*

  • "biz sizi sikiyoruz, ama siz sırf okumaya üşendiğiniz için tüm itiraz hakkınızı elinizden alıyoruz" demenin hukuki hali.
  • cheat enginenin sahip olduğu versiyonu okunmaya değer niteliktedir.
  • bi kere bi programı kurarken okumaya niyetlendim. fena da gaza gelmiştim. daha ikinci cümlede kendimden soğudum. sikmişim sözleşmesini ulan..
  • tek taraflı düşünülmemesi gereken sözleşme. bazen kullanıcı tarafıda kötü niyetli olabiliyor ve bu sözleşme üretici kesim için mecbur hale geliyor.
  • "kardeşim yarın bunun sapı neden elimde kaldı diye bana çemkirirsen, bu imzaladığın kağıdı dübürüne sokarım" demenin hukuki şekli.
  • (bkz: eula)
  • artık çoğu yazılım yüklemelerinde i agree butonu sönüktür. kaydırma çubuğu en aşağıya geldiğinde aktifleşiverir birden, böyle de zeki insanlar var.
  • southpark 15.sezonunun 1. bölümünde bu tür sözleşmelerden ötürü nasıl göte gelinebileceğini en acı şekliyle sunmuştur.
  • okunmadan onaylanan şey.

    kullanıcılatın sözleşme şartları hakkındaki farkındalığını ölçmek için bir ingiliz firması sosyal bir deney yapmış.

    purple firmasının bedava wi-fi sosyal deneyi

    konu ile ilgili bir yazı

    --- spoiler ---

    halka açık, ücretsiz wi-fi (kablosuz internet) hizmeti veren purple isimli bir ingiliz firması ilginç bir sosyal deney yapmış; kullanıcı sözleşmesi içerisine çeşitli kamu hizmetlerini kapsayan çok uçuk maddeler eklemiş ve bu maddeleri farkında olmayarak 22.000’den fazla insanın kabul ettiğini görmüş. sadece bir kullanıcının bu maddeleri fark edip itiraz ettiğini ve kendisine ödül verileceğini açıklamış.

    purple firması tabiî ki insanlara hayır için internet imkânı vermiyor. kafeler, lokantalar, oteller, seyahat firmaları ve insanların çoklukla gelip vakit geçirdiği yerlerde hemen cep telefonları/tabletler/bilgisayarların kablosuz ağ tarama özelliği açılır ve gözler bedava ağ bulmaya çalışır. bulamasa da, hemen işletme yetkililerine kablosuz internet şifresini sorar. diyelim sizin de böyle bir işletmeniz var ve müşterilerinize ücretsiz internet imkânı sağlamak istiyorsunuz. purple firmasına müracaat edip, ücreti mukabilinde, müşterilerinizin her cihazdan kolayca ve güvenli bir şekilde bağlanabilecekleri bir internet altyapısı kurduruyorsunuz.

    firmanın sağladığı bu hizmetten yararlanmak isteyen insanlar, bir kullanıcı sözleşmesine imza atıyor. aslında çoğunlukla hizmet/program kullanımı için elektronik başvuru formunu doldurduğumuzda, sayfanın alt tarafında bulunan “sözleşme şartlarını kabul ediyorum” yazısının hemen yanıbaşında yer alan kutuya “tik” işareti koymaktan söz ediyoruz, imza atmak derken… çoğunlukla linklidir ve linkine tıkladığımızda en az sekiz sayfadan oluşan, neredeyse sadece marslı’ların anlayabileceği bir dille ve küçük puntolu harflerle yazılmış bir metinle karşılaşırız. metnin karmaşıklık katsayısını arttırmak için bilmediğimiz kanun ve yönetmelik maddelerine sadece tarih ve numarası verilerek atıf yapıldığı da vakidir. buna benzer sebeplerle çoğumuz, bu şekildeki sözleşme metinlerine hiç bakmadan veya baksak bile sadece yüzeysel bir göz gezdirmeyle yetinip üzerinde düşünmeden hemen kabul ederiz.

    yazının başında bahsettiğimiz gibi, firma kullanım sözleşmesi içerisine “kamu hizmeti şartı” başlıklı bir bölüm eklemiş. hangi kamu hizmetleri var derseniz, neler yok ki; kamuya açık parklardaki hayvan atıklarının toplanmasından tıkalı lağım borularını elle temizlemeye, sokak hayvanları için bakım hizmetinden tuvalet temizliğine ve yerlere yapışmış sakızları toplamaya kadar güzel hizmetler var. üstelik 1000 saat! bu sözleşmeyi kabul eden insanlar, 1000 saat boyunca yukarıda sayılan hizmetlerden biri veya birkaçını ihtiva eden işlerde çalıştırılabilirler. (22 milyon adam/saat iş gücü de fena değilmiş bu arada!)

    firma yetkilileri, bu deneydeki amaçlarının kullanıcı sözleşmelerini okuma farkındalığını yükseltmek ve 2018 yılında ab ülkeleri içerisinde zorunlu hale gelecek olan “genel veri koruması kanunu” hakkında dikkatleri çekmek olduğunu söylüyor. yani gerçekten insanlara eldiven giydirip temizlik yaptırma niyetleri yok gibi görünüyor.

    ülkemizde de 6698 sayılı “kişisel verilerin korunması kanunu” yürürlüğe girmesine rağmen, hangi şahsî verimizin nerede bulunduğunu bilmiyoruz. geçtiğimiz yıllarda 50 milyon kişinin nüfus kayıtlarındaki bilgilerinin çalınmış olduğu ortaya çıkmıştı. sık bir şekilde bilmediğimiz numaralardan gelen, adımızla bize hitap edip hemen bir ürün satmaya çalışan çağrılar alıyoruz. tanıtım ve reklâm sms’lerini engellemek için yasaklı listesine çoğunlukla alamıyoruz, çünkü sms’ler bir numaradan değil “kombi bakım” gibi kelimelerden oluşan bir yerden geliyor.

    inşallah, kvkk düzgün bir şekilde işletilir de artık rahatsız edici çağrı ve mesajlardan kurtuluruz, dolandırıcılara da fırsat vermeyiz. kanun, zorunlu istisnalar dışında kişilerin isteği olmadan verilerinin işlenemeyeceğini ve paylaşılamayacağını söylüyor. o yüzden kullanıcı sözleşmelerine çok daha dikkatli bakmamız gerekiyor. “falanca ve filanca bilgilerimin kaydedilmesini, kampanya ve tanıtımlarda kullanılmasını, üçüncü kişi ve kuruluşlarla paylaşılmasını kabul ediyorum” maddesini tıklarken iyice düşünüp karar vermemiz gerekiyor. en son yapılan anayasa değişikliği referandumunda paketteki maddeleri kaç kişi okuyup anladı ve ona göre karar verdi bilmiyorum, bu değişikliklerle meclisin icra üzerindeki denetim gücünün zayıfladığını ve 5 senelik süre sonunda halkın vereceği oyla hükümetin bütün icraî işlerini denetlemiş ve/veya onaylamış olacağını unutmamak lâzım. şimdiden hayırlı seçimler…
    --- spoiler ---
  • 15 yıl bankada çalıştım fakat imzallattığım onca sözleşmeden bir tanesini dahi okumadım. sayfalar dolusu şey okunur mu? okusan ne değişecek?
hesabın var mı? giriş yap