmek değildir belki ama karşınızdaki insanlar dinlemiyor veya sadece kendi bildiklerinin doğru olduğunu savunuyorlar ise; doğrusunu dinleyecek insanlara anlatmaya çalışmak daha mantıklıdır. detayı çok, örneği çok ama yazmaya bile üşendim be sözlük. (bkz: üşeniyorum o halde varım)
-
çok kolay çözümü olandır. doğrusunu, sonucunu veya mantığını tek kilit kelimeyle bir cümlede verirsin, karşındakinde merak uyandırırsa veya onu algılarsa sana soruyla gelip doğrusunu öğrenecektir. bu sayede boşuna cümle kurmadan -burası önemli- gerekli kişilerle bilginizi paylaşmış olursunuz.
-
''boşver uğraşsınlar'' demenin bir alt metnidir.
-
pek isabetli bir davranıştır, zira o doğru bilinen şey biz anlatana, karşıdaki de anlayana kadar zaten yanlış hale gelir.
-
personel devir oranı yüksek bir şirkette uzun süre çalışmayı başaranların başına gelen durum.
-
(bkz: hı hı)