• benim için yemekhanede tepsiyi düşürmek ve yemeklerin başta kıyafet olmak üzere her yere dökülmesi ve akabinde alkışlanmaktır.
  • yemek yerken tel düştü batarya fırladı falan xd
  • yavşak kampüs kedilerinden birinin fakülte merdivenlerine sıçması ve başka bir yavşağın söz konusu bokun üzerine izmarit ve kalorifer vanası saplaması. artık ne cins bir sapkınlık dönüyordu bilemiyorum.

    fotoğrafı bulursam mutlaka ekleyeceğim.
  • mimarlık bölümü, seçmeli sanat tarihi dersi. hocanın hiç bir dersinde yoklama almadığını üst sınıflardan öğrendik, derslere girmiyoruz. vize günü geldi. kopyalar sıranın üzerine yazılmış bekliyoruz. hoca girdi sınava. soruları tahtaya yazdı, boş kağıtları dağıttı. kimse başlamasın sıraları kontrol edeceğim dedi. yanıma geldi, boş kağıdı kaldırdı, azeri aksanıyla "bunlar nedir" diye sordu.

    - hocam sanırım önceki dönemlerden kalmış
    - hoca kahkahayı patlatır.
    - bu ders bu dönem ilk kez veriliyor.
    - !!!@#$%&!!!
  • türk anayasa tarihi dersi diye 1. sınıf inkılap tarihi dersine girmek. hatayı anladıktan sonra hocanın sert mizaçlı olduğunu fark edip ses çıkaramamak. bu sırada anayasa tarihi dersini arayan öğrencilerin sınıfa girmeye devam etmesi. bir süre sonra aradan seçilen fedainin durumu ürkek bir sesle hocaya izah etmesi ve varsa anayasa tarihi yoksa bir sonraki ders olan işletme için kalabalık grup adına müsaade istemesi. 15 dakikadır ben şöyle sorarım derse geç gelene böyle koyarım sigara içiyormuşsunuz içtirtmem şeklinde devam eden hocanın beni işletmiyorsanız çıkın gidin demesi.
  • evet anlatıyorum.

    özel üniversitelerde marka takıntısı olan kendini bilmez tipler vardır. bunlar marka giyinmeyeni, gösteriş budalası olmayanı, fakir fukara sanabilir. bu da ayrı bir görgüsüzlüktür. iki kuruş para bulunca koşarak guess çanta alırlar. ayrıca guess mi kaldı. bir de calvin klein çöplüğü gibilerdir. benim için calvin klein, geleceğe dönüş’teki marti’nin 1967’deki ismi oysa. neyse konu çok dağıldı.

    kendini ikoncan sanan, kezban, ter kokulu kızımız, giyimiyle dikkat çekme peşindedir, çünkü kendini başka türlü kanıtlayamaz, varlığını bu şekilde ortaya koyma yolunu seçmiştir. itirazım yok! uzak dursunlar yeter. bu ikoncan karakter, ezmek için sınıfın sessiz kendi halinde (kendi gibi marka giyinmeyen) bi kızı seçer. yavaştan takılmaya laf sokmaya başlar. bir gün derste haddini aşarak kıza, “baban kolay mı kazanıyor bu parayı dersini dinle.” der. bu şuursuz cümle karşısında, patlama noktasına gelen kız, “evet kolay kazanıyor, babam milletvekili olduğu için.” der. ikoncanın hayattan yediği ilk tokattır. neymiş yani, memur babanın parasını çar çur edip hava basmaya çalışırken dikkatli olacakmışsın. hayatta insan kaç kere böyle tokat yer ki, bilemiyorum.
  • ankarada özel bir üniversitesitede okuyorum. bir gün öğle aramda bir arkadaşımla kafeterya da otururken şahsen tanımadığım ama isim olarak bildiğim bir kızın konuşmasına şahit oldum. kızın oturduğu masada şöyle bir konuşma vardı; anneniz mi ölse daha zorlanırsınız yoksa babanız mi? bu soruyu soran o kızdı ve cevabını veren de elbette oydu. dedi ki " babamın işlettiği bir şirket var eğer ona bir şey olursa annem bu şirketi işletemez bu yüzden batarız ama anneme bir şey olursa babam şirketi işletmeye devam eder o yüzden anneme bir şey olursa üzülmem." duyduğum sorunun karşısında zaten şaşırmıştım ama üstüne bir de verdiği cevabı duyunca kendi ailesi hakkında bile bu kadar vurdumduymaz bir insanın ilerdeki yaşantısında, her türlü çevresinde bulunacak insanlar için gerçekten üzüldüm. üzüldün diyorum çünkü başka bu durum nasıl ifade edilir bilemiyorum.
  • üniversiteye başladığım zamanlar bir hocamla yaşadığım dumur olayları #86266400 sayılı entrymde paylaşmıştım. bunu öncelikle koymamın sebebi aynı hocamın olay mahallinde bulunması.

    önsözü yaptıktan sonra olayımıza gelelim.

    gece geç saatlere kadar oyun oynadığım için sabah dersleri için ev arkadaşımın yardımıyla uyanabiliyordum. yine böyle bir sabah arkadaşım beni uyandırmak için epey uğraşmış ve başaramayınca kendisi okula gitmiş. ben de iki sağa üç sola derken uyanıp geç kaldığımı farkettim. 1 dakikada hem giyinip hem kahvaltımı yaparak çıktım. okula yaklaşınca arkadaşıma "hangi sınıftayız?" diye mesaj yazdım. arkadaşım beni uyandırmak için epey uğraşmış başaramayınca bana sinirlenip evden çıkmıştı. mesajı görünce bana rastgele başka bir sınıf numarası söylemiş. arkadaşımın verdiği sınıf numarasına ilerledim, kapıyı çaldım ve içeri girdim. hoca bizim bölümden tamam dedim ve arkalara gittim hemen. zaten hangi derse gittiğimi bilmediğim için çok fazla düşünmedim doğru yerde olup olmadığımı. en arkaya gittiğimde üç dört kişi gördüm. hepsi bizimle ders alan çocuklar. hala doğru yerde olduğumu düşünüyordum ki yanımda oturan arkadaşın "senin ne işin var burada?" demesiyle allah allah noldu ki acaba moduna geçtim. meğerse yanimda gördüğüm üç dört kişi alttan ders almayı alışkanlık haline getiren kişilermiş. üst sınıfın dersine girmişim. hayır başka bölüm falan olsa hiç oturmaz yanlış gelmişim der giderdim. başka bir hoca olsa yine özür diler giderdim. ama bu hocayla mazimizden dolayı ne yapacağımı bilmeden yarım saat kadar bilmediğim bir dersi dinledim. sonra en iyisinin*kaçmak olduğuna karar verdim. hem de ara verilmesini beklemeden. hocanın tahtaya dönmesini fırsat bilerek ayağa kalktım kapıya doğru ilerledim. tam kapıyı açıp özgürlüğüme kavuşuyordum ki yine o ses "nereye gidiyorsunuz?" doğal olarak tüm sınıf bana döndü. sınıfın yabancı olduğunu daha iyi kavradım o an. sadece "yanlış derse gelmişim hocam." diyebilerek cevabı duymadan kaçtım.

    hem sınıfımdan hem üst sınıftan bir çok gülmeye gunlerce maruz kaldım ama dersimi de çıkardım. o günden sonra hicbir derse gec kalmadim. hocamın beni bunlara rağmen dövmemesine de büyük saygı duyuyorum. o zamanlar normal geliyordu ama tam dayaklıkmışım.
  • üniversite hayatı boyunca kız arkadaş yapamamış olmak. olay olarak falan geçer mi bilmiyorum artık.

    edit: sonrasında da yapamadı
  • ardından kallavi bir sınav olan derse kimsenin girmemesi üzerine dersin hocasının bir dönem boyunca bize küsmesi ve gönlünü almak için 40 takla atmamız. bir diğeri ise şunu tahtaya yazın ben geliyorum dedikten 3 saat sonra hocanın sınıfa girip ben sizi unutmuşum kusura bakmayın diyerek derse devam etmesi (sınıftan bir kişi bile ayrılmadı).

    bir de şimdiki öğrencilere bak on dakika geciken hocayı linç etmeye kalkışıyorlar, hastaneye kaldırılan hocayı derse gelmedi diye rektörlüğe şikayet ediyorlar. kendileri dersin ortasında geldiğinde dışarı çıkmasını isteyip kapıyı kapatan hocanın elinden kapıyı çekip omzunun sargıya alınmasına sebep oluyorlar.

    edit: yaşlandım galiba (bkz: nerde o eski ramazanlar?)
hesabın var mı? giriş yap