• şirketin çalışana karşı tutumuna ve kariyer beklentilerine göre değişir.
    1) mobbing varsa hemen çıkman gerekiyor.
    2) maaşa zam sadece eflasyon oranında yapılıyorsa, üçüncü sene mantıklıdır.
    3) kendini geliştirmek istiyorsan, aynı işi 1 sene boyunca tekrarlayıp yeni bir şey katamıyorsan, çıkacaksın.
    4) yeni iş teklifi gelir ve maaşının %30'undan fazlaysa iş değiştirirsin.
    5) şirketin iyi-tanımlı (well-defined) bir kariyer planı yoksa, üçüncü sene mantıklıdır.
  • ortalama olarak 3 yılda bir şirket veya pozisyon değiştirenlerin, 20 yıllık iş hayatı sonunda, iş değiştirmeyenlere göre 2 kat maaş aldıklarını ortaya koyan araştırmalar var.
    sektör, pozisyon, ülke değişkenlerini hatırlamıyorum.
    benzeri araştırmalar incelenebilir.
  • 3 yılı aşmamak iyidir. 3 yıl eşiğini geçince risk almak zorlaşıyor, iş değiştirmekten ve yeni bir işe adapte olmaktan korku duyuluyor.

    3 yıl şirketteki geleceğinize, kariyer hedefine ulaşabilme ihtimallerinize dair çok şey gösterir.
  • kesinlikle 6 yılı aşmayın. o kadar emek ve zamandan sonra, tazminatınızı yemek için size yapacakları alçaklıklar çok koyar.
  • bir terfi yolu yoksa maksimum 2 yıldır.
    zira 2 yıl sonrasında rutine ve o şirket politikalarına alışırsanız yaratıcılığınızı kaybedersiniz, sorgulama motivasyonunuz düşer, dışarıda binbir çeşit iş süreçleri değişirken, siz düz beyinli biri olur çıkarsınız, heba olan yıllarınız da cabası.
  • bir ust poziyona terfi imkani yoksa maksimum 5 yil.
  • nefret ettiğim yerde 2. sene içindeyim. siktir olup gideceğim günü iple çekiyorum. sevmediğin yerde çok durulmaması gerek.
  • yeni çalışma hayatına başlamış biri için ilk başlarda bu süre ortalama 2 sene olmalıdır diye düşünüyorum. karşısına daha iyi bir fırsat çıktıkça iş değiştirmeli, farklı farklı firmalar/sektörler tanımalı ve tecrübesini arttırmalıdır. ne zaman ki yaşı ilerlemeye başlayıp, toplam çalışma yılı 12-13 sene civarında olduysa, son bir değişiklik yapıp, emekliliğe kadar devam etmelidir.

    bu şekilde bir kariyer planlamasıyla ve biraz da kafanız varsa 15 senenin sonunda hatırı sayılır bir maaş alıp, güzel bir şirkette çalışıyor olursunuz.

    buradaki en önemli ayrıntı, hep ileri gitmeye çalışmanız. yeni işinizdeki maaşınız ya da unvanınız hep bir öncekinden iyi olmalı ve köpek gibi çalışmalısınız.

    ytd.
  • yurtdışı çalışmamı, 1+5+1 olmak üzere toplam 2 şirkette (1 ler aynı şirket) geçirdim.

    ilk 1. yılda büyük bir firmanın devasa bi projesinin sikimsonik bi departmanında sabah 7 akşam 6, neredeyse 2 haftada bir pazar tatiliyle çalıştım. iflahım skildi, yalan yok. departman şefiyle olan atışmalarımdan sonra istifa ettim (tabii ki kişisel sebepler, asfdafa). ohhh!!

    sonraki 5 yılı da bu ilk sene çalıştığım firmanın referansı ve yapılmış o ölçekte başka benzer işler olmaması sebebiyle, global bi firma da geçirdim. hem yaptığınız iş değer görüyor, hem aşırı insani şartlarda (iş ortamından bahsediyorum, değilse elin buzullarında falan ne işim vardı) o ülke senin, bu ülke benim gezdim, çalıştım, iş öğrendim.

    son sene ilk yurt dışına çıktığım firmaya, kendisi yüzünden istifa ettiğim adamın yerine departman şefi olarak geri döndüm.

    yazının başlıkla ilgili kısmı şu aslında;
    iş yaşamı da insan ilişkileri gibi. gitme gibi bir niyetinizin olmadığını, ne iş verirsek nasılsa yapar hissini iş verene/üste/müdüre/şefe geçirdiğiniz anda oradaki tüm ağırlığınız bitmiştir. o işi değiştirin!

    ne oluyor biliyor musunuz?
    en kötü ihtimal yine aynı yerde çalışmaya devam ediyor ama çok ciddi miktarda maaş iyileştirmesi alıyorsunuz.

    maaşlı olarak insani değerlerin ön planda olduğu bi yerde çalışıyorsanız;

    - size verilen işi eksiksiz ve en mükemmel şekilde yapın
    - iş arkadaşlarınızın arkasından kesinlikle ama kesinlikle konuşmayın
    - "iş yeri kurallarını çiğneyen" dendiğinde akla gelen ilk isim olmayın
    - dürüst olun, güven kazanın
    - iş tanımınız dışındaki/ehil olmadığınız işlere bulaşmayın ya da asıl işinizi etkilemeyecek şekilde olacak kadar kısmına yardım edin. o iş için tam sorumluluk almayın.
    - işinizi iyi yapıyorsanız, çalışanına değer veren bir iş veren/üst/müdürünüz varsa mutlaka size komplimanda bulunacaktır. ana sorumluluklarınız için size zaten para ödeniyor, bunlar için değil ama ek yapacağınız işler için "yapıldı" mesajı göndemeyi unutmayın.
    - hakettiğinizi istemeyi, istediğinizi almayı, alma konusunda iradeli davranmayı asla bırakmayın.
    - size insan ve çalışan olarak değer verilmeyen bir yere asla vaktinizi ve bilgi birikiminizi harcamayın.
    - maaşlı çalışansanız uzun kredilere ve sizi çok borçlandıracak mevzulara girmeyin.
    - saygı iş yerinin en önemli unsurudur. saygısız alt ve üstlere gerekli şekilde uyarılarda bulunun. unutulmamalı ki, bu bir işteş durumdur. o iş veren ise siz de iş yapan taraftasınız.
    - işinizi iyi yapın ki kimseye iş konusunda koz vermeyin. arkanızdan konuşturmayın. yerinize adam aratmayın.
    - öyle güzel çalışın ki, giderken üzülsünler.
    - o kapıdan öyle güzel çıkın ki, 5 sene sonra oraya üst kademe biri olarak girebilesiniz.

    tabi tüm bunlar maddelerin başında yazdığım, insani değerlerin ön planda olduğu, patron şirketi olmayan, olsa da mümkün oldukça bundan uzaklaşmış şirket veya iş yerleri için geçerlidir.

    size değer katan yine kendinizsiniz. dopdolu bir insan olmak için kendinize değer verin, kim olduğunuzu ve olmadığınızı iyi bilin. sonra kaç sene isterseniz o kadar süre çalışırsınız.

    kimbilir, belki patron bile olursunuz ;)
  • işini seviyor ve mutluysan yıl önemli değildir.

    özel sektör acımasız evet, yenisini bulacağının garantisi yok. bulsan bile şuan olduğun gibi mutlu olacağının garantisi yok.

    bu tür hürafeleri boşver devaaam.
hesabın var mı? giriş yap