• isveç'li 1964 doğumlu dahi tenor saksafoncu. steve lacy'nin müziğini çaldığı solo albümü windows'u tenor saksafonu merak eden herkese önermek gerek.
  • birkaç saat önce varlığını keşfedip yazdıklarını okuduğum ve yazmadıklarını, paylaşmadıklarını hayal edip hayıflandığım bir yazar. hafızaya çelme takmak adına bir not olsun şu satırlar da.
  • altıncı nesil yazar.
  • gerek üfleme tekniği, gerek usta özgür cazcıların eserlerini yorumlama açısından günümüzün en etkili ve isimlerinden biri, isveçli aşmış bitirmiş tenor/bariton saksofoncu. [tenor ve baritonun ötesinde tüm nefeslilere hakim olduğu gibi, nefeslileri elektrifiye etmekte de üstüne tanımam.] sentimentalist çalar, ekseriyetle doğaçlama dozu yükseldiğinde tonu hırçınlaşır ve yoğunluğu tıpkı bir hortum gibi dinleyiciyi olduğu yerden alıp özgürleştirir.

    seksenlerde -yine isveçli- perküsyonist/davulcu sven-åke johansson'un yanında çalmaya başlamış, christian munthe ile ikili doğaçlama çalışmalarında bulunmuştur. bana kalırsa munthe'yle kaydettiği refrain serisi [en azından ilk dört bölüm] dinlenirse evan parker'la son on yılda nasıl bu denli iyi uyum sağladıkları kolayca anlaşılacaktır. seksenlerin sonundan doksanların ortalarına ilerlerken tekniği büyük ustalarca fark edilir ve sessionlara davet edilir. bu dönemde moers ve blue tower'dan çıkardığı albümler en ön sırada olmasa da avrupa underground caz piyasasını etkilemiştir.** doksanlardan günümüze peter brötzmann, joe mcphee, paul lovens, barry guy, derek bailey, jim o'rourke, thomas lehn, evan parker ve misha mengelberg gibi usta isimlerle tekniğini ilerletmiş, kendini daha da geliştirmiş ve adeta insan-ı kamil olmuştur. [bu arada doksanların sonunda for cherry* ve windows: music of steve lacy ile hem olgunlaştığının sinyallerini vermekte, hem de bu müziğin gerçek ustalarına saygı duruşunu ihmal etmemektedir.]

    brötzmann aracılığıyla okka'dan çıkardığı ken vandermark ve hamid drake'li kayıtlarıyla da etkileyicidir mr. gustafsson. [hele parrot fish eye'daki so what yorumu evlere şenlik!] barry guy ve paul lovens'la kaydettiği mouth eating trees and related activities ise bana kalırsa bir anthony braxton yad etmesi olarak nitelendirilebilir. tıpkı joe mcphee ve peter brötzmann'da olduğu gibi bazı albümlerinin kapaklarını kendi boyamaktadır. bu dönemde fantastik kontrbasçı ingebrigt håker flaten ve davulcu paal nilssen-love'la the thing adlı egzantrik caz üçlüsüni de kurar. [ayrı bir proje olarak halen devam ediyor yanılmıyorsam.]

    sağlam diskografisindeki albümlerin yüzde seksenden fazlasını dinlemiş biri olarak özgür caz/özgür doğaçlama tarihindeki önemli eserleri icra ettiğini rahatlıkla vurgulayabilirim. keyifli dinlemeler, güzel geceler.
  • 14 kasım gecesi borusan sanat'ta fire! ile gerçekleşen performansının bende yarattığı etkiyi tanımlayacak herhangi bir cümle kuramadığım insan(?). saksafonunu çalmadığı sıralarda ağzını ayıra ayıra bir hal oluşuna ayrı hastayım. ayrıca çok da mütevazı bir adam olduğunu belli etmiştir.
  • sıkıntılı bir saksofoncu.
  • fire! orchestra, the thing gibi gruplar kurmuş. peter brötzmann üstadla chicago tentet grubunda beraber çalmış, fake the facts grubuyla noise elektronik şeyler denemiş saksafoncudur. nefesine kuvvet diyelim..
hesabın var mı? giriş yap