• yahya kemal'in mısra-i meşhuru...kaç bin yıllık hülâsa. bu mısrayı bir kağıda yazmak sonra noktasız, virgülsüz, durmaksızın bir nefeste bin sayfa yazmak istiyorum.
    ...
    her rind bu bezmin nedir encamı bilir
    dünyamızı nagah zalam örtebilir
    bir bitmeyecek şevk verirken beste
    bir tel kopar ahenk ebediyyen kesilir
  • dörtlüğün* en vurucu dizesi ki, sonda olması darbeyi daha da arttırmış.
    özet geç diyenler aşağıdaki dörtlüğü okuyup sktirip gitsin.

    biliriz bu dünyanın ne bok olduğunu
    her an başı götü yer değiştirebilir
    tam her şey yolunda derken sen
    felek ebenin .mını gösteriverir

    hele siz beri gelin. ahmet hamdi'nin kıskandığı ve pes ettiği kadar var arkadaş. yahya kemal kadar güzel şiir yazmak herkesin harcı değil. adam hem nakış gibi işliyor, bilgisi var; hem eskilerin söyleyişiyle istidad yani doğuştan yeteneği var.

    -her rind bu bezmin nedir encâmı bilir

    rind nedir? gönül adamıdır. düz adamın zıttıdır. düzenin değil kendi kafasının adamıdır. ama bunları sırf aykırı olmak için değil doğanın ritmine ayak uydurmak için yapar ve doğal olarak da bu bezm denilen devrin-dünyanın sonunun ne olacağını (encam:yıldız, fal, gelecek) bilir. bu bir yerde tevekküldür ama kendini allah'a bırakmaktan ziyade bilinçli bir ilerleyiştir. aşık veysel'in iki kapılı handa yürümesi gibi başı ve sonu belli bir yoldur.

    -dünyâmızı nâgâh zalâm örtebilir

    dünyamız dediği ortak yaşam alanımız değil, bireyin duygu ve düşünce dünyasıdır ki ''dünyamızı her an bir karanlık örtebilir'' derken kendi dünyamızın karanlığından bahsediyor. herkesin karanlığı farklı olduğu için ise şiir her okuyana ayrı bir anlam sunuyor.

    -bir bitmeyecek şevk verirken beste

    hobaaa. endülüste raks. şıkkıdı şıkkıdı ziller çalınıyor, kahkahalar, rakkaseler, bir dost meclisinde sevenler, sevilenler eğlenir. hiç bitmeyecek gibi gelir bu sefa. bitmeyen şevk veren, yaşama hevesidir. hiç ölmeyecek gibi yaşarız ya çoğu zaman. sürekli kulağımıza çalınan o besteyi duymamızdandır işte.

    -bir tel kopar âhenk ebediyyen kesilir

    şimdi soru şu: en kötüsü nedir. neyin en kötüsü; aklına ne gelirse. her şeyin en kötüsü beklenmeyen zamanda gelenidir. beklemediğin bir anda, savunmasızken yakalandığın. işte yahya kemal'den sonra bunu keşfeden çağan irmak olmuş. filmin* ilk bölümünde piknikler eğlenceler şakalar komiklikler ver coşkuyu; sonra ''ona bir oda ver baba ona söylemek istediğim o kadar çok şey var ki... sen söyle ona baba...'' pat düş.
    şerefsizim yazarken gözlerim doldu. niye? sırıtarak izlerken birden içimiz acıdı da ondan. o sıra tokadı yedik işte.
    çok uzattık. 3. dizedeki gamsız hayattan, eğlenceden geriye güzel şeyler kalacaktı ki beklenmedik bir şey oldu. bir tel koptu. herkes ayrı telden çalar ya bu skimin dünyasında. işte o yüzdendir ki herkes için önemli bir tel vardır ve koptuğunda ahenk ebediyen kesilir. 2. dizede nasıl herkesin dünyası farklıysa, koptuğunda onarılmayacak teli de farklıdır ve en acı veren odur. öyle acı veriyor ki ebediyyen kesiliyor bu yaşama sevinci, ebediyyen. bir başka deyişle ''herkesin bir derdu var durur içerisinde''
  • teli değiştirip dinletiye kaldığın yerden devam etmek mi doğrudur, yoksa sahneyi terk etmek mi?
    devam edince aynı ahenk yakalanır mı, yoksa an'da mı gizlidir ahenk?
    başka esere geçince aynı coşkuyu verir mi çalana ve dinleyene, yoksa eserde mi gizlidir coşku?
    tel mi çürük olduğu için kopar, yoksa çalan mı beceriksizdir?

    yanlış enstrüman yanlış ellerde, yalnız insan yanlış kalplerde ahenk yakalayamaz.
  • dehşet bir dize. insanı çok acıtan bir dize. zaman zaman hayatın, zaman zaman aşkın, zaman zaman arkadaşlığın bitişini özetleyen bir dize. aklıma geldikçe adımlarımı yavaşlatmamı sağlayan bir dize. bir ölüm haberinin eve ulaştığı anda insanın öznesi olduğu bir dize. belki de bildiğim en iyi dize.
  • her rind bu bezmin nedir encamı bilir /// her bohem bu gidişin nedir sonu bilir
    dünyamızı nagah zalam örtebilir /// dünyamızı karanlık birden bire örtebilir
    bir bitmeyecek şevk verirken beste ///bir bitmeyecek heves verirken beste
    bir tel kopar ahenk ebediyyen kesilir
  • lamartine, eğer bu mısra-ı muazzam'ı duyup da kendi lisanına tercüme edecek olsaydı şöyle buyururdu, ne noksan ne fazla:
    un seul être vous manque et tout est depeuplé.
    ki buyurdu da, yahya kemal'den takribi yüz sene evvel.
  • felek dalgacıdır. kul kurar kader gülermiş ayarında işler hayat. siz her şeyi doğru, ya da en azından kitaba uygun yaptığınızı düşünseniz de hayat öyle bir feyk atar ki o ana kadar ayakta tutmaya çalıştığınız tüm denge yalan olur. dünyanızı birdenbire karanlık örter. dizlerinizde derman kalmasa da bir şevkle tutturup gittiğiniz yol ansızın bir uçuruma varır. hayatınız sonsuza dek değişir.

    yani, hayatınızdan "bir tel kopar ve ahenk ebediyyen kesilir."
  • sol kürek kemiğimin üstünde yazan, hayatımın hülasası.

    2013 senesinin bir temmuz gününde bu sözü vücuduma yazdırdığımda aklımda sadece annemle babamın ölümü vardı. genç de sayılmazdım; ama yine de o zamanlar, hayatın tüm bileşenlerinin, tüm ilişkilerin, telleri alabildiğine gergin birer enstrüman olduğunun bu derece idrakinde değildim henüz.

    öyle bir enstrüman ki doğru akordu yapmazsanız, doğru tele vurmazsanız, doğru perdeye basmazsanız asla arzuladığınız ezgiyi çıkaramazsınız. ve - tanrı korusun - tellerden birini koparırsanız, parmaklarınızı da kanatsanız aynı besteyi tekrar çalamazsınız. elbette teli yenileyip, akordu düzeltip tekrar deneyebilirsiniz. bir şarkı da tutturursunuz şüphesiz. ama aynı şarkıyı değil. asla aynı ahenkle değil.
  • aşağıdaki gibi devam eden şarkı sözü:

    "yüzünü görmem
    yerini sormam
    elini tutmam
    seni hiç unutmam
    tenine değmem
    sesini duymam
    adini koymam
    sana hic doymam"**
  • çok acımasız, çok.

    - hani alttan alta tehditler gibi, "sen beni tehdit mi ediyorsun?" diyecek, çıkışacak olsan, "uyarıyorum diyelim." diye sıvışacak. pabuç bırakmamaya kararlı olsan da, en kötüsü..-

    tel kopar-mış. koparsa kopsun. hani isterse dünya yansın, dönmeyi biliyor ya, dönerek yansın. her şeyin akışı ve hiçbir şeyin sıradanlığı birdenbire sonsuza dek kesilecekse hemen şimdi toplayalım ne var ne yoksa, kapatalım dükkanı o zaman. zaten ebediyyen olagelen, bir kere olunca da bitiveren bir şeyin var oluşunun hem imkansıza yakın, hem de tehlikeli olduğunu iki üç denemede kavrıyorsun ki. kavrayınca da peşine düşmeyi derhal bırakıyorsun... kendiliğinden.

    ki öyle tek atımlık silah değildi de bu, hayat.
    hem benim bir sebepten hataya meylim var..
hesabın var mı? giriş yap