• 'new york diil o avusturya' diye duzeltmis suser.
  • ortamdan sessizce sıvışma effekti.
  • bayram münasebetiyle kapısına el öpmeye gelen arsız çocuklardan bir kinderi esirgemiş gurbetçi ayağı yapıp duygu sömürüsüne geçmiş şahane insan. hayır bunun fedexi var upsi var kardeşim heves ettim bir kere hem oyuncak hem çukulata hem bilemedim ötekini.
    haddim değildir, büyüklerini dileyenler olmuştur senin için. ben kinder kutularındaki gibi küçük süprizler ve mutluluklar diliyorum.
  • bugun bana tavsiye ettigi iki filmi de * * bir punduna getirip izledigim, bu kadar alakasiz iki filmi nasil bulup sectigine sastigim, fakat en sonunda secimlerine hayran kaldigim sinema insani. iki sahane film izledim sayesinde, sagolsun valla. *
  • (bkz: fiti fiti)
  • mesaj kutumun wong kar wai, hadi antonioni'si sinefil geysa. kafasi fil gibi, zuccaciyedekinden bazen. kendisiyle hic ciddi dusunmuyorum, zira ciddiyet onu da sikacaktir. ikiyuzlulugun siyasasini kitalar arasi sokmek istedigim bu wicked cadinin agina dustum, iyi oldu. politics of hypocrisy: political correctness my ass!
  • benim zaviyemden bakınca, evren kardeşin bana hazırladığı eğlenceli bir dönüm noktası ve tol üzerinden solu takip edince metin altıok'a açılan bir kavşaktır kendisi. devrimlerine ortak çıktığım l eau par kokulu hediye paketim... hoşgeldin! safalar getirdin!
  • gizli gucler tarafindan kacirilarak, yine cok gizli bir operasyonla bunyesine okuz paratoneri yerlestirilen bahtsiz suser. aksi takdirde neden sinemaya gittiginde arkasina film boyunca tum uyarilara ragmen israrla horlayan bir adam, onundeki koltuga da koca bir misir patlagi paketini hasirtinin allaani cikararak yiyen bir cift otursun ki? hayir tum bunlarin ustune bir de neden havalandirma bir turlu isinamayan huysuz bunyesine direk doksandan caksin ki?
  • pipili disi kisi. elma da olabilir lan fitfit.
  • bende kendisine yazma isteği uyandıran nadir arkadaşlarımdan.

    yazma isteği derken, et ete değsin diye değil; kalem kağıda değsin, ama harfler öyle birleşsin gitsin ki, yazıldığına da okunduğuna da değsin. — yazmıştım da. cevaben kendi yazdığı bir kitabı gönderdiğini hatırlıyorum.

    ben nabokov'ken tanışmıştık kendisiyle.

    bu yaz konser. biletler benden. tamam. nick'in londrasına selam.
hesabın var mı? giriş yap