• e madem bu -sadece patlican ve domates ile degil bak, dikkatinizi cekerim- bir (sayiyla: 1) patlican ve bir (sayiyla: 1) domates ile yemek yapabilen kadin gibi geyik bir konuda bile tayfun talipoglu moduna girebiliyoruz, dalgasini gecenlere inceden inceden varlik icinde yuzen burjuvalar sizi diye gecirebiliyoruz, size tayfun talipoglu'nun allahini verecegim. hem de semt pazarindan degil uluslararasi arenadan. patlican ve domates ile yemek yapabilen kadinin global hikayesi. buyrun bakalim:

    mekan ozbekistan, sozde ucuncu buyuk sehir olan ama aslinda merkezindeki evlerde bile kanalizasyon olmayan namangan. yaninda kaldigim aile de ozbekistan'daki cogu aile gibi ekonomik zorluk cekiyor. ailenin babasi bir zanaatkar, sovyet zamaninda devlet memuru statusunde oldugu icin belirli bir geliri varmis ama simdi devlet eli etegi cekmis bu "tiriskadan" gordugu islerden, pazar ekonomisi bu gibi insanlari bir baslarina birakmis. yaptiklari ise ne kadar talep varsa o kadar gelirleri oluyor, ve zaten fakir olan insanlar (ve devlet) evlerin, binalarin iclerine geleneksel suslemeleri yaptirmaya para vermek istemedigi icin cogunlukla issiz kaliyor babamiz. talep tacikistan'da oldugu icin oraya gidip aylarca orada kaliyor, ailesi bir basina kaliyor. adam gittiginde uzak oldugu sure boyunca para yollayamadigi icin ailemiz aylarca kit kanaat gecinmek zorunda ve tek korkulari babanin ozbekisan'a geri donerken kazancina gumruktekiler tarafindan el konmasi (her sey mumkun). babanin yoklugunda anne de bir seyler yapmasi gerektigine karar vermis, kendisi gibi birkac kadinla bir araya gelip kirgizistan'a geciyorlar bazen, osh'tan kumas alip, illegal bir sekilde sinirdan gecirip mahalle pazarinda satiyorlar. bildigin kacakcilik yapiyor yani. pazarda satici konumunda olmanin gururuna dokundugu bazen anlasiliyor ama onun icin cocuklarina babalarinin yoklugunda yokluk cektirmemek daha onemli.

    iste bu bahsi gecen kadin patlican ve domates ile yemek yapabilen bir kadin. agustos ayinda patlican ve domates en bol ve en ucuz zamanina geldiginde gider, alabilecegi kadar cok alir (pazarcilari tanidigi icin iyi fiyata da alabilir), sonra onlari bahcede yaktigi atesin uzerine oturttugu kazancikta kaynatir, pisirir, bol sarimsak ekler. sonra bu pisen yemegi siseleyip konserveler. bunlar onlarin kis yemekleri olur, sebze ucuzken alinip pisrilir, bulunmadigi kisin yenir. bu patlican ve domatesle yemek yapabilen kadin ekmege de para vermez, haftada bir ya da iki haftada bir hamurunu yogurur, ekmegini acar, tandirini yakip tandirda pisirir ekmegini. o ekmek tazeyken cok lezzetlidir, tadina doyulmaz ama bir haftanin sonunda tas gibi olur, o zaman da caya banilip banilip yumusatilarak yenir.

    isin ilginc tarafi, bu zor sartlar altinda kendisi ve ailesi icin cesitli zorluklar ceken bu kadin pur nesesinden hic taviz vermez. o bu hayatini icsellestirmistir. her seyin daha guzel, daha rahat oldugu bir hayati elbette ki arzular ama hayalperest degildir. hayatinin gerceklerini, ve kimsenin bir sihirli degnekle gelip bunu degistirmeyecegini bilir, o sartlar altinda en iyisi icin ugrasir. ugrasirken de komsulariyla dedikodudan, mahalle dugunlerinden, sakalasmalardan, gulmekten -yani hayattan- vazgecmez. simdi bu kadin hakkinda devrik cumleler kura kura fakir edebiyati yapan, onun yasadiklarina bir sekilde uzaktan sahit olup aciyan, onun hayati hakkinda varsayimlariyla geceleri gizli gizli agladigini anlatan biri cikarsa karsima, hottt! derim ben. senin ne haddine ona acimak, onu baskalarina laf sokmak icin yazdigin sefalet edebiyatina ozne yapma hakkini nereden buluyorsun derim. empati guzel sey, baskalarinin hayatlarini ve hislerini anlamaya calismak guzel sey. ama bunu "ah o zavallilar, ve ben de duyarli bir super insan olarak onlar icin agliyorum, siz de aglamalisiniz" gibi bir kendini begenmislikle karistirmayalim. baskalarinin zor hayatlari ve acilari uzerinden elaleme ahlaki ustunluk* taslamak da hic ahlaki bir sey degil, bu biline.

    bana gelecek olursak: ben bu kadin ve cocuklariyla yasadigim bir ay boyunca yaptiklari patlican-domates yemegine kuru ekmegi bandim (buna benzer azla yetinmeleri baska yerlerde baska ortamlarda da yaptim, aliskinim yani). aile butcelerine onlari rencide etmeden katkida bulunmaya calistim ama tabii o sihirli degnek olmayacagimi da biliyordum (etik de degil zaten boyle bir sey). onlarin hayatinin zorluklarini biliyor olmak beni gelip de sozlugun geyik bir basliginda basliktaki anlatim bozuklugu ile dalga gecmekten alikoymaz. yeri geldiginde onlarin da gule oynaya dalga gectigi hayat yuzunden hayatimi aglayarak gecirecek degilim.

    ha bu arada bizim opa buzdolabini acip da bir (1) patlican bir (1) domates bulsa, ve cocuklar acsa, oturup onlari oylece pisirmez, yollar cocugu komsuya, birkac tane daha odunc istetir, oyle pisirir patlicanla domatesi. siz duygusalliginizda yuzmeye devam edin.
  • (bkz: anne)
  • patlicani kizartmis, uzerine de domates sosu yapmis kadindir. hatta belki yanina patates, kabak, biber falan da kizartmistir bi de yogurt. kocasi da gelirken taze ekmek almistir zaten.
  • google'i kullanmasını bilen kadındır. yada başka bir arama motoru kullanıyordur, zira ben 6 sayfa ilerledim hala sadece ikisiyle yapılabilen yemeğe denk gelmedim. çözüme biraz yaklaştım ama, sarımsak ve biber eklesek olur mu hocam? azıcık zaten.
  • her erkeğin ev ekonomisi çerçevesinde arzuladığı kadın. eğer kocanız ay sonunda yemek masasında dalgınlaşıyorsa işte sizi kafasında bu kadınla aldatıyordur...
  • bir patlıcan ve bir salatalık ile yemek yapabiliyor olsaydı kendisine övgü dolu yazılar yazacağım ancak bir çok kadının yapabileceği bir şey yaptığı için hiçbir esprisi olmayan kadındır bana göre.tabi sırf bu özelliğiyle bir erkeğin ilgisini çekebilmişse ilgisini çektiği erkek üzerine konuşulması gereken kadındır aynı zamanda.
    (bkz: sebzelerin ikili kombinasyonlarıyla yeni kadın türleri üretmek )
  • argumentum ad lazarum amcanin kucuk gelini olur kendisi.
    sozlugun kalitesi elestirilebilir, bilgi kaynagi olmaktan cikti diye feryat edilebilir, yeni degil bu sozlukte hizla dusen entry kalitesi, eksi sozluk un kalitesi vs bir suru baslikta irdelenmis bir konu. eksi sozluk yazarlari her seyin dalgasini geciyor, hepsi kendini cem yilmaz zannediyor diye sikayet de edilebilir, gerci bunun sonradan gelisen bir "zorunluluk" oldugu yanlis. git 99 yilindan entrylere bak, hatta ssg'nin entrylerine bak ota boka esprili ve dalgaci bir dille yaklasildigini gorursun, en basit ornegi harf oyunlu cin basliklar mesela, veya espri niyetli furyalar olabiliyor ceren furyasi, minibus furyasi bilmemne. ben bunlarin cogunu komik bulmasam da espri yapmaya calistiklari icin elestirilmelerini komik buluyorum dogrusu. yine de elestirenin bilecegi is.

    sozlugun kalitesini, yazarlarin olur olmaz her seye espri yapmak istemesini elestirmek tamam. ama bu elestirileri yaparken bir patlican bir domates ile yemek yapabilen kadin'i elestiriyi destekleyecek bir arguman olarak kullanmak tamam olmadigi gibi cok kendini begenmisce bir sey, bunu yaparken farkinda olunmasa da oyle. isteyen fakirligi dusunup ic ceksin yutkunarak yikilsin, o onlarin bilecegi is, aferin hatta duyarliligindan dolayi ama bunu bir arguman olarak kullanmak, "fakir insanlar var, ben onlari biliyorum, siz bilmiyorsunuz" diye karsisindakine yaptigi elestiriyi hakli cikarmaya calismak hem sacma, hem -bilerek ya da bilmeyerek icine girilen- o ustunluk taslama cabasi cirkin.

    evet hayat zor, yokluk, yoksulluk girla. ama sirf bu ulkede pazardan atik domates patlican toplayan kadinlar var diye insanlarin ota boka espri yapmasi elestirilemez. kaldi ki bu baslikta yokluk ceken insanlarla ilgili espri, onlarla dalga gecen bir entry falan da yok, kimse "bazi zavallilar da pazardan ancak domates patlican buluyor, onlarla yemek yapmak zorunda kaliyor, cok guluyorum ben buna ahahahahah" gibi bir sey dememis (elestirilen benim entrym ise, bahsettigim kadin kralice elizabeth de olabilir, fakir oldugu varsayilamaz). sirf sozlukte espri yapiyor diye digerlerinin bu zorluklara cok yabanci olduklarini, onlari umursamadiklarini varsayamazsin, kimsenin hayattaki zorluklar yuzunden 7/24 oturup catik kaslarla oturmasini da isteyemezsin. bu zorluklari biliyor ve onemsiyor olmak kimseye "espri yapabilmenin on sarti yokluk nedir bilmektir"e gelen laflar etme hakkini vermez. zorluk yasayan insanlar bile o zorluklar icinde gulup eglenmesini biliyor diyorum. belki internet cafe'den ya da okuldan yarim saaat girdigi sozlukte salak sacma espriler patlatip cem yilmazcilik oynadiktan sonra gidip aksam karnini simit ve cayla doyuran yazarlar vardir, ne biliyorsun? ha ille de argumentum ad lazarum kullanilacaksa sozlukculeri elestirmek, neyi yazip neyi yazamayacaklarini belirlemek icin, bu da daha onceden yapildi zaten: (bkz: rahat koltuk) (bkz: sicacik evinde oturanin fikrini belirtememesi).

    edit: dogru kombinasyon rahat koltuk ve sicacik evmis, sicak koltuk onemli diil, air conditioningli koltuk da olabilir.
  • sadece bir patlican ve bir domates kullanıyorsa; yani tuz, su, yag, tencere, ates falan kullanmıyorsa hakikaten becerikli kadındır. yoksa ustun beceri sahibi bir kadın degildir. normaldir.
  • yag sogan yapmayi bilmeyen kadindir. oyle kadin mi olur be.
  • şahsımı aç bırakacak kadındır. doyulmaz onlarla.
hesabın var mı? giriş yap