kazak abdal
-
(bkz: esegi saldim cayira)
-
eşeği saldım çayıra,
otlaya karnın doyura
gördüğü düşü hayıra
yoranın da avradını
münkir münafıkın huyu,
yıktı harap etti köyü
mezarına bir tas suyu,
dökenin de avradını
dağdan tahta indirenin,
iskatına oturanın
mezarına götürenin,
imamın da avradını
derince kazın kuyusun,
inim inim inlesin
kefenin diken iğnesin,
dikenin de avradını
müfsidin bir de gammazın,
malı vardır da yemezin
ikisin meyit namazın,
kılanın da avradını
kazak abdal nutkeyledi,
cümle halkı ta'neyledi
sorarlarsa kim söyledi,
soranın da avradını
bu şiiri de kim yazmış diye sormayın sakın. -
romanya türklerindenmiş. onyedinci yüzyilda yasadigi sanilan bir ozan. siirlerinin bir kismi hiciv örnekleriyle dolu. siirleri güncelligini halen koruyor.
kazak abdal'in ucu tenteneli ve taslanmis bir mendilinin, demir baba dergahinda bulundugunu, deliorman'dan gelen göçmenler söylemektedirler. kazak abdal, denizli'deki dergahinda yatmaktadir.
kaynak: www.turkuler.com
ormanda büyüyen adam azgini
ormanda büyüyen adam azgını
çarşıda pazarda insan beğenmez
medrese kaçkını softa bozgunu
selam vermeğe dervişan beğenmez
alemi tan eder yanına varsan
seni yanıltır bir mesele sorsan
bir çim bile çıkmaz karnını yarsan
camiye gelir de erkan beğenmez
elin kapusunda kul kardaş olan
burnu sümüklü gözü yaş olan
bayramdan bayrama bir tıraş olan
berber dükkanında oğlan beğenmez
dağda bayırda gezen bir yörük
kimi tımarlı sipahi kimi bir bölük
bir elife dili dönmeyen hödük
şehristana gelir ezan beğenmez
bir çubuğu vardır gayet küçücek
zu’mü fa’sidince keyf getirecek
kırık çanağı yok ayran içecek
kahveye gelir de fincan beğenmez
yaz olunca yayla yayla göçenler
topuz korkusundan şardan kaçanlar
meşe yaprağını kıyıp içenler
rumeli yenice’si dühan beğenmez
aslında neslinde giymemiş hare
iş gelmez elinden gitmez bir kare
sandığı gömleksiz duran mekkare
bedestene gelir de kaftan beğenmez
kazak abdal söyler bu türlü sözü
yoğur ayran ile hallolmuş özü
köyden şehre gelse bir türk’ün kızı
inci yakut ister mercan beğenmez -
--- spoiler ---
zam ve zulüm...padişahın başka bildiği yokmuş , zam yapar , başını kaldıranı da ezermiş...
zaptiyeler padişaha çıkmışlar:
"efendim halk homurdanmaya başladı!"
"ezin kafalarını vergilerine zam yapın!"
halk küfretmeye başlamış , sövüp sayıyormuş , sokakalara çıkmışlar , padişahın taktiği hiç değişmemiş:
"zam yapın , kafalarını ezin!"
zatiyeler bir gün telaşla koşup gelmişler:
"padişahım , bunlara bir hal oldu , sokakalarda meydanlarda zil çalıp , göbek atıyorlar!"
padişah yerinden fırlamış:
"işte bu fena , hayra alamet değil , ne yapacakları belli olmaz!"
***************
böyle dönemlerde halk gücünü mizahtan alır , her gün bir hikaye uydurulur , fıkra üretilir ya da eski hicivler yaşanan güne uyarlanır:
kazak abdal'ın "eşeği saldım çayıra" diye başlayıp , "anasını" yada "avradını" diye biten taşlaması eğer bugüne uygulanırsa , burada durun!...
***************
bakın nasıl uyarlamışlar:
"doları saldın çayıra/halkı da mevla kayıra/bu krizi hayıra/yoranın da avradını.
"hem hırsızın hem yüzsüzün / babası zengin dürzünün / bunların meyit namazın / kılanın da avradını.
biçare mazlum söz söyledi / cümle halkı dahleyledi / sorarlarsa kim söyledi / soranın da avradını."
hasan pulur
1992 milliyet gazetesi
--- spoiler --- -
zamanlar üstü söylemler vermiş büyük ve derin filozof.keşke tırnağı olabilsek.
-
eski dost. şu an yedinci nesil çaylak.
-
(bkz: ben atiym zihniyeti)
-
ne tesadüftür ki kaygulu abdal ile aynı anda baba olmuş bir yazar kardeşimiz.
allah analı babalı büyütsün diyoruz buradan ... -
bir baba hindi, bir baba hindi.
-
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap