• yeni bir altinci nesil yazar.
  • can barslan ve çay düşkünlüğü had safhada olan, hakkında gireceğim
    daha çok entry olduğunu düşündüğüm huzur adamı. henüz arıza bir halini görmedim ama du bakalım
  • avucu gidikli neyzen. zitvatorok meydaninda asuman'la bulusur.
  • güzel de üfleyen bir neyzen hem. baktık bir gün nefesi açılmış, açılmış da müjgan kardeşinden bir cilalı öpücük almış.
  • yigidim, aygirim.
  • emer bilirim. piridir.
    icten gelen edit: sozluk yazarini tenzih ederim. yukaridaki cumlede nesredilen sahsiyetin isbu internet sitesinde yazan sahisla alakasi keldir. ancak, hazir yeri gelmisken sozluk yazari icin de bir kelam etmek isterim. isbu internet sitesinde mirildanan bu kibar kulhanbeyini biyikli ve guzel burunlu tahayyul ettim bugulu mesajlarini okurken. guzel bir burun icin yeni dunyayi kesfederim, o guzel umit veren burnundan yeni dunye meyvasi yerim. kimi uzuvlarimizi bilinmez bir oranla birbirine sabitleyen ulu manitu adina yemin ederim; bu burnu guzel empirikles baska bir empirikles. hanginiz empirikles? buhurdanlik burnunuz bende kalmis.
  • yeni bir dizi agrisi gozlerinde; agzini buzme canim, icerinden gelsin, genis duzluklerinde bizon kosturmaya geldim, diye cok sacma girdi soze. istanbul'a gitmis, bol duzusmus, geri geldiginde agzi sperm dolu. cok sevistim ellerle ama istanbul'da seks bir baska. hadi canim. yes canim. e anlatsana. istanbul seksi. o denli. o kadar mi? metroya bindin mi? e anlatsana doluyken agzin laf alinmiyor kerpedensiz. alinma dur densiz, mojo'dan ciktik, taksiye bindik, elin herifinin elinde koca bir anahtarlik, topuz gibi birsey, meger icinde esrar gizliymis. esrar giz demek zaten. biliyorum sonra ogretti. bir eve gittik, ama once sari lambasinin altinda taslari yagmur parlayan dar bir sokakta egri bugru kaldirimlarda sektik. hic icmemistim, icmis kadar oldum. istanbul seksi. -mutfaktan- canim, cayina konyak alir misin? aldim bile. nazli da geldi mi? yok, gelibolu'na kacmis. gelibolu'nun ascisi meshur. bolu'nun beyi. supermis bu cay. istanbul seksi. onu diyordun, devam etsene. evin penceresinden hamdullah suphi tanriover ilkokulunun toren alanindaki salingaclara, salincaklara bakiyorduk. egilmis haberim yok, dizlerimi optu. kalorifer bocegi gibi kivrilmis ben gormeden onume comelmis, salingaclara, salincaklara oturdu iki cocuk, ben onlari izliyordum, porselen dizlerin dedi, ama dedikleri de zor anlasiliyor, aksani bir garip, sesimi cikarmadim, bir sigara yaktim, dizlerime bosaldi. e zaten istanbul seksi. istanbul'da bir guzel istanbul kadar guzel. sana mi soyledi bunu? evet. o zaman senin istanbul'un artik o sokakta. yokus sokak uc numara. adresi de ezberlemissin. her gece ayni eve taksi tuttum. benden iyi bilemez kimse o sokaga, o eve gitmeyi. ayni eve her gece ayni yoldan giderken her metresini ezberledim yolun. kapiyi calip bekledim, etrafima bakindim, her defasinda ayri bir resmi ezberledim. kapinin onunde otomatigin sesini beklerken egri kaldirimlar yokustan asagi yagmurla akarken otomatik biraz gec acilsa diye dedim. nazli'nin donunu bir gece kafama gecirip gozumun uzerine korsanlar gibi bagladim. nazli gelibolu'da degil miydi? gelibolu istanbul arasi ne ki canim. birbirimize hasretiz diyorum. gidelim dervisler gibi seviselim.
  • "her şey, her şey ay gözleyen babil'le başladı.

    adlar onu izledi. adlandırınca, her şey sıkıcı oldu. sessizlik bozuldu. büyük sessizlik.

    diyorsun tarihte hayvan adlarına hiç rastlanmaz. çiçek adlarıyla seslere de...sesler ki...her şeydir.

    unutmam her şey dünyanın bir ucundan tutuyordu. baktım zaman adını alınca tanınmaz oldu. adını bir türlü usunda tutamıyordu bir kuş. sıra dağlara geldiğinde, adlarını bilmiyordu hiçbiri.

    ne güzel.

    adlandırmak ölümdür!"

    nerden baksak kendini anlatıyor her şey
  • duydum ki antep fıstıklarını çoraba doldurup kendine sallama çay yapar, içer imiş. olmaz ama, gaz yapar.
hesabın var mı? giriş yap