• bir sözlük yazarı.*
  • (bkz: sapere aude)
  • 7. nesil olmasına rağmen entry sayısı benden fazla olan yazar
  • ismiyle müsemma insandır, etrafındakilerin hem aklını, hem yüzünü aydınlatır: ispanyolca bilmediğini söylediğinde içtenlikle şaşırmıştım. düşün, o kadar şartlanmışım herşeyi bildiğine.
    dilim dönse de bir kaside yazabilsem engin bilgi birikimine övgü mahiyetinde.
    ve herşeyden öte, hayatı güzel kılan insanlardandır.
    iyi ki vardır.
  • latince "bilmeye cesaret et!" anlamına gelen, ilk kez horatius tarafından kullanılmış söz öbeğidir. kant da "aydınlanma nedir?" yazısında o çağın felsefesini bu şekilde özetler.
  • latince "kendi aklini kullanma cesaretini goster." anlamindaki ifade.
  • aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. bu ergin olmayış durumu ise, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır. işte ergin olmayışa insan kendi suçu ile düşmüştür; bunun nedeni de aklın kendisinde değil, fakat aklın başkasının kılavuzluğu ve yardımı olmaksızın kullanmak kararlılığını ve yürekliliğini gösteremeyen insanda aranmalıdır.

    ernst cassier / kant'ın yaşamı ve öğretisi
    inkılap yayınları, 2. basım, doğan özlem çevirisi, sf. 239

    kişisel not: bu cümleyi ne zaman okusam, ülkeme, ülkemdekilere, ülkemin geçmişine ve geleceğine üzülürüm.
  • immanuel kant’ın aydınlanma nedir sorusuna yanıt makalesinde geçen, aklını kullanma cesaretini göster anlamına gelen latince söz.
  • aydınlanmanın parolasıdır.
    aklını kendin kullanma cesaretini göster.
  • insanın evrensel bir heybet karşısında gerileyeceği tek yer, aklını kullanma cesareti olmalıdır. nesnelliğe sıkışan dünya, bilinci de sıkıştırır; kaçınmak istediği yerden alıkoyar onu. buna karşın heybetin gizemine aldırmadan taze bir başlangıç yapmak arzusu; işte bu cesarettir.

    verili anlatılar, evrensel yanıtlar akıl toslasın diye sınırlar inşa eder. cesaret bu sınırları ihlal etme girişimidir. düzenler kuran, düzenler yıkan savaş zorba ve naif arasında cereyan eder. biz zorbanın korkak olduğunu yeterince biliyoruz. bir çıkarım, vaktinden önce ortaya atılırsa, boş gönderim, derinlik yanılsaması denilen şeye tekabül eder. çünkü derinlik öznel çıkarımın, hiç bir verili anlatıya dayanmaması, tersine bunları delip geçmesiyle açılan gediğin niceliğidir. hakim düşünmeye yaslanan düşünce, yüzeyde iz bırakır; ki buna da derinlik denmez. tefekkürü hakim düşünceden kurtaracak önerme bu olabilir.

    adorno'nun "verili olgularla kotarılmış bir yasanın kendisine dayatılmasına izin vermeyen şey, şeylerle yakın temasa geçmek ve kutsal aşkınlığı reddetmek suretiyle onları aşar" derken işaret ettiği derin düşünmenin baş kaldıran istikameti böyle bir şey. bu şekliyle düşünmenin şiddet barındırdığı açıktır. zira düşünme hep bir şeye dairdir ve içeriği biçimlenmiş, egemence biçimlenmiş şey, derin düşünme nezdinde yeniden ve saf biçimde görülmek üzre naif bir bozguna uğratılmak zorundadır. başkaldırının bu naif karakteri, pasif nazariyat anlamında, akışına bırakılmamış şeyin engellerini temizlemek, hakim düşüncenin kurduğu setlerde gedikler açmakla mükelleftir.
hesabın var mı? giriş yap