• güzelliğin bir çiçekti , nefretimle soldu.
  • belki bir dünya kırgınım sana
  • bilgisizliğin verdiği güveni, bilgi hiçbir zaman verememiştir.

    charles darwin
  • insan hayatta başrolde hissediyor kendini, bundan dolayı da yaşanılan her olumsuzluk çok önemliymiş gibi geliyor sana. hâlbuki bizden milyonlarca yıl öncesinde de güneş doğuyordu. biz sadece dünyanın 4-5 milyar yıllık hayatında kapladığımız yeri düşünürsek çok da önemli olmadığımızı anlarız. ama küçük hayatlarımızdaki küçük dertleri büyüttüğümüz zaman, sanki daha önemli bir şey yokmuş gibi gelir bize.

    çok büyük ihtimalle* sen öldükten bin sene sonra kimse adını bile hatırlamayacak. bu yüzden çok da şaapma.

    beyhan budak

    (* orjinalinde burada "belki de" yazıyor.)
  • strese hiç gerek yok
  • bana düşen kabullenmek, zor da olsa çekip gitmek belki de..
  • sonuçlar sonuçsuz..
  • güzel olan herşey yarım kalır, filmler en güzel yerde sonlanır.çok mutluyum dediğin yerde hüzün kendini hatırlatır..
    çocukluk kısadır, gençlik azdır ve bebeklik sanki hiç yaşanmamıştır. vefa azdır, sadakat sınırlıdır
    verilen sözlerin ömrü kısadır !
    çok seversin çok çabuk gider, güzel rüyalar en güzel yerinde biter, güzel olan ne varsa sevdiğin şarkı gibi hemen bitiverir, kısacıktır...
  • beton ekenlerin memleketinde her şey taşa dönüşecek elbette. halbuki toprak öyle mi? bir verince bin ederini sunuyor cana, şu koca şehirde beton soluyoruz, öldürüyorlar bizi usul usul, üç artı bir olan balkonlu bir mülkü metroya yakın diye insan huzuru olarak satıyorlar ve aldanıyoruz bu katledişe, öylece izliyoruz hep beraber. bir canı yaşama bölsek kaç hayat eder ki? işte o kadarını susuyor ve sevinçlerimizi dahi pazarlıyoruz. uykusu gelmiş bir sabinin uyuyacağı yer nere ola? canından öte bir rüya mı, yoksa yediği son lokmanın renklere bölünen sanısı mı? bir böceği düşünüyorum dün akşamdan bu yana, kapının eşiğindeydi, masama aldım, uzun uzadıya izledim onu, korkuyor gibiydi benden, sonra biraz marul getirdim, yemedi, şeker vereyim dedim, yavaşça yemeye başladı, sanki karnı doyunca ellerime doğru yürüdü, hiç ses etmedim, sonra tereddüt eder gibi oldu ve daha yukarıya çıkmadı, kanatlanıp uçuverdi bir anda, kanatları olduğunu hiç farketmemiştim, camı açtım ardından, özgürlüğüne yol alsın diye. sonra onca betonun gölgesine ev yapmış yaşamlarını düşündüm. düşündüm ama boşuna, boşu boşuna, bir böceğin aklında bir anı kalmışımdır belki diye gülümseyip camı kapattım. beton kokuyor her yer, insan dahi kokmaz oldu sokaklar. peter pan'ın olmayan ülkesi gibiyiz, gidecek başka bir yurt arıyoruz kendimize ama varılacak bir mesafenin olmaması hepimizi derinden hüzünlendiriyor ve en yakın evimizi dahi farketmekten uzağa düşüyoruz. yaşlandıkça daha huysuz bir kimse olsam bile hala katlanamıyorum umutsuzluğa, umut herhangi bir ışığın gölgesi değil ki, varlığın oluşunda çoğalan bir gülümseme aslında.
  • "baktığını görür, aradığını bulur insan. fakat gördüğüne nufuz etmek ve bulduğunu kavramak, bir nasip meselesidir."
hesabın var mı? giriş yap