• psikiyatrist irvin yalom’un yazdığı, 2017 yılında yayımlanan otobiyografi kitabı.

    pegasus yayınlarından olan kitapları lise döneminde okurdum. yalom sayesinde uzun aradan sonra yine kendileriyle buluştuk. kitabın çevirisi psikolog elif okan gezmiş tarafından yapılmış ve gayet başarılı.

    ben kitabı alırken hasta-doktor görüşmelerini okuyacağımı sanıyordum ancak yalom’un hayatını anlattığı bir kitapmış. sadece şuradaydım buradaydım gibi değil, hastalarıyla iletişimini, terapi yaklaşımının nasıl oluştuğunu, yahudi olmasının çocukluğunda nasıl etkileri olduğunu, eşiyle olan birlikteliğini ve daha birçok şeyi samimi ve yer yer kendini sorgulayarak, itiraf eder gibi anlatmış yazar.

    yalom’un okuduğum ilk kitabı din ve psikiyatri idi ve tüm kitaplarını ara ara okumak niyetinde olduğumdan bununla devam etmek istedim. bir konuda doğru mu yaptım emin değilim. yani önce günübirlik hayatlar’ı okusam, şimdi hayatını bilmek daha mı anlamlı gelirdi acaba diye düşünüyorum çünkü yalom’un grup terapisi uyguladığını bilerek ve mesleki duruşuna dair fikir sahibi olarak hayatını okumak daha tercih edeceğim bir okuma olabilirdi.

    kitap, meslekten olan/olmayan herkesin okuması için yazıldığından dili açık ve anlaşılır. hatta yalom kitabın bir yerinde akademik kitaplardan roman türüne nasıl geçtiğini de şöyle anlatıyor:
    “bu anı kitabını yazmak, yaşamımın bir de yazar kimliğimle olan seyrine dönüp bakmama neden oldu. bir noktada diğer akademisyenlere yönelik araştırma makaleleri ve kitaplar yazmayı bırakıp daha genel bir kitle için terapi kitapları yazmaya başlamışım.”

    bu konuma gelebilmek için yazarın ne kadar çabaladığını görmek hoşuma gitti, ilham verici idi. diğer hoşuma giden nokta ise maddi olarak çok rahat olmadıkları dönemde dahi çocukları birilerine bırakıp eşiyle kaçamak tatiller yapmalarıydı. işte yaşama sevgisi dedim.
  • ırvin d. yalom’un ekim 2017 de türkiye’de yayımlanan ve otobiyografisi olan kitabı.
    yaşadıklarının insanın hayatını yönlendirdiğini çok güzel işlemiş.
    kitapta geçen ‘kendini yaratmak büyük gurur kaynağıdır ama bir yandan da insanda temelsizlik uyandırır.’ cümlesi beni fazlaca düşündürdü. gerçekten çocukluğunda ufacık destek almadan kendi kendine başarısını yaratanlardaki temelsizlik. böyle insanlardan kaçı bu temelsizliğe yenilmez karakterinde ya da hayatı boyunca gizli bir savaş vermez bu temelsizlikle?
  • yalom’un kitaplarını ne şartlar altında yazdığını kendisinden okumak pek bir keyifli. hayatından kesitleri de paylaştığından kendisini tanıma şansı da vermiş bize kendisi. daha nice senelerin olsun bana okumayı sevdirten insanlardan irv. yalom...
  • irv yalom'un hayatını yaşadığı pardon anlattığı muhtemelen son kitabı. biraz önce bitirdim ve üşengeçlik gelmeden birkaç alıntı paylaşayım dedim.

    "yahidi olmak... tanrı'nın seçilmiş halkı... kendi vaziyetimi düşününce şaka gibi- seçilmiş mi? hayır, tam tersi hatta..."

    "yersiz. hep yersiz- siyahilerin mahallesindeki tek beyaz çocuk, hıristiyanların dünyasındaki tek yahudi."

    "ister kişisel, ister profesyonel zeminde olsun yüzleşmeler beni hep huzursuz etmiştir."

    "her sanatçının amacı hareketi yakalayıp sabitleyebilmektir ki bir noktada yabancı biri onu okuduğunda yeniden canlanabilsin."

    biraz daha yazardım da telefondan yavaş oluyor. kitapta geçen önemli birkaç isimle yazıyı noktalayım.

    kierkegaard, ponty, spinoza, epikür/lucretius, klimt, egon schicle, heidegger, husserl ve ganesh.
  • kitabı okurken yine öğrendim. dünyanın en ünlü psikiyatristlerinden biri olan yalom sık sık kendine dürüst olmadığı konuları dur bakalım yalom dermişcesine açıklıkla anlatıyor. bu noktada insan kendine ve çevresine açık ve dürüst olmanın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gözden geçiriyor.

    ekleme editi: kitabı bitirince kendi açımdan en çarpıcı cümleyle son sayfalara yaklaşırken (364/395) karşılaştım;
    "insan bir ilişkiyi bulmaz, yaratır"
    böyle bağlamından koparıp yazınca anlamı erozyona uğruyor. ama özet olarak her insan kusurludur ve bir orta yol / paylaşımlı yol/ yan yol bir yol vardır. ve bazen de yoktur. yoksa da kabul etmek ve karşı tarafın alanına saygı duymayı başarmak gerekir.
  • psikiyatri ile ilgili bir şeyler öğrenirim diye aldığım ama yazarın sürekli yazdığı kitapları, gittiği yerleri ve bir de grup psikoterapisini anlattığı kitap. nöropsikiyatri ve psikofarmakoloji adına bir şeyler arayanlara tavsiye edilmez.
  • yarı otobiyografi, yarı gurup terapisinin inceliklerini anlatan kitap.

    ben böyle kitaplara bayılıyorum. kuru kuru "oraya gittim, buraya geldim." gibi yazılmasındansa böyle araya sıkıştırılan bilgiler, tecrübeler ve hayal kırıklıkları da bir otobiyografi kitabında bulunmalı.

    yazar gayet açık şekilde psikoterapi sırasında hoşuna giden kadınları, kendi yaptığı hataları ve pişmanlıklarını da yazmış.
  • yaşamak istediğim hayatın kitaplaşmış hali. yaşanan uzun ve mutlu bir ömür, özgürlüklerle ve fırsatlarla dolu bir akademik hayat, edebiyat, felsefe ve psikiyatri ile iç içe geçmiş bir yaşantı. yapma yalom, türkiye'de bok çukuru acilde bir pratisyen olarak varoluşumu bana sorgulatma...
  • -ölüm fikrini yumuşatmak için uydurduğumuz cennet tarzı fantezilerin veya peri masallarının da yine bariz bir ortak teması var: “biz ölmeyiz” – başka bir gerçekliğe geçiş yaparak var olmaya devam ederiz.

    -evimle ilgili utancım derin.

    -terapideki dönüştürücü güç entelektüel içgörü değildir, yorum değildir, duygusal boşalma da değildir; asıl dönüştürücü olan, iki insan arasında kurulan derinlikli ve otantik ilişkidir.

    -kirpiler soğuk havalarda ısınmak için birbirlerine sokulur ama bu kez de herkese yakınındakinin dikenleri batar. nihayetinde en iyisinin biraz mesafeli durmak olduğunu fark ederler. dolayısıyla içindeki ateş çok yüksek olan kişilerin (schopenhauer gibi) başkalarından büsbütün uzak durması tavsiye edilir.

    -münferit bir hayatım var. düşüncelerimi paylaşabileceğim kimse yok.
  • kitaplarıyla meslekten olsun olmasın nice okura örnek olan, ışık tutan irvin yalom'un kendi hayatıyla da örnek olabileceğini kanıtlamak istercesine kaleme aldığı güzide eseri.

    bunu seven bunu da sevdi: sevdalım hayat
hesabın var mı? giriş yap