• bir eksisozluk yazarı. kendisi düşünceli, vatansever ve hakkaniyetlidir.
  • adından belli. sığır force. islam'ın gerçekte ne olduğunu anlatan azınlıklara hakaret saydıracak kadar sığır bir force.

    (bkz: engelle)
    (bkz: başlıklarını engelle)
  • yazdığı bir entry sayesinde aklıma gelenler yüzünden hemen her hafta yüzümü güldüren yazar. hoş sohbetli bir kardeşimiz, nicki ise ayrı bir güzel.
  • adamın dibidir, son iki harflidir. karakteri, muhabbeti, arkadaşlığı herşeyi güzeldir. nicki de siki gibi... ha pardon bunu karıştırmayalım.
  • nefret dolu bir yazar.

    din denen seyin insanlari ne hale getirebilecegini uzulerek goruyoruz kendisinde.
  • ben üstüme düşeni yapayım, sizi uyarayım ve bu yazarı deşifre edeyim: şu islam aleminin türkçe bilen kısmının milyonda kaçı bu adamın bu sözlükte yazdığı bir şeyi gördüyse ve o kişi bu adamın neci olduğunu merak edip bu başlık altına gelip burayı okuduysa, o adam şunu bilsin ki bu yazar abdulaziz bayındır ve onun süleymaniye vakfı'nın müntesibi olup bidat ehlidir.

    yani bu adamın anlattıkları ehli sünnet itikadının tam olarak dışındadır. bunlar peygamber efendimiz, onun ashabı sahabeler, sahabeleri görenler, sahabeleri görenleri görenler ve bunları takip eden alimler kanalıyla bize intikal eden dinin dışında yeni bir din uydurdular.

    yani bunun anlattıkları, bu ümmetin 1400 yıldır anladığının dışında şeylerdir.

    kendisinin kafa yapısı hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isyenler buraya bakabilir.

    ayrıca kendisi, "la ilahe" denilince, "aaa la ilahe dedin, kafir oldun" kafasında biri. halbuki bir sonrasında adam "illallah" demişti. zeka seviyesi veya münazara ahlakı bu kadar, hangisi bilemedim. "kuran, dinin dört kaynağından biridir" demeyi, "kuran reddedicisi" olarak lanse etmek de kendisine yakışır bir iftiradır*.

    kendisine göre kuran'ın tefsire ihtiyacı yoktur. demek ki kuran ayetlerinin nasihini, mensuhunu, nuzül sebebini, hangisinin mecaz, hangisinin yalın anlamında alınacağını, ayetler hakkındaki hadisleri, ulemanın görüşünü bilmemize gerek yok. zira bunlara göre kuran kuran'ı tefsir eder. yani bir kuran ayetinin ne demek istediğini anlamamız için bağlantılı başka ayetlere bakmamız gerekiyor. işte "tam anlamıyla" genel halkın işin içinden çıkacağı bir konu. babaanneme söyleyim de tefsire falan bakmasın, kuran'ı iyice okusun, birbiriyle bağlantılı ayetleri bulsun, analiz etsin, kuran'ı kuran'la kendi tefsir etsin.

    edit: bu yazarın, eleştirilince hakaret eden kankası aşağıya damlamış. "çakal", "el etek öpücüsü", "kaç ilahı var belli olmayan" lafları ile ahlakını o da belli ediyor. bu bi şey değil, aşağıdakinin eski yazdıklarına şöyle bir bakarsanız, iğrenç küfürleri de esirgemeden kullandığını görürsünüz. sorsanız sözde bu dinin künühünü varmış bir savunucusu, bir münevver kişi. o iğrenç kelimeleri aldığı ağzına allah lafzını da almasi; o iğrenç kelimeleri yazdığı parmaklarıyla allah lafzını yazması... düşündükçe midemi bulanıyor: #134798240

    edit2: neslini sevdigim adlı yazarın aşağıda bahsettiğim hakaret içeren enrtysi sözlük yönetimce silinmiş. halbuki tck'yı bana mı ögretiyorsun demişti.
  • kitap ve hikmet ile anlatılmak isteneni anlamış ve dine sonradan katılan şeylerin şirk olduğunu yine ayetlerle görmüş ve bunu anlatmaya çalışan bir kardeşimdir. sadece din hakkında değil tarihten tutun, siyasete hatta alakasız gelebilir ama dizel ve benzinli motor da turbo/devir bağlantısına kadar severek hoş muhabbetlerimiz olur.

    sıgırforce kardeşim bu kuzu mahlaslı arkadaşın bir sonraki aşamasını söyleyeyim ki hazırlıklı ol; alakalı alakasız yazılarını derleyecek ve diyecek ki “bu böyle demiş çok ayıplı konuşmuş ama şimdi tek kaynak kur’an’dır diyo” diyecek. ki entry sildirip hatta entry silip “tövbe ettim” diyecek. hatta bu söylediklerimi şurada görebilirsin: (bkz: #134798240)

    sigirforce kardeşim, kitabın tefsirini yüce yaratıcının yaptığını söylemiş. peki bundan neden rahatsız olunacak? bakın bu yazdıklarım asla “al eline bir meal ne anlıyorsan o.” demek değil. asla da olamaz çünkü kitabın nasıl okunacağını her şeyin sahibi belirlemiştir. ama önce şuradan başlayalım ki rahatsız olan arkadaşımız asıl rahatsız olduğu şeyin ayetler olduğunu herkes görsün. arapçan yok değil mi? türkçe idare edeceğin için “mealci” diyememen için de gerekirse arapça olarak da bunları yazacağımı bil diye söylüyorum. fussilet ne demek google’dan bir bak sonra şu ayetin lafzına bir bak:

    (fussilet 41/3): “kitabun fussilet ayatuhu kur'anen arabiyyen li kavmin ya'lemun.”

    mealen:
    (fussilet 41/3): “bu bir kitaptır ki ayetleri, bilenler topluluğu için arapça kur’ânlar (kümeler) halinde ayrıntılı olarak açıklanmıştır.”

    bak ayetler tafsil edilmiş. ama neden (kümeler) parantezi koymuşlar meale? bizim için kitapta bulunan tek bir nokta bile önemlidir ve burada kur’an marifeli gelmemiştir ki daha bir çok yerde “el-kuran” olarak kullanılmamıştır. senin “mealci” dediğin tipler işte bunları bilemeden aynı senin gibi okuduğu 2-3 ayet ile alim kesilenler.

    kur'ân, “karaa” fiilinin mastarı olan “kur” veya kar’dan türetilmiştir; anlamı, toplama ve birleştirmedir. mastar olarak kullanıldığı gibi bütünlük ve küme anlamında isim olarak da kullanılır. allah’ın kitabına kur’an denmesi, bütün sureleri toplayıp bir araya getirmesi sebebiyledir (lisanu’l-arab). arapçada kur’ân çoğulu olmadığından tekil için de çoğul için de kullanılır. bu sebeple kur’ân kelimesine, bağlamına göre, kur’ânlar diye de anlam verilebilir. ve özellikle marifesiz geldiği yerleri çok daha dikkatli ve kelimenin anlamını bilerek okumak gerekir.

    peki bu kadar mı? daha bir şey yazmadık ki! yeni başlıyoruz.

    yüce allah nebimize bir şeyler öğrettiğini söylüyor:

    (nisa 4/105): “gerçekleri içeren bu kitabı sana biz indirdik ki sana gösterdiğimiz şekilde insanlar arasında hüküm veresin. sakın hainlerin savunucusu olma.”

    ayette geçen “bimâ erâkellah / allah’ın sana gösterdiği şekilde” ifadesi, kur’an’ın içerdiği sonsuz çözümlere /hikmete ulaşmak ve bunları hayata uygulamak için bu usulün takip edilmesinin zorunlu olduğunu gösterir. yoksa kuzu gibi ilahı belli olmayan tiplere dönüşür insan.

    yüce allah, kur’ân’ın açıklanmasını kendi üzerine almış, bu konuda nebiler dahil kimseye bir yetki vermemiştir ki bunu sigirforce kardeşiö hud suresi 1 ve 2. ayetler ile zaten yazmış ama ben de yine yazayım;

    (hud 11/1): “elif-lâm-râ! bu (kur’an); daima doğru hükümler veren ve her şeyin iç yüzünü bilen allah’ın bizzat kendisi tarafından, ayetleri hem muhkem /hüküm bildirir hale getirilmiş hem de ayrıntılı olarak açıklanmış bir kitaptır.”

    (hud 11/2): “(açıklamayı allah’ın yapmış olması) allah’tan başkasına kulluk etmemeniz içindir. (de ki:) ben de onun tarafından size gönderilen uyarıcı ve müjdeciyim.”

    açıklamayı kim yapmış? başkasının yaptığı açıklama neye sebep veriyormuş? bunlar bizim sözlerimiz mi?

    kur’an-ı kerim, muhkem /hüküm bildiren ve müteşabih/muhkemlerin benzeri olup onların ayrıntılarını ortaya koyan ayetlerden oluşur. hatta bu sadece bizim kitabımız için değil tüm ilahi kitapların özelliğidir ki bunu zaten şimdi anlaman mümkün değil onun erdem uygan’ın “kuran metodu” kanlındaki son 6 aydır çektiği videolara bir bak derim. neyse biz muhkem ve müteşabih kısmına gelelim:

    (al-i imran 3/7): “ bu kitabı sana indiren odur. ayetlerinin bir kısmı muhkemdir; onlar kitabın ana ayetleridir. diğerleri müteşâbihtir(muhkemlerle benzeşirler). kalplerinde kayma olanlar, fitne çıkarma amacıyla istedikleri tevili kurup kitaptan, (kurgularıyla) benzeşen şeye uyarlar. oysa kitabın tevilini sadece allah bilir. bu ilmi kavramış olanlar şöyle derler: “biz bu ilme inandık, onun tamamı rabbimiz katındandır.” bu zikre sağlam duruşlu olanlardan başkası ulaşamaz.”

    bu metot sayesinde kitab’ın tamamı ayrıntılı olarak açıklanmış (mufassal), böylece kendisi de apaçık (mübin) hale gelmiş olur ki açıklamayı da yalnız allah yapmış olur.

    hangi ayeti beğenmiyorsunuz? hangi ayete verilen meal yanlış? biz hangi ayeti görmezden geliyor ve nerede yanlış yapıyoruz? madem biz yanlışız, yanlış olduğumuz şeyi gösterin.şu yaptığınız şu ayete ters diyin.

    hayır utanmadan sanki ayıplı bir şey yapıyormuşuz gibi “deşifre edeyim” yazmış. kimin deşifre olduğu ortada. madem ilmin yetiyor, dilin yetiyor ayetler ile gel savun kurgularını. ama yapamayacağını sen de ben de bildiğimiz için “bir siz mi biliyorsunuz, bunca insan şöyle mi, bu böyle mi.” diyerek laf salatasından bir adım öteye gidemeyeceksiniz.

    edit: hakaret olduğu iddia edilen yerler silindi. arkadaşın verecek hiç bir cevabı olmadığı ve olamayacağı için böyle şeylerle uğraşması normal. ne büyük laf etmiş ve “tck’tı bana mı öğretiyorsun!” demişim. bu ayıp bana yeter kuzu haklısın.
  • kendisiyle tanışmamın çok ilginç bir hikayesi olan yazardır.

    rafine zevkleri olan biriyim. kalamıştaki fransız restoranı le jönopaği'de, şarap ve kerevizle marine edilmiş kuzu göt deliği yiyordum. yanında da acılı şalgam.

    hemen yan masamda da bir çift oturuyordu ve konuşmalarını duyabiliyordum. kadın karşısındaki erkeğe "tabii ki bakireyim bunu nasıl sorabilirsin bana?" dedi. yılların insan sarrafı olan ben, içimden koca bir "hassiktir" çektim. yani o kadın bakireyse, ben 14 sene mapus yatmış zenciye ardımı dövdürürdüm. kadın dip boyası gelmiş sarı saçlı, parlak tonlarda makyajlı, mini etek ve geniş file çoraplı, ayakkabıları da reçele bandırılmış gibi pasparlaktı. karı escorttu!

    neyse ben yemeğe devam ederken çocuk masadan ayrılıp lavaboya gitti. sonra kadın arkadaşını aradı ve konuşmaya başladılar.

    - kızım bu bakire misin falan diye sordu napıcamı bilemedim!
    - tabi tabi bağırıp üste çıktım.
    - off napıcam ya!
    - kapat tamam gelir şimdi.

    derken kadına dönüp "istemeden konuşmalarınıza kulak misafiri oldum. kartımı alın yardımcı olurum" dedim ve mekandan ayrıldım.

    ertesi gün telefonum çaldı. kendinden bahsetti. hatırladığımı belirterek onu muayenehaneme davet ettim. maddi durumunun iyi olmadığını ve bu ameliyatı olmazsa hayatının kararacağından bahsetti ağlayarak. durumuna üzüldüm ve dip fiyat vererek operasyona başladım. kızlık zarını güzelce diktim ve içine de bu da benden olsun diyerek ilk girişte patt diye ses çıkarıp kırmızı sıvı salgılayan bir kapsül yerleştirdim.

    neyse aylar sonra instagram'da gördüm bu çifti. escort kızımızı belinde kırmızı kuşakla, davullu zurnalı ataköy'deki evinden çıkarıyordu. sonra nikah fotoğraflarını gördüm. kızı alnından öperken "helalimsin" yazıyordu.

    kendimi çok kötü hissetmeye başladım. yaptığım bu korkunç hata vicdanımı rahat bırakmıyordu. kendimden tiksinmeye başlamıştım. hemen kızı arayıp yaptığım operasyonu ucuza yaptığımı, amcasının taktığı trabzon burmasını bana vermezse herşeyi kocasına açıklayacağımı söyledim. "hahahahaha ben o altınları alıp çoktan kaçtım hadi anam başka kapıya" dedi.

    meğerse kız düğün vurguncusuymuş.

    bizim temiz yürekli, saf ve kavruk tenli anadolu erkeğini kandırıp takılarla birlikte fıymış.

    yıllar sonra sözlükte denk gelince paylaşmak istedim. geçmiş olsun kardeşim. bu arada müsait olduğunda yengeden kalan ufak bi bakiye vardı onu halledersen sevinirim.
  • --- spoiler ---

    atıyorum ben şafii yim ve midye satıyorum, sen de hanefisin geldin benden midye yedin. yaptığınız hesaba göre midyeyi yiyen henefi müşterime allah ahirette hesap soracakken ben binlerce midyeyi bırak yemeyi satmama rağmen helal bir iş yapmış olacağım he? zihniyetinizi sikeyim, az buçuk kafanızı kullanın da açın kuran okuyun hüküm vermeden/verilen hüküme körü körüne inanmadan önce. allah ile aranıza hacıyı hocayı alimi sokmayın. bir de derler mezhepsizlik dinsizliğin köprüsüdür diye bu tipini siktiğimin ebu cehil torunları
    --- spoiler ---.

    demiş "hadis dini"ne (!) inanmayan sığır kardeş (bkz: #32440464).

    dini bir konu anlatırken adamın takındığı üsluba bak ya. bizlere mezheplere inanmayın, "az buçuk kuran okuyun" diyerek kuran'dan nasiplenme öğüdü veren adamın, kuran'dan aldığı nasip derdini küfrederek anlatmak olmuş. yazık. evet günümüz müslümanlarının mezhep imamlarından öğreneceği bir şey yok ama senin gibi bir küfürbazdan var değil mi?
hesabın var mı? giriş yap