• biraz da buna yönelelim ne dersiniz?;

    (bkz: erkeklerin feministleri sevmeme nedenleri)
  • zayıf, hor görülen, şiddete uğrayan kadınların arkasında durmak hepimizin görevi değil mi zaten? peki neden savunanı ayırmak gibi bir çaba içindeler anlamıyorum. insan olan herkesin -ki hayvanlar bile bunu yapıyor- yardıma muhtaç birine yardım etmesi ne zaman feminizm oldu? bu sizi yalnızca insan yapar. olması gerekeni yapmak sizi başkalaştırmaz.
  • feminist olması gayet doğal. ama bugün de bir kadın yazarla tartıştık bu konuyu, şöyle ki; bazı kadınlar için feministlik, kadınlara duyulması gereken ayrı bir saygı talebi oluyor. bunu savunurken bazı kadınlar dolaylı olarak kendi benliklerinin erkeklerin benliklerine nazaran üstün olduğu fikrine kapılıyor. eğer belli bir topluluk eşitlik istiyorsa, kendi tarafının da kayırılmaması gerektiğinin bilincinde olmalı. kadının toplum nezdinde normalleşmesini istiyorsanız, cinsel obje olarak görülmesinden rahatsız oluyorsanız o zaman ‘kadının kutsallığı’ temasını da geride bırakmanız gerekiyor. tabiki bazı belaltı veya fiziksel hususlarda kadına ve erkeğe aynı şekilde davranılamaz lakin gerekli gereksiz ‘kadına kadın olduğu için yol vermek, kadına kadın olduğu için nezaket göstermek’ gibi düşünceler de bir noktada cinsiyet ayrımcılığıyla kesişiyor ne yazık ki... somut, fiziksel aciziyeti bulunmayan kimseye farklı ve tolere bir tavır göstermeniz gerekmez. haklarını isteyenler, haklarını çifte standart gözetmeksizin talep etmeliler. kadın/erkek eşitliğinden bahsediyorsak bu evrensel bir olgudur ve önüme sunacağınız hiçbir argüman (ülkenin ideolojik durumu, cinsel açlık vs.) bunu değiştiremez.
  • eşitliği savunan bi düşünce yapısıyla feminizm savunuluyorsa, haklılardır, karşı cins tarafından bu kadar ötekileştirilen bi ırkın bunu talep etme hakkı vardır.
  • babasıyla çocuklukta travmatik ilişkisi olanlar olur
  • îç ve dış çirkinliği koca bulamayacak seviyededir. benim tanıdıklarım öyle yani.net!
  • simone de beauvoir şöyle der: "kadın olarak doğulmaz, kadın olunur."

    marx'ın "kendinde sınıf" - "kendi için sınıf" ayrımına da benziyor ama bilemedim.

    sınıf bilinci ve kadın olma "bilinci" arasında belkim bir metodolojik analoji vardır.

    edit: dolaysiztumlec uyardı yukarıdaki söz judith butler'a ait değilmiş, simone de beauvoir'e aitmiş.
  • ben açıkçası kendi nedenimi anlatacağım. ben açıkçası belli bir yaşa gelince mantıklı olduğunu düşünüp falan feminist olmadım. benim kendimden 6 yaş büyük bir abim var ve küçüklüğüm hep onunla geçti. onunla geçtiği için de hep örnek olarak kendisini aldım. onun yaptığı şeyleri yapmaya çabaladım. mesela dövüşürdük ben kaybederdim bunu hep yaş farkına bağladım asla cinsiyetle bir alakası olabileceğini düşünmedim. bunun genel sebebi de annemin düşüncelerinin de bir yönde olmasıdır. neyse çok net hatırlıyorum 6 ya da 7 yaşındayım, abimle yine kavga etmişiz o da bana yastık fırlatmış, yastık da yere düşmüş. odaya anneannem geldi ve bana kızdı. dedi ki o yastığı kaldırsana oradan. ben de abimin attığını ve onun alması gerektiğini söyledim. bana kız olduğumu ve almanın benim görevim olduğunu söyledi. o kadar anlamsız gelmişti ki. o da erkek diye bağırmamın arkasından hala anneannem üstüme gelince hıçkıra hıçkıra ağladığımı hatırlıyorum. o yaşta bile bunun mantıksız olduğunun farkındaydım ben. bu yaşa geldiğimde ise çok daha mantıklı bir yol olduğunu bütün şiddetiyle kavrıyorum. bir erkek benden niye üstün olsun ki? neden kadınım diye her şeyi ben yapmak zorunda olayım ki? bir kadınım ve yemek yapmaktan nefret ediyorum. bu cinsiyette olmayı ben tercih etmedim, neden bazı sorumluluklar direkt gelsin ki bana?

    birçok kadın da beni gibi sebeplerden feminist oluyor. biz zayıf değiliz, sizin yaptığınız her şeyi biz de yapabiliriz. bana kalırsa her kadın feminist olmalıdır. seçim hakkımın olmadığı bir şeyden dolayı kimseden aşağı görülemem kimse kusura bakmasın.
  • eşitsizlik
hesabın var mı? giriş yap