• maliyet, erkeğin kadına kur yapmaya başlamasından nişana, evliliğe ve sonrasına kadar uzanan kocaman bir hayatı kaplar.

    flört zamanı sancılıdır. önce yemeğe çıkarırsın, sinemaya götürürsün. çiçeği-hediyesi bitmez. zaman geçtikçe beklenti artar. her seferinde aldığının ya da yediğinin bir adım daha ilerisi, iyisi beklenir.

    sonra iş ciddiye biner; aileler tanışır, söz olur, nişan yapılır. bir ton masraf... sıra evliliğe geldiğinde ise bütün birikim altına, pastaya, bir daha giyilmeyecek olan gelinliğe, berbere, kuaföre... gibi saymakla bitmeyecek olan lüzumsuz ve insanın yanına kar kalmayacak herşeye gider.

    evlenince de başka türlü masraf kapıları açılır. bu sefer, her iki aileye hiç gidilmediği kadar çok gidilir veya onlar gelir. o zamana kadar hediye bile alınmayan yakınlara hediyeler alınır. kadın çalışsa da kremi, parfümü, giyimi-kuşamı bir maaş ediyormuş, farkedilir. herşeye rağmen çalışmasına şükredilir. o da olmayaydı ne yer ne içilirdi. sonra... sonrası asla bitmez. yazık erkeklere. hayata kadın gelmek varmış. (bkz: oh kebap)
  • şunu aldım, bunu aldım diyen erkeği mi meydana çıkarıyor yoksa bir erkeğe bunları söyletecek kadar üzerine yıkılan kadını mı bilemedim. böyle şeyleri okudukça ufkum genişliyor. ah anne ah... ne biçim çocuk yetiştirmişsin. kadın bana dedi ki hep, ödeyemeyeceğin şeyi ısmarlama, dönemeyeceğin yere gitme, alamayacağın giysiyi giyme, birisi hesabı ödeyecekse, baştan biliyorsan öküz gibi yeme ayıp... aileyle restorana gidince, ikinci kolayı istemeye çekinen tayfadanız biz yani. halbuki bilseydim erkeğe gömmek serbest, onu da isterim, bunu da isterim demek normal. ohoo... ama alışmamışım işte. ölümü gör, valla olmaz, kendimi rahat hissedemem, aaa olmaz geçen sefer de sen ödedin diye kendimi parçalamışım be boş yere. bazı kadınlar çok akıllı. bakıp bakıp bir şeyler öğrenmek lazım.
  • uzun donemde sabit maliyetler adı üstünde sabit kaldığından ve ortalama maliyetler düşeceğinden marjinal fayda ve marjinal maliyetin kesiştiği nokta en karlı nokta olacaktır.
  • hayatima cok kadin girmedi, liseden baslayip esime kadar olan iliskilerimi cok rahat sayabilirim yani. asla bu hesabi yapma ihtiyaci duymadim. yapan hemcinslerime de 2 cift lafim var.

    birlikte oldugum kadinlarin hepsi de yanlarinda olmak icin can attigim, tekrar gorusecegimiz vakti iple cektigim kadinlardi. kisacasi birlikte vakit gecirmek icin her seyi feda edebilecegim kadinlardi ve bu ugurda harcadigim parayi hic dusunmedim. cebimdeki son paraya kadar hic cekinmeden harcadim. yeri geldi onlar da harcadi. oyle zaman geldi cebimizde para olmasa da ciktik disari tansas'tan birseyler alip gidip kordonda cimlerde oturduk bir cok kere.

    cebinizde ne kadar para olduguyla degil, kendinizle ilgilenen kadinlar bulun. yaninda olmaktan mutluluk duydugunuz, tekrar gormek icin can attiginiz kadinlarla birlikte olun. o zaman boyle maliyet hesaplarina girmeyeceksiniz emin olun.
  • yoktur.
    "balığın bisiklete ihtiyacı ne kadarsa kadının erkeğe ihtiyacı o kadardır"
    tüm kadınlar bu düşünceyi benimseyebilse ne güzel olur.
    ve kadın-erkek meseleleri ihtiyaç meselesi değil, yalnızca sevgi münasebetleridir. kutsaldır.
  • kimilerini sarsacak düzeyde bir maliyettir.

    etkileyebilecek kadar zeka,
    sevebilecek kadar kalp,
    hayatı paylasabilecek kadar yürek,
    utandırmayacak kadar görgü,
    eksiklik hissetmeyecek kadar eğitim.

    en minimalist hali ile, bunlar gereklidir bir erkekte. sahip olmak, maliyetlidir tabii... bir kadınla bunlara sahip olmadan ilişki yaşamaya kalkmak da daha maliyetlidir ama. faturası ağır olabilir.
  • türk erkeğinin evliliğe bakışını simgeler.
    (bkz: hayatta en önemli şey kariyer) (bkz: sen çalışırsın karı yer)
hesabın var mı? giriş yap