annihilation

the elder scrolls v skyrim

menüleri bir kenara bırakırsak;

olmuş bu oyun abicim. oturdu mu saatlerce oynatıyor, ayrıca mw2'den beri yaşamadığım (ki onun da anca sonlarında olmuştu böyle şeyler) "hassiktir oha"lı, tüyleri diken diken edici sahneleri bol bol yaşatıyor. başı ayrı güzel, devamı ayrı güzel. *oynamalıyımmm oynamalıyımmm* perklerle ilgili kısmı da şöyle anlatayım:

--- spoiler ---

level 5e kadar falan perklerle ilgilenmedim, bi ara veririm diye. seçtiğim skille 10 puan ekliyodur nasılsa deyip karar veremiyorum, nereden edinmişim öyle bir izlenimi bilmem. neyse, level 5 oldum, aşağı yukarı kafamda oturttum nasıl bir adam olacağımı, hadi dedim two handedla başlayalım. gittim two handed'a, activate'e bastım ve ta-da! meğersem oradaki takım yıldızların her yıldızı bir perk imiş lan! skill arttırmak değil, skill puanları arttıkça o puanın izin verdiği perkleri seçmek olaymış meğersem! yüzlerce perk var lan! sıçtık!

--- spoiler ---

benim için en önemli yenilik şu oldu: oynadığım elder scrollslarda, yani morrowind ve oblivionda oynama motivasyonunu kaybetmemin en büyük sebebi olan quest log. eski halinin de bir çekiciliği vardı evet, ama side questleri alıp alıp yapmayınca bir yerden sonra boku çıkıyordu. şimdi klasik lineer rpg'ymiş gibi davransa da çok daha akıcı bir quest çizgisi sağlıyor oyuncuya. tek üzüntüm, questleri aldıktan sonra haklarında erişebildiğimiz tek bilginin objectiveler olması. questler hakkındaki muhabbeti, öncesindeki bilgiyi, aldığımız adamın bize anlattıklarını falan bir daha okuyamıyoruz. menüler alışınca biraz rahatlasa da genel olarak bok gibi olmuş ama hakikaten. özellikle karakter tasarımında karşılaştığım 1-2 bug da fena sinir bozucu. neyse, oyunu alıp da oynayana kadar çözülmüş olur herhalde onlar da.

bir de, helal olsun bethesda. gamebryo engine'i ne güzel bir hale getirmişsiniz öyle, tam elder scrollsluk olmuş lan! gerçi arada bir fallout izlenimi veriyor hala, apocalypse ile tamriel arasında bir paradoksa girip kalıyorum öylece, ama yine de çok iyi olmuş lan.

son olarak.. dünya öyle güzel, mesafeler ve coğrafya öyle ideal ki, fast travel yapasım gelmiyor lan oyunda. planladığım rotayı binbir zorlukla da olsa takip edebilmek, edemediğim zaman da bunun çok mantıklı bir sebebi olması (şelale varmış mesela orada) ne güzel şey! "e abicim düz kaya işte ben bu halimle yürürüm koskoca ork nasıl yürüyemez" dediğim hiç olmadı. hatta pek çok yere gidebildiğime şaşırdım, çoğu zaman da zaten oyunun o tarz yerlerin tamamına gidebilmem için tasarlanmış olduğunu görüp mutlu oldum (sürekli bir mağara, bir troll lair vb. bişeyler çıkıyor öyle durumlarda). ama alchemy beni delirtecek arkadaş. her taraf çiçek lan, toplaya toplaya ork barbar mıyım, bahçıvan mıyım şüphe etmeye başladım.

yeni başlayacaklara dipnot: bleak falls barrow'u sakın atlamayın.. zaten main quest oraya gitmenizi isteyecek ama olsun, siz yine de gidebildiğiniz ilk anda gidin oraya. çok iyi lan.

devamını okuyayım »