• bir orhan veli şiiri.

    bu şehirde yağmur altında dolaşılır
    limandaki mavnalara bakıp
    şarkılar mırıldanılır geceleri.
    bu şehrin sokakları çoktur,
    binlerce insan gelir gider sokaklarında..
    her akşam çayımı getiren
    ve bir beyaz rus olmasına rağmen
    hoşuma giden garson kadın bu şehirdedir.

    bu şehirdedir
    valsler, foksrotlar altında
    şuman'dan, bramsdan
    parçalar çaldığı zaman dönüp
    bana bakan ihtiyar piyanist.

    doğduğum köye müşteri taşıyan
    şirket vapurları bu şehirdedir.
    hatıralarım bu şehirdedir.
    sevdiklerim,
    ölmüşlerimin mezarları.

    bu şehirdedir işim gücüm,
    ekmek param.
    fakat bütün bunlara mukabil
    yine budur başka bir şehirdeki
    bir kadın yüzünden
    bıraktığım şehir.
  • bir oktay rifat horozcu şiiri;

    i

    senin için aldığım menekşeleri
    çalgıcılara dağıttım
    son gece
    son defa başlıyan sabah
    yatağımı yine sen düzelt

    küçük balıkçı çocuğu
    sen denizden
    yaramaz ve çapkın balıkları tutabilirsin

    çok uzaklara gittiğimi
    sana söylemek isterdim
    güzel satıcı kızı

    ii
    ağaca söyle
    gölgesini getirsin bana yolluk
    sokağı ve denizi isterim pencereden
    senden çörekler isterim
    ay biçiminde

    iii

    ellerin yetişir vedalaşmaya
    niçin ağlıyorsun
  • kendimi bir şey sanabilirim artık
    beni bırakıp gittiğin gibi
    bu şehri de
    alışkanlıklarını da
    çocukluğunu da bırakıp gittin

    bi şehir kadar büyük
    alışkanlıkların kadar vazgeçilmez
    çocukluğun kadar içindeyim artık

    bir şehirle aynı kaderi paylaşıyorum ya
    vazgeçemezsin,içindeyim ya
    kendimi bir şey sanabilirim artık.
  • konstantinos kavafis'e gore pek de mumkun olmayan sey:

    "bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin
    bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
    her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
    -bir ceset gibi- gömülü kalbim.
    aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
    yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
    kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
    boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.

    yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
    bu şehir arkandan gelecektir.
    sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
    aynı mahallede kocayacaksın;
    aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
    dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
    başka bir şey umma-
    ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
    öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de."

    (bkz: sehir)
  • bir şehri bırakamamaktır esası. fiziksel olarak o şehirde değilsinizdir ama ruhunuzla, düşüncelerinizle hep oradasınızdır.
  • sevdiğinizden vazgeçmek gibidir bazen hatta daha acıdır, çünkü belki sevgilinin peşinden gelme ihtimali vardır ama bi şehir peşinden gelmez. ve sen giderken hiçbirsey değişmez o herzaman nasılsa yine öyledir. otobüs canımdan izlersin bir sinema filmi gibi şerit şerit geçmişini. muhakkak bir yerlerde birileriyle güzel anıların vardır. ve filmin bu sahneleri acıtır insanın içini. neden sarhoş değlim diye kızarsın kendine, sonra yüreğine bişeyler saplana saplana, için kavrula kavrula gidersin...
  • bazen yapılması gerekli olan şeylerden biridir.
    ama zordur bir şehri bırakıp başka bir şehre gitmek.

    geride bırakılan başıboş yalnızlıklar, birikmiş anılar, "binlerce hiç kimseler"...
    zorlu bir dal gibi yeni bir yaşama yol almak, ince bir sızıyla çekip gitmek...

    zordur bir şehri bırakıp başka bir şehre gitmek.
  • tam bir ay önce yaptığım eylem. iyi ki de bıraktım. özleyecek bir şeyim kalmadı çünkü.
  • o şehre bıraktığın gibi geri de dönebilmek.bir şehrin seni hep beklemesi.ankara
hesabın var mı? giriş yap