• 'şey'ler maddi ya da manevi olsun, haklarında temelde iki süreç olduğundan bahsedebiliriz: üretim ve tüketim.

    son zamanlarda dikkatimi çeken şu ki insanlar (bu noktada bir parantez açmayı dürüstlük adına gerekli görüyorum. dave chappelle başlığındaki #4754999 numaralı entry'yi okuduğum anda ben de bu başlığı açmaya karar verdim. bardağı dolduran damla idi bu. yalnız bardağın içerisindeki diğer suları damla damla anlatamam maalesef. sağdan soldan damladı işte.) sadece tüketici olarak dahil oldukları 'üretim > tüketim' sürecinde sola çekmekteler. şu an okumakta olduğunuz paragrafın içerisinde yer alan ilk parantezde söz konusu ettiğim entry'de mesela bir yardımcı fiil ile kendini belli ediyor bu sola çekme durumu: süperdir. süper olmasına süper ama bir de -dir'i var işte. süper-dir! (bu parantezi iki sebepten açıyorum: 1. canlı kanlı örnek verdiğim için küfür edemediğimi belirtme ihtiyacı ki entry'min kalan kısmında telafi edeceğimi hissedebiliyorum. 2. yukarıda 'ilk parantez' gibi bir ifade kullandım. şu an içerisinde olduğum bu ikinci parantez bu ifadeyi havada kalmaktan kurtaracak.)

    konuya dönmeliyim. ya hu, adam / kadın gitmiş bir yere yemek yemiş. çok güzel. afiyet olsun. bu yerle ilgili herhangi bir yorum yapar mı? asla! sinsice bekler. gerekirse 5 yıl bekler. ta ki o an gelene kadar. hangi an? o yerin adının bir sohbette geçtiği an. o yerin adı bir sohbette geçtiği salise beyimiz / hanımefendi konuya çivileme dalar. "oooo! abi duymamış olayım. orası harikadır. git ye, beğenmezsen direkt yanıma gel. / canım x mi dedin? doğru mu duydum? hemmen oraya gidiyorsun ve y yiyorsun."

    sanki kendisi hazırlıyor pezevenk / şıllık! (bu kadın erkek eşitliği zırvasını şu an itibarı ile bırakıyorum. entry'de /'tan geçilmiyor, birisi sakatlanacak.)

    sen de bir müşterisin işte. ezkaza bir yere gitmiş bir bok yemişsin. neden o yemeğin mucidiymişsin gibi davranıyorsun ki? sorsan bir defa gitmiştir. şöyle güzel bir hesap ödediyse hele övgünün dozu da artar. hesap konusunu da mutlaka sıkıştırır açıklamasına. "tabii sıradan bir yere göre biraz daha pahalı ama..." yapma ya! sakın orası hem sıradan hem de pahalı bir yer olmasın?

    bu üretim sürecine dahil olma çabasında üretilen ürünün illa da kötü ya da kazık olmasına gerek yok. değişik çeşitlerde kendini gösterebilir bu çaba. mesela bak: "abi kuru etini yemediysen lipa'ya gittim deme!" şimdi burada iki temel problemle karşı karşıyayız. 1. ben lipa'ya gittiysem fakat kuru et yemediysem 'nereye gittin?' sorusuna nasıl cevap vereceğim? mcdonald's'a mı gittim diyeceğim? 2. sen ne bilirsin kuru eti?

    sanki dededen boşnak da gelmiş bana kuru et övüyor allah'ın çankırılısı ya!

    bu arkadaş kuru eti övdü ya, artık o arkadaşımız grubumuzun kuru et uzmanı oldu. kuru etin üretim sürecine ilişkin bir bok biliyormuş gibi kendini söz sahibi hissetmeye başlayabilir artık. hele bir de yeri gelir de buna telefon açıp sormaya kalkarsan "ya bro sen geçenlerde bir meyhaneden mi ne bahsetmiştin ya! hani şu ku..." derken sözünü keser hemen. "kuru et kuru et! lipa abi! pendik'te. ama var ya, başka yerde sakın kuru et yeme!" bunun üzerine desen ki buna "başka mesela kuru eti kötü olan bir yer söyler misin bana?" diye, apışıp kalacak.

    (ya arkadaşlar bu lipa nerden aklıma geldi bilmiyorum. vallahi viral miral değil ha. bir defa gitmişliğim var o da tesadüfen.)

    yani demem o ki sadece yiyecek - içecek, giyecek, müzisyenle falan sınırlı değil bu. sizin çok tanımadığınız bir insan (normal insan) bile olabilir.

    - murat ile mutlaka görüşmelisin. gerçekten muhabbeti çok iyi. zeki bir kere.

    ulan göt, sen mi yarattın murat'ı? sen murat'ı övecek bir seviyede görüyorsan kendini ben zaten sikeyim murat'ı af edersin yani. sen o kadar yetkinsin ki murat'ı da değerlendirebiliyorsun. e ben seni biliyorum zaten. bu murat maksimum sen olabilir o zaman zaten.

    - abi kadın çok iyi ya. öyle notalara çıkıyor ki!

    ulan ibiş, sen mi tutuyorsun karının merdivenini? bırak istediği notaya insin, çıksın.

    ***

    tabii ki birbirimize bir şeyler tavsiye etmemizde problem yok ama bu duruma şahit olmuş olanlar ne demek istediğimi anlamışlardır mutlaka. tavsiyede sınırları biraz aşınca tüketici konumunun üreticiye doğru (en azından duygusal olarak) kaydırılmaya çalışıldığı da bir gerçek. bunu yapan insan da farkındadır ya da değildir, burasını kestirmek güç. kişinin genel iyi niyetlilik durumu ile bunu anlamak biraz mümkün.

    kötü niyetlileri şöyle anlayabiliriz: tavsiyelerine uyduk mesela ve o kadını dinledik. tam dinliyoruz. biz a kişisi olalım, tavsiye eden b ve ortamda bir de c kişisi olsun.

    c- merhaba, ne dinliyorsun a?
    b- üst notalara çıkan kadını dinliyor. dinleyeceğinden değil de işte bu sığıra ben gösterdim geçen gün. yoksa ne bilir bu mal?!

    ***

    yarın mesai var. bu konu uzar. iyi geceler.
hesabın var mı? giriş yap